"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/176 E., 2022/220 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabulüne
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davacılardan ...ın oğlunun 15/11/2014 tarihinde gerçekleşecek nikah töreni sonrası verilecek 200 kişilik kokteyl ve düğün yemeği için davalı şirketle anlaştığını ve davalının otelinde 200 kişilik kokteyl ve düğün yemeği ve diğer hizmetleri içeren ziyafet sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme gereği davalıya 28.745,50 TL ödeme yapıldığını, elde olmayan sebeplerle nikahın iptal edildiğini, nişanın bozulmasında kusurlu olmadıklarını ancak davalının yapılan ödemeyi iade etmediğini, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini ve hiçbir şekilde müzakere edilmeksizin standart sözleşme olarak akdedildiğini ileri sürerek 28.745,50 TL 'nin temerrüt faizi olan 20.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 12.1. maddesinde mücbir sebepler dışında herhangi bir sebeple sözleşmenin iptal edilmesi halinde sözleşme bedelinin tamamının fatura edileceğinin kararlaştırıldığını, nişanın bozulmasının mücbir sebep olarak sayılamayacağını, sözleşmenin iptali nedeniyle şirketin zarara uğradığını, sözleşme hükümlerinin haksız şart sayılamayacağını, dava konusu sözleşme içinde yer alan madde ile davacılardan yüksek bir tazminat talep edilmediğini, yalnızca düğünün iptal edilmesi sonucu bu kadar kısa bir sürede başka bir organizasyon alamayacak olması, söz konusu salonun boş kalacak olması ve bir gelir elde edemeyecek olması sebebiyle uğranılan zararların tazmininin talep edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.06.2016 tarih 2015/91 E.- 2016/1482 K. Sayılı kararıyla; ''davanın kabulüne, davacının düğün ziyafeti için davalıya ödediği 28.745,50 TL nin 20.11.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,'' karar verilmiştir.
IV. BOZMA KARARI VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. BOZMA KARARI
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş, davalının temyizi üzerine karar Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.06.2018 tarih 2016/24571 E. 2018/6973 K. sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilmiştir.
2.Yargıtay'ın onama kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
3. Davalının karar düzeltme talebi üzerine Dairemizin 09.12.2020 tarihli, 2020/4070 E. 2020/7546 K. sayılı kararı ile; davalının sair karar düzeltme talepleri reddedilmiş ve mahkemece nişanın davacıların kusuru olmaksızın bozulduğu, sözleşmenin küçük harfler kullanılması ve matbu olarak hazırlanması nedeniyle tüketici mevzuatına uygun olmadığı ve davalının bu nikah töreni dolayısıyla yaptığı ve başka amaçla kullanamadığı mal ve hizmet alımının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, savunmasında ileri sürmesine rağmen davalının e-posta aracılığı ile kendisine sözleşmenin iptal edildiğinin bildirilmesinden sonra, kararlaştırılan gün için başka bir organizasyon tertip edip edemediği hususunun araştırılmadığı, bu durumda Mahkemece davalının sözleşme hiç yapılmamış olsaydı uğramayacağı (menfi) zararının olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak davalının iptal bildiriminden sonra kalan zamanında yeni organizasyon tertip edip edemediği, edememiş ise bunun için vaktinin yeterli olup olmadığı hakkında inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''taraflar arasında imzalanmış bir hizmet sözleşmesi bulunduğu ve davacıların sözleşme bedelinin önemli bir kısmını ödedikleri, sözleşmenin salonda nikah töreni düzenlenmesi amacıyla imzalanmış olup, davacının kusuru olmaksızın nişanın bozulduğu, sözleşme tüketici mevzuatı çerçevesinde değerlendirildiğinde, çok küçük harflerle yazılı olduğu ve matbu şekilde hazırlandığı, sözleşmenin tüm maddelerinin davacı tarafla müzakere edildiği hususunun dosya kapsamına göre sabit olmadığı, bu tespit karşısında sözleşmenin tüketici mevzuatına uygun olmadığı ve davacıların sözleşmenin iptali yönündeki taleplerinin kabulü ile ödedikleri bedelin kendilerine iadesinin mümkün görüldüğü ancak davalının sözleşme hiç yapılmamış olsaydı uğramayacağı (menfi) zararı var ise davacıdan talep edebileceği, bu kapsamda davalının menfi zararının olup olmadığının belirlenmesine yönelik olarak davalının iptal bildiriminden sonra kalan zamanında yeni organizasyon tertip edip edemediği, edememiş ise bunun için vaktinin yeterli olup olmadığı hususları yönünden yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 13.04.2022 tarihli rapora göre iptal edilen organizasyon tarihinde başka bir organizasyonun gerçekleşmediği, bunun için davalıya kalan vaktin yeterli olmadığı ve davalının organizasyon iptali nedeniyle uğradığı menfi zararının 8.006,60 TL olarak belirlendiği anlaşılmakla davacının ödediği toplam bedelden oluşan zarar bedelinin mahsubu ile bakiye bedelin davacıya iadesine yönelik kısmen kabul kararı vermek gerektiği'' gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 20.738,04 TL'nin 20.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili; hükme esas alınan raporun eksik ve hatalı olduğunu, menfi zararın oluşup oluşmadığı araştırılmadan hesaplama yapıldığını, sözleşmenin birçok haksız şart içerdiğini, davalı şirketin fesihten kaynaklanan bir zararı olmadığını, iptalin düğün tarihinden yaklaşık 1 ay önce olduğu göz önüne alındığında, davalı şirketin henüz bu organizasyon için hiçbir hazırlık yapmadığının da görüleceğini beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili; davacıların düğüne kısa bir süre kala organizasyonu iptal etmesi nedeniyle şirketin başkaca herhangi bir organizasyon düzenleyebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin salonun davacılar tarafından rezerve edildiği tarihlerde boş kalması sebebiyle davacılardan elde edeceği gelirden mahrum kalarak, davacıların düğün organizasyonu sebebiyle elde edeceği muhtemel (otopark, konaklama, yeme-içme, ilave hizmetler, vb) gelirlerden mahrum kalarak dolaylı olarak zarara uğradığını, ayrıca söz konusu salonu başka birisine kiralayamaması sebebiyle herhangi bir gelir elde edebilme imkanını da kaybettiğini, bu nedenle bu zararlarının da tespit edilerek hesaplanması gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen 15/11/2014 tarihli ziyafet sözleşmesinin, nikahın iptali sebebiyle gerçekleştirilememesi nedeniyle sözleşmenin iptali ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi; ''Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.'',
2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi; ''Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.'',
3.6098 Sayılı Kanun'un 125/3 üncü maddesi; ''Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
'' şeklindedir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alındığı, raporda davalının 2014 yılı ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede; 15.11.2014 tarihinde başkaca bir organizasyon gerçekleşmediği, kalan vaktin yeterli olmadığının tespit edilerek davalının organizasyon iptali nedeniyle uğradığı zararın tespit edildiği ve mahkemece davacıların ödediği bedelden uğranılan zararın mahsup edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, raporun bozmaya uygun ve hükme esas almaya elverişli olduğu, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davalı tarafça ileri sürülen sebeplerin ise incelenmesinin artık mümkün olmadığı, dolayısıyla tarafların temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
6100 Sayılı Kanun'un geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
20.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.