"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle müvekkiline İİK 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, gönderilen ihbarnameye müvekkil tarafından itiraz edilmediğini, bunun üzerine ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini ve artık prosedür gereği alacağın 3. şahıstan tahsili aşamasına geçildiğini ve bu yolla gelinen aşamada müvekkilin bankadaki parasına, maaşına, adına tescilli taşınmazına ve adına kayıtlı aracına haciz konulduğunu, hiçbir tebligatın müvekkile bizzat ulaşmadığını, davacının, davalı alacaklıya borçlu olmadığı gibi borçluların da müvekkilden herhangi bir hak ve alacakları bulunmadığını, sırf tebligatlar yapıldı diye borçlu sıfatına sokulduğunu ve mallarının haczedildiğini, davacının borçlular ile hiçbir alacak verecek ilişkisi olmadığı halde sırf İİK 89 prosedürü nedeni ile borçlu konumuna düştüğünü ileri sürerek, davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine, davalının kötü niyetle olması nedeniyle asıl alacağın % 20 sinden az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun bir şekilde davacının annesi ...'e tebliğ edildiğini, davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinin tebliğ edildiği adres olan ... Mah. ... Sok. No. 12 İç Kapı No: 4 .../... adresinin aynı zamanda davacının mernis adresi olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, davacı tarafın haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyerek İİK 89 uncu addesine göre borcun zimmetinde olduğunu kabul ettiğini, haciz ihbarnamelerine süresinde cevap vermeyerek davanın açılmasına sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddi ile davacı taraf aleyhine %20 icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya üçüncü haciz ihbarnamesinin 18.03.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, tebliğ tarihinden sonra 12.09.2017 tarihinde eldeki davanın açıldığı, 15 günlük yasal sürenin geçirildiği, davacının dava konusu edilen haciz ihbarnamelerinden haberdar olduğu, haciz ihbarnamelerine itiraz etmediği gibi süresi içinde de dava açılmadığı, alacaklı davalının alacağını almasını geciktirdiğinden, davalı yararına tazminata hükmedilmesi gerekmiş ise de kısa karar oluşturulur iken İİK 89/3 maddesindeki son cümlenin gözden kaçırıldığı ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmediği anlaşılmakla, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirmemek amacı ile karara ekleme yapılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkili ile davalı alacaklı arasında hiçbir alacak verecek ilişkisi bulunmadığını, sadece süre ile ilgili olarak davanın reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu icra takibi devam ederken, dosya borcunun ödenmesinin müvekkili yönünden de sonuç doğurması gerekirken, Mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; müvekkili davalı lehine tazminata hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bu yöne ilişkin Mahkeme kararının kaldırılarak, tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının alacaklı göründüğü icra takibinden dolayı davacıya İİK'nın 89/3 maddesi uyarınca 1., 2. ve 3. haciz ihbarnameleri davacının mernis adresi (aynı zamanda dava dilekçesi ekinde vekaletnamedeki adres) olan ... Mah., ... Sok., No:12 İç Kapı No:4 .../ ... adresi olup tebligat sırasında adreste bulunmayıp işte olduğundan aynı konutta oturan annesi ...’e ve 3. haciz ihbarnamesi de aynı şekilde şerh ile aynı konutta babası ...’e usulüne uygun şekilde 18.03.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren on beş günlük yasal süre geçtikten sonra 12.09.2017 tarihinde davayı açtığı, bu nedenle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine dair verilen karar esastan verilen bir karar mahiyetinde olmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmemiş olmasında isabetsizlik bulunmamakta ise de bu yönde olumlu veya olumsuz karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, HMK'nın 355 inci maddesi gereğince resen yapılan inceleme sonucuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davanın reddine, davalının, İİK'nın 89/3 maddesindeki son cümle gereğince tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK 89/3 maddesi gereğince borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. İİK 89 uncu maddesindeki düzenlemeye göre, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde menfi tespit dava açılmalıdır. Taraflarca ileri sürülmese dahi hakim kendiliğinden davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığını tespit etmelidir. 15 günlük bu süre, hak düşürücü süre olup, taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi, yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen dikkate alınır.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği de anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.