"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2021/214 E., 2022/35 K.
DAVA TARİHİ : 25.02.2014
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan 19.11.2012 tarihinde daire satın aldığını, teslim tarihi olan 04.12.2012 tarihinden kısa bir süre sonra dairede hatalar ve ayıplar ortaya çıktığını, bu durumun davalıya derhal bildirildiğini, ancak davalının ayıpları gidermediğini, ayıpların; kolon duvar birleşim yerleri ile zemin duvar birleşim yerlerinde açılmalar, dikey çatlaklar, çatlamalara bağlı kabarmalar, su ve neme bağlı diğer zararlar olduğunu, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/2 D.... dosyası ile dava konusu dairede bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, meydana gelen çatlamalar ve ayrılmaların eksik işçilik ve kalitesiz malzeme kullanımına bağlı olarak duvar çatlaması olduğunu, ayıplardan dolayı 25.220,00 TL’nin ticari faiz ilave edilerek satın aldığı konut bedeli olan 175.000,00 TL'den indirilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının daireyi 2012 yılında satın aldığını, yağışlı ve uzun bir kış geçmesine rağmen izolasyon sorunu yaşanmadığını, müvekkili çalışanlarının ayıpların giderimi için defalarca dava konusu eve gittiklerini ancak davacının kendilerini içeri almadığını, yüklenici olarak teknik tüm yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, tespit raporunun yüzeysel ve bilimsel verilerden uzak şekilde hazırlandığını, hem onarım hem de bedelden indirim talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 01.04.2016 tarihli ve 2014/78 E., 2016/164 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, davacının satın aldığı konutun bedeli olan 175.000,00 TL üzerinden 6.973,44 TL ayıp bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte indirilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. (Kapatılan) Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 13.06.2019 tarihli ve 2016/16546 E.., 2019/7178 K. sayılı ilamıyla; "...davacı, davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı olduğunu ileri sürerek bedel indirimi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, "mutlak metod", "nisbi metod" ve "tazminat metodu" adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K.1997/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda; bu hususlar gözetilmeksizin bulunan oran tapudaki satış bedeline uygulanarak indirilmesi gereken tutar belirlenmiştir. Oysa ki dava konusu dairenin satın alındığı tarih gözetilerek, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirdi. O halde, mahkemece, bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, satış tarihi itibariyle dairenin ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı rayiç değeri ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da taraflar arasında gerçek satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde belirlenerek bir karar verilmelidir. Açıklanan husus gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir," gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 14.09.2020 tarihli ve 2019/222 E., 2020/268 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, 175.000,00 TL konut bedeli üzerinden 19.250,00 TL ayıp bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte indirilmesine dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 11.10.2021 tarihli ve 2020/11304 E., 2021/9809 K. sayılı ilamıyla; "1)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2) Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder. Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtayın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. (KURU, Baki; İstinaf sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ağustos 2016, s. 739-740) Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır. Somut olayda; mahkemece 6.973,44 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine Yargıtayca lehine bozulmuş, böylece reddedilen tutar yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde davalının önceki hükme oranla daha aleyhine olacak şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan alım satım ilişkisi içerisinde tüketici sıfatı bulunan davacının satın aldığı evde gizli ayıpların oluştuğu ve davacının talebinin bu ayıp bedelinin satış bedeli üzerinden indirilmesi yönünde olduğu, hükme elverişli rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 175.000,00 TL konut bedeli üzerinden 6.973,44 TL ayıp bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte indirilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda açıkça düzenlenmeyen "aleyhe hüküm verme yasağı" olarak adlandırılan usule dair kuralın yanlış uygulandığını, bu nedenle kararın bozulmasının gerektiğini, söz konusu ayıpların gizli ayıp olduğunu, hukuka ve hakkaniyete aykırılık oluşturan yerel mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davalıdan satın alınan dairenin ayıplı olduğu ileri sürülerek bedel indirimi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK
3. Değerlendirme
Temyize konu edilen Mahkeme kararının, uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Kararı temyiz eden davacı taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.