Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1680 E. 2023/3472 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından davacı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine konu alacağın davacı şirketin zimmetinde olup olmadığına ilişkin menfi tespit davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı şirket ile haciz ihbarnamesinde borçlu olarak gösterilen taraf arasındaki ticari ilişkinin, ihbarname tarihinden önce sona erdiğinin ve davacı şirketin zimmetinde herhangi bir alacağın bulunmadığının tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı İdare tarafından dava dışı kişinin alacağının bulunduğu belirtilerek müvekkili şirkete 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesine göre alacaklarına ilişkin haciz bildirimi gönderildiğini, süre geçtikten sonra itiraz edildiğini, haciz bildirimine konu dava dışı borçlunun bir dönem şirketin yetkili satıcılığını yaptığını, akabinde yetkili satıcılık sözleşmesinin gereklerini yerine getirmediği için 04.12.2009 tarihinde tek taraflı feshedildiğini, 2009 yılında ticari ilişkinin sonlandığını, hak ve alacağının bulunmadığını ileri sürerek; davalı İdareye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; haciz bildirimine karşı süresinde itiraz edilmediğini, borcun davacının zimmetinde sayıldığını, kurum işleminin yerinde olduğunu, aleyhe yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2013 tarihli ve 2013/119 E., 2019/112 K. sayılı kararıyla; 5510 sayılı Kanun'un 88 ve 101 inci maddeleri gereğince ... mahkemeleri görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.

2. ... ... Mahkemesinin 21.02.2014 tarihli ve 2013/270 E., 2014/21 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.01.2015 tarihli ve 2014/10189 E., 2015/318 K. sayılı ilamıyla; 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesine göre açılan davaya bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozma üzerine verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın gönderildiği mahkemece verilen 30.09.2015 tarihli ve 2015/275 E., 2015/457 K. sayılı kararla; davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 11.02.2019 tarihli ve 2016/8669 E., 2019/1272 K. sayılı ilamıyla; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88 inci maddesi uyarınca ... mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düzenine ilişkin olduğundan göreve ilişkin hususların usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 26.11.2019 tarihli ve 2019/179 E., 2019/247 K. sayılı kararla; mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 28.01.2021 tarihli ve 2020/3442 E., 2021/288 K. sayılı ilamıyla; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi bozma ilamında, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin göreve ilişkin kesinleşen bozma ilamının dikkate alınmamış olmasının maddi hata olarak değerlendirildiği, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve ve yetkiye ilişkin kararların bağlayıcı olduğu, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin davanın genel mahkemede çözümlenmesi doğrultusundaki kararı gereği Mahkemece esasa girilerek inceleme yapılması gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi kurulu raporuna göre, davacı şirketin 04.12.2009 tarihinde dava dışı borçlu ... ile aralarındaki sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği, 16.12.2009 tarihinde ...'ın davacı şirketten olan 4.320,00 TL alacağının ... İnşaata virman yapılarak devredildiği, bu tarihten sonra davacı ve ... arasında herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle üçüncü kişi ...'ın davacı şirketten herhangi bir hak ve alacağı olduğuna dair kayıt, bilgi ve belgeye rastlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının yasal süresi içerisinde itiraz etmemesi alacağın zimmetinde sayıldığını, dava açılmasına davacının sebebiyet verdiğini, aleyhe yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesine göre menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi,

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere, davacı ile dava dışı kurum borçlusu arasındaki sözleşmenin feshedildiği 16.12.2009 tarihinden sonra ticari bir ilişkiye rastlanılmamasına ve haciz bildiriminin tebliğ tarihi itibariyle alacak kaydı bulunmadığının belirlenmiş olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.