"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/116 E., 2022/16 K.
DAVA TARİHİ : 21.02.2013
KARAR : Davanın kısmen kabulü
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile Cihangir Aslanyatağı Sokak 655 ada 13 parselde kayıtlı taşınmazın 6. kat 7 nolu bağımsız bölümünün satışına ilişkin olarak sözleşme imzaladığını, sözleşmenin 8 inci maddesinde, satışa konu daireyle ilgili bir davanın varlığı halinde, tüm zararlarının %30 fazlası ile birlikte tazmin edileceğinin öngörüldüğünü, sözleşmenin imzalanmasından sonra dava konusu taşınmazla ilgili olarak aleyhine elatmanın önlenmesi, kâl ve tapu kaydının iptali ile açıkta kalan arsa payının tescili talepli iki ayrı dava açıldığını, satın aldığı taşınmazın bir bölümünü kaybettiğini, bu suretle küçülen taşınmazın değer kaybına uğradığını, aleyhine ayrıca ecrimisil davası açıldığını, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan 2012/329 E. sayılı davanın yargılamasının sürdüğünü, 120.000 TL ecrimisil talep edilen bu dava nedeniyle de ayrıca zarara uğrama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, davalının dairenin ihtilaflı olduğunu bilerek sattığını, bu nedenle uğradığı tüm zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, uğradığı zararların tespiti ile şimdilik 30.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 01.07.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 177.754,29 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının İngiliz Vatandaşı olduğunu, teminat göstermesi gerektiğini, davacının satış sözleşmesinin imzalanmasından sonra 8 nolu bağımsız bölümün maliki olan 3. kişiye karşı dava açtığını, davacının hukuken hatalı olarak açtığı dava sonucu uğradığı zararları kendisinden talep edemeyeceğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, söz konusu davaların satış sözleşmesinden sonra açıldığını, kendisinin bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece 07.07.2015 tarihli ve 2013/92 E., 2015/282 K. sayılı ilamıyla; davalının dairenin ihtilaflı olduğunu bilerek davacıya sattığı, satışa konu olan dairenin bir kısmı 3. kişi tarafından açılan dava sonucu bir başka taşınmaza dahil edildiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 218 inci maddenin birinci fıkrası kapsamında kısmi zapt durumu söz konusu olduğu, davalı dairenin ihtilaflı olduğunu sözleşmenin imzalandığı sırada bildiğinden anılan yasa maddesi uyarınca davacının uğradığı zararı karşılayacağı, her iki bilirkişi raporunda da davacının dairenin küçülmesi nedeniyle talep edebileceği tazminat tutarının 177.754,29 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 177.754,29 TL tazminatın 21.02.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 05.02.2018 tarihli ve 2015/34858 E., 2018/1174 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin davacının temyizi yönünden; taraflar arasındaki 09.12.2004 tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değilse de celp edilen tapu kayıtlarının incelenmesinden 01.03.2005 tarihinde her iki tarafın tapuda işlem yapmak suretiyle geçersiz olan harici sözleşmeye geçerlilik kazandırdıkları, 09.12.2004 tarihli sözleşmenin geçerli hale geldiği, geçerli hale gelen 09.12.2004 tarihli sözleşmede, "Satıcı, satışa konu dairenin konu edildiği bir davanın açılmamış bulunduğunu alıcıya beyan eder. Satıcı, böyle bir davanın varlığı nedeniyle uğrayacağı zararların tümünü zararların tutarının %30 tutar fazlası ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder." hükmü düzenlendiği, davacının bu hüküm gereğince davalıdan cezai şart isteyebileceği, mahkemece bu hususta taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve davalı temyizi yönünden ise; bilirkişilerin yaptığı hesaplamanın Dairenin benimsediği nispi metoda uygun olmadığı, mahkemece bu doğrultuda bilirkişi raporu alınıp Dairece uygulanan nispi metoda göre hesaplanan değer azalmasının belirlenerek hasıl olacak sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacı ile davalı arasında harici taşınmaz satış sözleşmesi imzaladığı, sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığı ancak taşınmazın davalıya teslim edildiğinden sözleşmenin geçerli hale geldiği, geçerli hale gelen 09.12.2004 tarihli sözleşmede, "Satıcı, satışa konu dairenin konu edildiği bir davanın açılmamış bulunduğunu alıcıya beyan eder. Satıcı, böyle bir davanın varlığı nedeniyle uğrayacağı zararların tümünü zararların tutarının %30 tutar fazlası ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder." hükmü düzenlendiği, bu hüküm gereğince davalıdan cezai şart isteyebileceği, bozma ilamı doğrultusunda nispi metoda göre değer azalması ve cezai şart hesabına ilişkin rapor aldırıldığı, 13.12.2021 tarihli bilirkişi raporunun bozmaya uygun hazırlandığı, denetlenebilir olduğu, buna göre davacının 47.541 TL değer azalması ve 15.000 TL tadilat masrafı ile bunların toplamının %30'una tekabül eden 18.762,30 TL cezai şart bedelini talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 62.541 TL tazminat ile 18.762,30 TL cezai şart bedelinin 21.02.2013 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 21.12.2022 tarihli ve 2022/6962 E., 2022/9727 K. sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; faizin satış tarihinden itibaren işlemesi gerektiğini, sözleşmede satış bedelinin yabancı para olarak kararlaştırılığından zararın miktarının da yabancı para olarak belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, ecrimisil talebi değerlendirilmeden zararın hesaplandığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satış sözleşmesinin hükümleri nedeniyle cezai şart ve zarar tazmininden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ecrimisile ilişkin İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/329 E., 2016/23 K. ve 03.12.2020 tarihli ek kararıyla tarafların sulh olduğu gerekçesiyle 21.01.2016 tarihli ve 2016/23 K. sayılı ilamın ortadan kaldırılmasına ve bu davada gerçekleşen sulh nedeniyle hüküm verilmesine yer olmadığına karar verildiğinin, davacının söz konusu davada davalı olduğunun, yargılama gideri ve vekalet ücreti zararının da bulunmadığının, hükme esas alınan bilirkişi raporunun itirazları karşılar nitelikte olduğunun, davacının dava dilekçesinde alacağını yabancı para olarak talep etmediğinin ve alacağına dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğunun, ayrıca bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davacı vekilince ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin reddi gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.