Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1565 E. 2023/3385 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Noterde düzenlenen bir satış vaadi sözleşmesinin ifasının imkansız hale gelmesi sebebiyle, alıcının ödenen bedelin iadesi veya taşınmazın ifa imkansız hale geldiği tarihteki rayiç bedelinin talep edilip edilemeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın üçüncü kişiye devredildiği tarihin, ifanın imkansız hale geldiği tarih olarak kabul edilmesi ve davacı tarafın bu tarihteki rayiç bedeli talep etme hakkı olduğu, ancak mahkemenin bu tarihi tespit etmede hatalı davrandığı ve bozma kararına rağmen bu hatayı tekrarladığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 107.732,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının yetkili vekili ile müvekkili arasında 30.06.2009 tarihli noterde düzenleme şeklindeki satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, davalının 4/15 hisse maliki olduğu taşınmazı, 30.000,00 TL bedel karşılığında satın almayı kabul ettiğini ve bedelini nakten ödediğini, ancak davalının sözleşme konusu yeri dava dışı üçüncü kişiye sattığını ileri sürerek öncelikle sözleşme konusu yerin kendi adına tapu iptal ve tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile talebini tamamen ıslah ederek satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelini istemiş, nihayetinde ise bu talebini 538.666,00 TL olarak belirlemiş olup bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak esastan da davanın reddini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının sözleşme gereği kendi borçlarını yerine getirmesine rağmen davaya konu taşınmazların tapu kayıtlarının incelenmesinde dava tarihi itibariyle ve sonrasında davacı adına tapu devrinin satış vaadinde bulunan davalı tarafından gerçekleştirilmediği aksine satış vaadine konu taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye satışının yapılmış olduğu, davacının ıslah sonucu tazminat davasının haklı olduğu ve davasını ispatladığı, her ne kadar davacı taraf 31.01.2019 tarihli dilekçesi ile davayı ikinci kez ıslah etmiş ise de; gerek HMK 176/2 maddesinde düzenlenen ikinci ıslah yasağı gerekse Yargıtay İçtihatları gereğince ikinci ıslah dilekçesinin dikkate alınmadığı, davada ilk dava değeri üzerinden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 30.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili, açtıkları davanın öncelikle tapu iptali ve tescil davası olduğunu, bu davanın 25.09.2017 tarihinde açıldığını, dava değerinin 30.000,00 TL gösterildiğini, dava açıldıktan sonra dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye satıldığını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa imkanı kalmadığını, bu nedenle mahkemeye 30.01.2018 tarihinde ıslah dilekçesi vererek açtıkları tapu iptali ve tescil davalarını ıslah ederek davalarını tazminata dönüştürdüklerini, keşifte belirlenen değer üzerinden 08.02.2019 tarihinde tamamlama harcını yatırdıkların, mutemet alındısında her ne kadar ıslah harcı denmişse de bu harcın ıslah harcı olmadığını, tamamlama harcı olduğunu, verilen kararın yanlış olduğunu ileri sürerek; kararın ortadan kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili; mahkeme tarafından eksik inceleme ve araştırma neticesinde delillerin takdirinde hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen bu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 23.03.2020 tarihli ve 2019/1746 E., 2020/428 K. sayılı kararıyla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, ancak davacının 31.01.2009 tarihli dilekçesinin belirsiz alacak davasında talep artırımı olarak değerlendirilip bu dilekçede belirtilen 538.666,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilk dilekçede belirtilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılarak bu miktar üzerinden yeniden hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının ıslah talebi ve talep artırım dilekçesi nazara alınarak; 538.666,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.01.2022 tarihli ve 2021/2015 E., 2022/236 K. sayılı ilamı ile; ''...Hemen belirtmek gerekir ki, dava konusu satış vaadi sözleşmesi resmi şekle tabi olup taraflarca bu şekle uyularak yapıldığından geçerlidir. Sözleşme içeriği incelendiğinde, davalının yetkili vekili ile davacının sözleşmeyi imza ettikleri ve 30.000,00 TL satış bedelinin nakten ve peşinen alındığı açıktır. Daha sonra satış vaadine konu taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye tapuda devrinin gerçekleştiği dosyaya kazandırılan tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır. 30.06.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının yüklendiği edimin üçüncü kişiye taşınmazın tapuda devredildiği tarih itibariyle imkansız olduğu hususu da tartışmasızdır. O halde davacı, taşınmazın devri olan davalı ifasının imkansız hale geldiği gündeki taşınmazın rayiç bedelini ancak davalıdan talep edebilecektir. Eldeki davada, 30.01.2018 tarihli dilekçe ile davacı, davasını tamamen ıslah ederek, taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarında ise sözleşmeye konu taşınmazın toplam bedeli tam olarak hesaplanmamış, davalının raporlara itirazları ise karşılanmamıştır. Davacının, 08.02.2019 havale tarihli talep dilekçesinde talep ettiği rakam üzerinden davanın kabulü şeklinde hüküm kurulmuş ise de, bu rakama nasıl ulaşıldığı hususu net ve denetlenebilir değildir. O halde mahkemece, 30.06.2009 tarihli noter satış vaadinde satılması vaadedilen taşınmazın niteliği ve ölçüşü, buranın ifraz işlemine tabi tutulmuş ise güncel durumu, emsal taşınmaz değerlerinin tespiti ve davalının bilirkişi raporlarına itirazlarında ifade ettiği hususlar da karşılanacak şekilde, Yargı ve taraf denetimine elverişli yeni bir rapor alınmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken...'' hususuna değinilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği şekilde satış vaadi sözleşmesi ile davalının yüklendiği edimin 3. kişiye taşınmazın devredildiği tarih itibari ile ifanın imkansız hale geldiği, ifanın imkansız hale geldiği tarihin 29.12.2009 olduğu, ziraat yüksek mühendisi bilirkişisinin 28.11.2022 tarihli ek raporuna göre satış tarihi olan 2009 yılı itibari ile bir m² arazi birim değeri 4,00 TL olduğu, bu değere göre satış vaadine konu olan 26.933,33 m² tarlanın ifanın imkansız hale geldiği yıl olan 2009 yılı itibari ile değeri 26.933,33x4=107.732,00 TL olduğu, bu bilgiler ışığında ifanın imkansız hale geldiği tarih itibari ile davalının davacıya ödemesi gereken bedelin 107.732,00 TL olduğu, bozma ilamı sonrası dairece yeniden karar verilirken bozma kararının içeriği dikkate alınarak istinaf başvurusunun kabulüne veya reddine yönelik değerlendirme yapılmadan doğrudan tüm dosya kapsamı dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile 107.732,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesince 56 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen gelen 104 ada 2 parselin ... tarafından 05.08.2013 tarih ve 7986 yevmiye numaralı satış işlemi ile ... oğlu ...’a satılmış olduğundan ifanın imkansız olduğu tarih olan 05.08.2013 tarih itibari ile satışı yapılan taşınmazın rayiç bedelinin araştırılmasının gerektiğini, bu konuda ziraatçi bilirkişinin verdiği bütün raporların yanlış olduğunu ve raporlarında ifanın imkansız olduğu 05.08.2013 tarih itibari ile satılan taşınmazın rayiç bedeli hesaplanmadığını, raporlardaki değerleri bilirkişi gayrimenkul satış vaadi tarihi olan 2009’a göre hesapladığını, raporunda ifanın imkansız olduğu 05.08.2013 tarihine göre bedelin hesaplanmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili, davacının kötü niyetli olduğuna ve davaya konu satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğuna dair iddialarının araştırılmadığını, dosyadaki bilirkişi raporuna göre, vekil edeninin dava konusu 56 parseldeki hissesinin değeri sözde satış vaadinin yapıldığı tarihte 107.000 TL civarında etmesine rağmen, ... 3. Noterliğinde yapılan gayrımenkul satış vaadi sözleşmesinde 30.000 TL bedelle satıldığının beyan edilmiş olması karşısında iki bedel arasında fahiş bir fark bulunmasının davacının kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, ancak bu hususun hiç araştırılmadığını, vekil sıfatıyla hareket eden ... ...'nın 30.000 TL'yi elden nakit olarak aldığını beyan eden davacı tarafın dilekçesinde anılan miktarı elden davalı vekil edenine ödedikleri beyan ettiklerini, davacının bu bedeli vekil edenine ödediğini yazılı bir belge ile kanıtlaması gerektiğini, hükme esas alınan 28.11.2022 tarihli raporun hatalı olduğunu, davacı tarafın temyiz dilekçesinde, satış vaadi sözleşmesine konu edimin tapudaki satış işlemi nedeniyle imkansız olduğu tarihin 29.12.2009 değil 05.08.2013 olduğunu belirtmiş ise de; davacının bu iddiası gerçekleşmeyip gerek tapu kayıtları ve gerekse ... Bölge Adliye Mahkemesi 1 Hukuk Dairesinin tespitleri ile sabit olduğu üzere dava dışı ...'a devir tarihi olan 29.12.2009 tarih olduğu dolayısıyla, davacının temyiz itirazlarının da yerinde olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci maddesi, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK

3. Değerlendirme

1. Somut olayda Mahkemece; bozma ilamına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; Dairemizin 20.01.2022 tarihli bozma ilamında da belirtildiği şekilde ''.. 30.06.2009 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalının yüklendiği edimin üçüncü kişiye taşınmazın tapuda devredildiği tarih itibariyle imkansız olduğu hususu da tartışmasızdır. O halde davacı, taşınmazın devri olan davalı ifasının imkansız hale geldiği gündeki taşınmazın rayiç bedelini ancak davalıdan talep edebilecektir.'' ifadesine göre satış vaadi sözleşmesi ile davalının yüklendiği edimin 3. kişiye taşınmazın devredildiği tarih itibari ile ifa imkansız hale geldiği, satış vaadi sözleşmesine konu edimin tapudaki satış işlemi nedeniyle imkansız olduğu tarihin 05.08.2013 olduğu ancak alınan raporda yapılan hesaplamanın 29.12.2009 tarihi esas alınarak yapıldığı, bu nedenle bozma ilamına uyulmadığı da sabittir. Bu durumda, Mahkemece yukarıda açıklanan mevzuata ve bozma ilamımıza uygun şekilde gerekirse ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2.Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.