Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1527 E. 2024/610 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında kurulduğu iddia edilen adi ortaklık ilişkisinin feshi ve tasfiyesi talebiyle açılan alacak davasında, tasfiye işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı ve davacıya ödenmesi gereken miktarın doğru hesaplanıp hesaplanmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Adi ortaklığın tasfiyesinde, ortaklığın aktif ve pasif değerlerinin tam olarak tespit edilmediği, davalıya hesap vermekten kaçınmış sayılmasına rağmen benzer işletmelerin kazanç durumunun araştırılmadığı, ortaklığın giderlerinin ve üçüncü kişilere olan borçlarının tespit edilmediği ve eksik inceleme ile hazırlanan tasfiye raporlarına dayanılarak hüküm kurulduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2613 E., 2022/2640 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/253 E., 2022/181 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,14.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukart ... ile davalı asıl ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalı arasında 01.09.2012 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca davacının kendisinden talep edilen sermaye tutarını ödediğini ve davalıca işletilen kuruyemiş dükkanına ortak olduğunu, sözleşmenin kurulmasından itibaren davalı tarafından davacıya kar payı vb. herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacı tarafından keşide edilen 09.05.2018 tarihli ihtarname ile ortaklığın feshi ile hak ettiği alacağın davalıdan talep edildiğini, ihtara rağmen davalıca herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından keşide edilen 18.05.2018 tarihli cevabi ihtarname ile ortaklık ilişkisinin inkar edildiğini, yönetici ortak olan davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, ortaklığın konumu ve faaliyet alanı dikkate alındığında zarar etmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek; adi ortaklığın haklı nedenle feshine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, ortaklığın tasfiyesi ile davacıya ödenmesi gereken geçmişe dönük kar payı alacağı olarak şimdilik 7.500,00 TL ve tasfiye payı alacağı olarak şimdilik 7.500,00 TL olmak üzere 15.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacı tarafça sunulan 01.09.2012 tarihli sözleşmenin ortaklık sözleşmesi olmadığını, anılan sözleşme ile davacının davalıya sermaye vereceğinin kararlaştırıldığını ancak davacı tarafından sermaye verilmediğinden bu ortaklığın gündeme gelmediğini, yine davalının bu işletmeden maaş almadığı gibi sözleşmede de bir maaşın da belirlenmediğini, sunulan sözleşmenin ön sözleşme niteliğinde olduğunu, davacının doktor olup ortak olmasının yasal olarak da mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tasfiye memurunca adi ortaklığın bilançosunun çıkarıldığı, adi ortaklığın mal varlığı araştırılarak ilgili kurumlardan borçlarının olup olmadığının sorulduğu, akabinde tasfiye memurunun bu bilgiler ışığında hazırladığı rapor çerçevesinde davacının payına isabet eden tasfiye payının 510.945,01 TL olarak belirlendiği, davacı tarafın bu miktar üzerinden harcı ikmal ettiği, adi ortaklık ilişkisinin son bulduğu, tasfiye memurunun hazırlamış olduğu raporun usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın feshine, tasfiye memuru tarafından 18.04.2022 tarihli ek raporda belirlenen ve tasfiye sonucu davacı payına isabet eden 510.945,01 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin metni incelendiğinde bunun klasik anlamda bir sözleşme olmadığını, teknik anlamda yapılan sözleşmenin kar zarar ortaklığı olduğunu, davacı ve davalının yarı yarıya ortak olduklarını ve işletmeyi de davalının maaş karşılığı çalıştıracağının düzenlediğini, dosyada anılan bu sözleşme belgesinden başka dikkate alınabilecek hiçbir belge ve delil bulunmadığını, davacı taraf her ne kadar sermaye koyma borcunu ödediğini iddia etmekte ise de işletmenin sağlıklı bir şekilde çalışmasını temin bakımından konulması gereken ve başlangıçta belirlenmesi gereken sermaye belli olmadığı gibi ödenmediğini, iş yerinin basit bir kuruyemiş dükkanı olduğunu, kazancının önemli bir bölümünü sigara satışından elde ettiğini ve kar marjının son derece düşük olduğunu, davalıya maaş vb. ad altında ödeme yapılmadığını, davacının tıp doktoru olup ortak olmasının hukuken de mümkün olmadığını, taraflar arasındaki ilişki adi ortaklık olarak kabul edilirse de tasfiye memurunca yapılan hesaplama ve hükme esas alınan raporların hatalı olduğunu, davalıya ödenmesi gereken maaş, elektrik, su, kira, vergi, Bağ-Kur (Sgk) primi vs. gibi mutat giderlerin hiçbirisine gider olarak yer verilmediğini sırf defter kayıtlarına dayanıldığını, fiziki olarak işletmede yer almayan ancak muhasebe hatası nedeniyle çıkışı yapılmadığından dolayı sanki hala mevcutmuş gibi görünen malların tasfiyede aktif olarak dikkate alarak hesaplama yapıldığını oysa bu kadar malın küçük bir dükkanda yer alabilmesinin fiziken de mümkün olmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamında toplanan deliller, somut olayın özelliklerine uygun bilirkişi raporu, olay nitelendirmesi ve gerekçe nazara alındığında, taraflar arasında kurulan adi ortaklık kapsamında İlk Derece Mahkemesince usulüne uygun atanan tasfiye memuru tarafından yürütülen tasfiye süreci sonucunda davanın kabulüne ilişkin kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca davacının davalıya nakde sıkışması nedeniyle 11.000,00 TL ödeyerek kar zarar ortağı olduğunu, davacının verdiği miktarın bu bedelle sınırlı olduğunu, davacının davalının sahibi olduğu bu işletmeden 67.406,00 TL'lik para ve ürün aldığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında kurulduğu iddia edilen adi ortaklık ilişkisinin fesih ve tasfiye istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620, 639, 642 vd. maddeleri,

3. Değerlendirme

1. Davaya konu 01.09.2012 tarihli ve '' SÖZLEŞMEDİR '' başlıklı belgede; sözleşmede belirtilen adreste faaliyet gösteren kuruyemiş dükkanına tarafların yarı yarıya ortak olduğu, işletmeyi Haziran 2012 tarihinde devraldıkları ve kar zarar ortaklığı yaptıkları, işletmeyi davalının maaş karşılığı çalıştırdığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça davalıya keşide edilen 09.05.2018 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin feshedildiği anlaşılmakla, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin bu tarihte sona erdiğinin kabulü gerekir.

2. İlk Derece Mahkemesince; tasfiye memurunun verdiği raporlar esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmişse de, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin 6098 sayılı Kanun'un 642 vd. hükümlerine göre usulünce tasfiye edilmediği, tasfiye memuru tarafından dosyaya sunulan 30.11.2020 tarihli ek raporda aktif ve pasiflere göre hesaplama yapıldığı, ancak söz konusu raporda da açıkça ifade edildiği üzere, kök rapora esas alınan defter kayıtlarının doğru olmadığı kabul edilecek ise, bunun sadece pasifte yer alan borçlar için değil, aynı zamanda aktifte yer alan varlıklar için de kabul edilmesi gerektiği, bu kabul edildiğinde ise defter sahibi işletmenin aktifinde yer alan tekel malları ile ticari mal stoklarıın toplamı olan 1.185.168,49 TL'nin de gerçekte var olup olmadığının tespiti gerektiğinin belirtildiği, bu haliyle ek rapordaki verilere göre yapılan tasfiyenin hükme esas alınmasının hatalı olduğu, ortaklığa konu işyerinin ne kadar süre ile işletildiği, ortaklığın sona erdiği 09.05.2018 tarihi itibariyle ortaklığın geliri ve yapılan masrafların davalı tarafından dosyaya sunulan ticari defterler ve davacının talebi üzerine dosyaya celbedilen söz konusu işletmenin mal alış verişi içinde olduğu şirketlerden gelen kayıtlara göre sağlıklı şekilde belirlenmediği anlaşılmaktadır.

3. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, taraflar arasında kurulan ortaklığa konu işyerinin işletilmesine ilişkin olarak taraflar arasında akdedilen 01.09.2012 tarihli ortaklık sözleşmesine göre değerlendirme yapılması, öncelikle ortaklığın kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve bu defterlerin dayanağı olan belge ve faturalardan eksik olan belgeler var ise bunların da ibrazının sağlanması, defter ve belgelerin temin edilememesi veya yeterli olmaması halinde idareci ortak olduğu anlaşılan ve hesap listesi sunmayan davalının hesap vermekten kaçınmış sayılacağının kabul edilmesi, hesap listesi sunulmadığından aynı alanda faaliyet gösteren benzer işletmelerin (dava konusu işletmenin bulunduğu adresle benzer yerde faaliyet gösteren, benzer yüz ölçümlü bir kuruyemiş dükkanının) kazanç durumunun araştırılması, ayrıca ortaklığın üçüncü kişilere ve kurumlara borcunun olup olmadığı ile özellikle ortaklık faaliyeti kapsamında yapılan masrafların tespit edilmesi (kira, elektrik, su, vergi, Bağ-Kur(Sgk) primi vb.) ortaklığın sona erdiği 09.05.2018 tarihi itibariyle aktif ve pasif değerlerinin hesaplanması suretiyle, konusunda uzman bir tasfiye memurundan tasfiye işlemine dair sonuç bilanço alınıp hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile hazırlanmış olan kök ve ek tasfiye raporları esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.