Logo

3. Hukuk Dairesi2023/163 E. 2023/343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasında, davalının kira borcunun olup olmadığı ve miktarı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararında belirtilen hususlar ve hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurma yükümlülüğüne uygun davrandığı ve bozma kapsamı dışında kalan kısımların kesinleştiği gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/380 E., 2020/1066 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalının 01.01.2011 tarihli sözleşme uyarınca kiracısı olduğu kiralananı 01.10.2012 tarihinde satın aldığını, satın almanın davalıya ihbar edildiğini, ancak davalının satın alma tarihinden 01.01.2013 tarihine kadar olan döneme ait 35.000 TL kira farkını ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığını ve davalının borca itiraz ettiğini, davalının yıllık kira tutarına denk gelecek şekilde senet imzaladığını, bu senetlerin eski malikten ciro ile devralındığını ileri sürerek; davalının takibe vaki itirazının iptaline ve kiralanandan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; kira parasının iddia edildiği gibi yıllık 140.000 TL olmayıp 20.000 TL olduğunu, buna ilişkin eski malik ile 01.01.2011 tarihli kira sözleşmesi imzaladıklarını ve bu bedel üzerinden tüm kira borcunun ödendiğini, taraflar arasında imzalanmış başka bir sözleşme bulunmadığını, iddia edilen senetlerin kira borcuna karşılık verilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 05.12.2013 tarihli ve 2012/682 E., 2013/924 K. sayılı kararla; davacının yıllık 140.000 TL bedelli sözleşme aslını sunamadığı ve kira bedelini ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkeme kararı davacı tarafça temyiz edilmiştir.

2.Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesince verilen 29.04.2014 tarihli ve 2014/4216 E., 2014/5399 K. sayılı ilamla; ihtarlı ödeme emrinin davalıya 26.11.2012 tarihinde tebliğ edilip, bu tarihten itibaren 30 günlük ihtar süresi dolmadan dava açılmış olmasına göre davacının tahliye isteminin reddine yönelik temyiz itirazları yerinde olmadığından tahliye talebinin reddine yönelik hükmün onanmasına, kira parasının yıllık 140.000 TL olduğunun kanıtlanamadığı, bu durumda aylık kira bedeli yönünden davalının beyanının esas alınması gerektiği, davalının savunmasında kira parasının aylık 20.000 TL olduğunu belirttiği, takibe konu aylara yönelik kira borcunun davalının bildirdiği miktar üzerinden ödenip ödenmediğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı, Mahkemece takibe konu aylara ilişkin olarak aylık 20.000 TL üzerinden ödeme belgelerinin ibrazı konusunda davalıya süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle itirazın iptali talebinin reddine dair hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bozma ilamına karşı davalı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 01.12.2014 tarihli 2014/9740 E., 2014/13260 K. sayılı ilamıyla; aylık 20.000 TL olarak yazılan miktarın maddi hatadan kaynaklandığı, yıllık kiranın 20.000 TL olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, davalının karar düzeltme istemi reddedilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

Bozmaya uyan mahkemece 14.02.2017 tarihli ve 2014/894 E., 2017/90 K. sayılı kararla; yıllık 20.000 TL kira borcuna karşılık, Garanti Bankasına ödenen 13.09.2012 vadeli 10.000 TL senet bedeli ve davalı kiracı elinde bulunan 10.10.2012 vadeli, lehdarı eski malik olan 10.000 TL senet dikkate alındığında davalının kira borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dairece verilen 15.03.2018 tarihli 2017/13633 E., 2018/2529 K. sayılı ilamla; davalının cevap ve savunmasında eski malike kira borcuna karşılık senet vermediğini savunduğundan davalının sunduğu senetlerin bedellerinin kira borcunun ödendiğini ispat etmeyeceği, Mahkemece davalı kiracının icra takibi ile talep edilen yıllık 20.000 TL kira bedelini ödediğini ispat edemediği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davacının icra takibinde taşınmazı satın aldığı tarihten sonraki 2012 yılı Ekim, Kasım ve Aralık ayları kira bedelinin tahsilini talep ettiği, takip talebinde alacağın kira farkına ilişkin olduğunun belirtildiği, ancak takipte istenen tutarın dayanağı olan kira sözleşmesindeki miktar üzerinden üç aylık kira alacağına tekabül ettiği, buna göre talebin kira farkına yönelik olmayıp Ekim, Kasım ve Aralık aylarının tamamına ilişkin olduğu davalının yıllık 20.000 TL kira bedeli üzerinden 2012 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait 5.000 TL kira borcu ile 44,38 TL faiz olmak üzere toplamda 5.044,38 TL borçlu olduğunun bilirkişice hesaplandığı ve davalının ödeme belgesi sunmadığı, borcun likit ve muayyen olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile takibin 5.000 TL asıl alacak, 44,38 TL faiz olmak üzere toplam 5.044,38 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline; tahliye hususunda daha evvel kesinleşen karar bulunduğundan bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davalının senet düzenlediğini inkar edip sonra senet verdiğini belirtmesiyle senet verdiğini ikrar ettiğini, tahliye taleplerinin süresinde olmasına rağmen mahkeme ve yargıtayca dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesinde verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterilen şekilde yapılan inceleme ve araştırma çerçevesinde, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı, dolayısıyla davacı tarafça temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.