Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1674 E. 2024/1750 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının, borçlu şirkete ait olmayan davacıya haciz ihbarnamesi göndermesi nedeniyle davacının menfi tespit ve istirdat isteminde bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının haciz ihbarnamesi göndermesinin tek başına kötü niyetli olduğunu göstermediği, davacının ise haciz ihbarnamesine itiraz hakkını kullanmadığı ve haciz ihbarnameleri öncesi bir mani sebebi ispatlayamadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı ... vekili Av.... ile davalı ASC Motor Elek. Motorları San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. Elif Hilal Çopur'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının dava dışı ... Demir Hırdavat A.Ş. aleyhine icra takibi başlattığını, anılan takibin kesinleştiğini, bu takip dosyası nedeniyle davalının, borçlusu şirketin iflas etmesi nedeniyle ticaret ilişkisi bulunduğu kişilere kötü niyetli olarak haciz ihbarnameleri gönderdiğini, bu kapsamda müvekkiline de 1., 2. ve 3. haciz ihbarnameleri tebliğ edildiğini, ancak itiraz süresini kaçırdığını, dava dışı şirkete bir borcunun olmadığını, haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğinde davacının kendisine haciz geldiğini düşünerek 22.11.2018 tarihinde 880,00 TL ödemede bulunduğunu, oysa borçlu şirket ile küçük çaplı ticareti olan müvekkilinin borcunun olmadığını, davacının borcu olmadığını bildiği halde haciz işlemleri yaparak müvekkilini zor durumda bıraktığını, davalı ile yapılan görüşmelerde bir kısım evraklar istendiğini ve müvekkilinin oyalandığını ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ödenen 880,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile istirdadına ve davalının kötü niyetli olması nedeniyle alacağın %20'sinden az olmayacak miktarda tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; müvekkilinin dava dışı şirketten olan alacaklarının tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, bu takibin kesinleştiğini, borçlu şirket ile ticari ilişkileri bulunan davacıya haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacının bu ihbarnamelere itiraz etmediğini, 880,00 TL ödemede bulunduğunu, yapılan görüşmelerde indirim talep ettiğini, indirim uygulanmayınca bu davayı açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; üçüncü kişinin 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açmadığı takdirde borcun zimmetinde olduğu hususunun kesinleşeceği, bu halde zimmetinde kalan borcu icra dairesine ödemek zorunda olduğu, İİK'nın 89/3 maddesinde düzenlenen bu sürenin, hak düşürücü nitelikte ve Mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği, ancak aynı Kanun'un 5 inci maddesinde alacaklının kötüniyetli olması halinde, üçüncü kişinin borçlu ile kötüniyetli alacaklı aleyhine dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın geri verilmesini talep edebileceğinin hükme bağlandığı, takip alacaklısı ile borçlusu arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, üçüncü kişi davacının kötüniyetli takip alacaklısına karşı açtığı davanın temelinin haksız fiil olduğu, borçlu hakkında açılacak davasının ise, sebepsiz zenginleşmeye dayandığı, dava konusu olayda davacı üçüncü kişi tarafından, takip alacaklısı davalı aleyhine İİK'nın 89/5. maddesine dayalı olarak kötüniyetli hareket ettiği iddiasıyla genel menfi tespit ve istirdat davası açıldığı, İİK'nın 89/3 üncü maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiği, davacı ile davalının borçlusu dava dışı şirket arasında bir ticari ilişki bulunduğu, davalının, başlattığı takipte davacıya haciz ihbarnameleri gönderttiği ve bunların kesinleştiği, takip alacaklısının salt haciz ihbarnamesi göndertmesinin kötüniyet göstergesi olmayacağı, itiraz şerhli bu ihbarnamelere davacının itiraz etme imkanı varken bunu yapmadığı, ayrıca, davalının bu ihbarnamelere davacının itiraz etmesini engelleyici doğrudan veya dolaylı bir fiili olduğunun da iddia edilip ispatlayamadığı, kesinleştikten sonra pazarlık yapılmasının kötüniyetli davranış olarak değerlendirilmeyeceği, bu durumda davacının davasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; davacıya ait olmayan bir borçtan dolayı davalı tarafın kendilerinden haksız para tahsil etmek istediğini, dava dosyasında bulunan bilirkişi raporuna göre de müvekkilinin dava dışı ... A.Ş.ye herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edildiğini, dava dışı borçlu ... A.Ş.nin iflas ettiğinin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/777 Esas sayılı dosyası ile sabit olduğunu, davalı tarafın dava dışı şirketin iflas etmesi nedeniyle alacağını iflas masasına yazdırmak suretiyle tahsil etme imkanı varken, davalının alacağını bu şekilde tahsil edemeyeceğini düşünerek kötüniyetli şekilde haciz ihbarnamesi gönderdiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı alacaklının davacıya icra dosyasından haciz ihbarnamesi göndermiş olmasının, davalı alacaklının kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği, kendisine itiraz ihtarını içeren haciz ihbarnamelerine davacının itiraz etme imkanı varken bu itiraz hakkını kullanmadığı, ayrıca davalı alacaklının davacının söz konusu ihbarnamelere itiraz etmesini engellediğine ilişkin iddiasını ispatlayacak nitelikte herhangi bir delil de ibraz etmediği, davalı alacaklının kötü niyetli olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 89/5 maddesi.

3.Değerlendirme

İİK 89/5 maddesinde; "üçüncü şahsın, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmünün uygulanacağı ve her hâlde üçüncü şahsın, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebileceği" düzenlenmiştir. İİK.89/3. maddesinde ise; “üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta, alacaklı-davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ilişkin dosya kapsamında delil mevcut olmayıp, icra takibinde haciz ihbarnamesi gönderilmiş olması da alacaklının kötü niyetli olduğunu ispat için tek başına yeterli değildir. Zira yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler gereğince haciz ihbarnamesi gönderilen 3. şahsın bu borca itiraz hakkı vardır. İtiraz hakkını kullanmadığı gibi haciz ihbarnameleri öncesi mani sebebi ispat edememiştir. Hal böyle olunca Mahkemece verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.