Logo

3. Hukuk Dairesi2023/169 E. 2023/443 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yurt dışında doktora yapmak üzere gönderilen bir araştırma görevlisinin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmemesi sebebiyle üniversiteye olan borcunun ve kefillerin sorumluluğunun kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ...'in vefatı ve davacı vekilinin bu davalı hakkındaki davaya devam etmeyeceğini bildirmesi üzerine, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olmasına rağmen karar başlığında davalı olarak yer almasının ve hüküm fıkrasında alacağın bu davalıdan da talep edilebileceği anlamına gelen ifadeler bulunmasının hükmün infazında tereddüt yaratacağı gözetilerek, davalı ...'in isminin karar başlığından çıkartılarak karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/326 E., 2020/273 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı ... vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece mahkeme kararının düzelterek onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İTÜ İnşaat Fakültesinde araştırma görevlisi olarak görev yapan davalı ...’in 01.12.1991 tarihinde doktorası ile ilgili araştırma çalışmalarına katılmak üzere Amerika’ya gönderildiğini, kendisine verilen süre içinde doktorasını tamamlayamayan davalının görevden çekilme isteğinin kabul edildiğini, davalının taahhüt ve kefalet senetleri imzaladığını, diğer davalıların ise müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla bu taahhüt ve kefaletnameleri imzaladıklarını, davalılara mecburi hizmet borcunun ödenmesi yönünde ihbarname gönderilmesine rağmen yanıt verilmediğini ve ödeme yapılmadığını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, mecburi hizmet borcu olarak belirlenen 170.622.446.512 (170.622,45 TL) ETL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; yargılama devam ederken dava değerini 299.231.570.000 (299.231,57 TL) ETL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği tutarı nasıl hesapladığını açıklamadığını, taahhüt ve kefalet senetlerinin gerekleri yerine getirilerek hesaplama yapılmadığını, kefaletin kefalet senedinde belirtilen süre ve bedelle sınırlı olduğunu, davalıların tüm kefalet senetlerinde imzaları varmış gibi değerlendirilerek dava edildiğini, davacının hesaplamada dikkate aldığını belirttiği ödemeleri ispatlaması gerektiğini, yurt içi maaşlarının geri ödenmesinin talep edilemeyeceğini, davalılara gönderilen ihbar ve ihtarların tarihlerinin temerrüt tarihleri bakımından bildirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

2. Davalılar ..., ... vekili cevap dilekçesinde; davalı ...’in doktora araştırma çalışması için yurt dışına gönderildiğini, her görevlendirmenin altı ay süreli olduğunu, başarı durumuna göre yine altışar ay sürenin uzatıldığını, her altı ayda bir taahhütname ve değişik kişilerden kefaletnameler alındığını, davalı ...'in yalnızca 2 kefalette imzasının bulunduğunu, diğer davalı ...'ın ise hiçbir taahhütte imzası bulunmadığını bu nedenle sorumluluklarının kefil oldukları dönem ve kendi temerrütleri ile sınırlı olduğunu, haksız olarak borcun tamamının ödenmesinin kendilerinden talep edildiğini, görevinden çekilme isteğinin idarece uygun bulunduğunu, davacının bu karardan önce alacağın tahsili yönünden harekete geçtiğini, kararın...’e bildirilmediğini, alacak miktarının tespitinde de yanlışlıklar olduğunu, yapılan hesaplamalara göre belirlenen borç miktarının bir öğretim görevlisinin maaşıyla ödeyemeyeceği düzeyde olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

3.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece ''davalı ... ...'un ...Teknik Üniversitesinden 01.12.1991 ila 01.03.1999 tarihleri arasında almış olduğu yurt dışı burslar sebebi ile ücretlerin ödenmesi için davalılara gönderilen ihbarnamelere bir yanıt verilmediği, ücretin ödenmediği sabit olup, 5535 sayılı kanun çerçevesinde yapılan hesaplama sonucu 6.190,94 TL borçlu olduğu kanaatine varıldığı, diğer davalılar da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile kefalet limiti dahilinde aynı miktardan sorumlu oldukları'' gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.190,94 TL'nin davalılardan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 25.12.2014 tarih, ve 2014/8224 E., 2014/18961 K., sayılı ilamıyla; ''kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olduğu, davacı tarafından 13.01.1992, 02.02.1995, 26.07.1995 tarihli ve 17.12.1996, 10.07.1997, 27.12.1997, 08.07.1998 tarihli düzenleme senetlerinin imzalandığı, 5535 sayılı Kanun m.53/6-a hükmü uyarınca 05.08.1996 tarihinden sonra düzenlenen 17.12.1996, 10.07.1997, 27.12.1997, 08.07.1998 tarihli yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedine göre yapılan harcamaların döviz cinsinden ve tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığının faizi ile birlikte tahsili öngörüldüğünden bu senetler uyarınca döviz cinsinden yapılan harcamalar hesaplanıp mahkemece de tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığının (dava dilekçesinde Türk lirası talep edildiğinden) tahsiline karar verilmesi gerekirken sarf tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna göre karar verilmiş olmasının hatalı olduğu ve ayrıca 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 4 üncü maddesi ile 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun'un Geçici 1 inci maddelerinin somut olayda değerlendirilmesi gerektiği'' gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bozma kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4.Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 27.06.2016 tarih, 2015/10382 E., 2016/10266 K., sayılı ilamıyla davacının karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ; ''Davalılardan ...'in dava sırasında vefat ettiği, davacı vekilinin 17/05/2018 tarihli celsede iş bu davalı hakkındaki davaya devam etmeyeceklerini bildirdiği, dosya kapsamı, toplanan delil ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde; 2547 sayılı yasaya eklenen geçici 53. madde gereğince mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenlerin yükümlü tutulacakları tutarın, imzalanan yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucu doğurmaksızın kendilerine döviz olarak yapılmış her türlü masraflar için 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34. maddesinin yürürlüğe girdiği, 05/08/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, anılan maddenin 2. fıkrası hükümlerine göre bu kanunun yayımı tarihinden önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplama yapılacağının hükme bağlandığı, 657 Sayılı Yasanın ek 34. maddesi gereğince; ilgili kanunlarına göre öğrenim yapmak, yetiştirilmek, eğitilmek, bilgilerini artırmak, staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle 3 ay veya daha fazla süre ile yurt dışına gönderilen kamu personelinin yurt dışında bulunduğu sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlü olduğunun hükme bağlandığı, ilgili personelin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden ya da tamamlamadan görevinden ayrılması durumunda kendisi için kurum tarafından fiilen döviz olarak yapılmış her türlü masrafların aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılacağının belirlendiği ve döviz borcu toplamında mecburi hizmetin tamamlanan kısmı için yapılan hesaplamanın miktardan indirileceğinin hükme bağlandığı, hesaplanan borç miktarının azami 5 yıla kadar taksitlendirilebileceği ve borç miktarının ilgili tarafından TL olarak ödeneceği, ayrıca yapılan ödeme miktarının tahsil tarihindeki T.C. Merkez Bankası tarafından tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden dövize çevrilerek belirlenen döviz borcundan mahsup edilmek suretiyle ödenmesi gerektiğinin kararlaştırıldığı, davacının verdiği düzenleme senetlerinin 1992 ile 1998 yılları arasını ve bu yılları kapsadığı, bu nedenle 5335 Sayılı Yasanın 53. Maddesi gereğince 05/08/1996 tarihinden sonra düzenlenen yükleme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedine göre yapılan harcamaların döviz cinsinden ve tahsil tarihindeki TL karşılığı faizi ile birlikte bilirkişiye tespit ettirildiği ve davacının talebi ile bağlı kalınmak suretiyle TL üzerinden karşılığının belirlenmesi yoluna gidildiği, aldırılan bilirkişi raporundaki tespitlerin uygun bulunduğu'' gerekçesiyle, davanın 29.135,72 TL yönünden kabulü ile, 29.135,72 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 21.02.2022 tarihli ve 2022/355 Esas, 2022/1302 Karar sayılı kararıyla; ''Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı ve davalı ...’in tüm, davalı ...’ın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerektiği, 818 sayılı Borçlar Kanun'un kefaletin şartlarını düzenleyen 484 üncü maddesinin; “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes'ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” hükmünü içerdiği, dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalı ...'ın, 27.12.1995 tarihli kefalet senedini 2.000.000.000 ETL (2.000 TL), 26.07.1995 tarihli kefalet senedini 700.000.000 ETL (700 TL), 02.02.1995 tarihli kefalet senedini 800.000.000 ETL (800 TL) ve 17.12.1996 tarihli kefalet senedini 1.771.674.850 ETL (1.771.67 TL), olmak üzere toplam 5.271.674.850 ETL (5.271,67 TL) yönünden kefil sıfatıyla imzaladığı, buna göre mahkemece, kefil olan davalı ...'ın sorumluluğunun kefalet tutarıyla sınırlı olduğu gözetilerek davalı ... yönünden 5.271,67 TL ile sınırlı olarak kabul kararı verilmesi gerekirken, kefalet limiti aşılarak 29.135,72 TL üzerinden kabul kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirdiği, ne var ki, yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının birinci bendi hükümden çıkartılarak yerine "1-Davanın kısmen kabulü ile 29.135,72 TL’nin (davalı ... Kuroğlu’nun sorumluluğu 5.271,67 TL ile sınırlı olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,” ifadesinin eklenmesine, hükmün bu şekilde düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; söz konusu yurt dışı hizmet borcu nedeniyle davalı ... ve diğer davalıların 6111 sayılı yasanın geçici 4.maddesi ile birlikte 6552 sayılı yasanın geçici 1. maddesi ve 5535 sayılı Kanun kapsamına dahil olmalarını gerektirecek bir başvuruları bulunmadığını, yerel mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi raporunda her ne kadar alacak kalemleri doğru tespit edilse de (6111 sayılı yasanın geçici 4. maddesi, 6552 sayılı yasanın geçici 1. maddesi ile 5535 sayılı yasa) uygulanması mümkün olmayan yasa hükümleri uygulandığından faize yönelik hesaplamalarda hata yapıldığını, faiz hesaplamasının ödeme tarihi ile dava tarihine kadar yapılmasından ötürü alacak miktarının eksik çıktığını, Yargıtay’ın belirtilen esastaki düzelterek onama verdiği kararda davalı ...’nun sorumluluğunun 5.271,67 TL olarak sınırlanmasının da hukuka aykırı olduğunu beyan ederek karar düzeltme talebinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı üniversite bünyesinde araştırma görevlisi olarak görev yapan davalı ...'in doktorası ile ilgili araştırma yapmak üzere yurt dışına gönderilmesi ve fakat davalının doktorasını tamamlayamaması üzerine üniversiteden ayrılması, bu şekilde mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davalı ...'a yapılan harcamaların, davalı ve davalı ile birlikte müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla taahhüt ve kefalet senetlerini imzalayan diğer davalılardan tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun ''Dava sırasında taraflardan birinin ölümü'' başlıklı 55 inci maddesi; '' Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.

'',

2. 6100 Sayılı Kanun'un 150/1 inci maddesi; ''Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.

''

3. 6100 Sayılı Kanun'un 150/5 inci maddesi; ''İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.''

4.1086 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi; ''I.Yargıtay kararlarına karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar düzeltilmesi istenebilir: 1 – (Değişik: 16.07.1981 - 2494/31 md.) Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız bırakılmış olması, 2 – Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar bulunması, 3 – Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya çıkması. 4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması'' şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre davacı vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta; davalılardan ...'in davanın devamı sırasında 11.07.2013 tarihinde vefat ettiği, davacı vekilinin bu davalı yönünden davaya devam etmeyeceklerini beyan ettiği, bunun üzerine mahkemece 11.10.2018 tarihinde bu davalı yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ancak aradan 3 ay geçmesine rağmen bu davalı yönünden dosya tefrik edilmediği gibi hüküm fıkrasında bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına da karar verilmediği, oysa karar başlığında ...'in de davalı olarak yer aldığı, hüküm fıkrasında yer alan ''... birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,'' ibaresinin alacağın bu davalıdan da talep edilebileceği anlamına geldiği ve bu durumun hükmün infazında tereddüt yaratacağı, yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği mahkemece her zaman kendiliğinden bu davalı hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceği, bu durumda davalı ...'in isminin karar başlığından çıkartılması gerektiği ve hükmün önceki düzelterek onama sebebine ek, bu yönünden de düzelterek onanması gerektiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmakla; düzelterek onama kararı aynı şekilde kalmak üzere, ''davalı ...'in isminin karar başlığından çıkartılarak kararın bu şekilde düzeltilerek onanmasına'' ibarelerinin eklenerek kararın düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin REDDİNE,

2. Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 21.02.2022 tarihli ve 2022/355 E., 2022/1302 K. sayılı düzelterek onama kararı aynı şekilde kalmak üzere, düzelterek onama kararına yukarıda IV/C-3/2 nci bendinde açıklanan gerekçelerle, ''karar başlığında davalı olarak yer alan ...'in adının karar başlığından çıkarılmasına'' ibaresinin eklenmesine ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı para cezasının davacıya yükletilmesine,

06.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.