"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit (İcra ve İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ...'ın alacağı nedeniyle ... San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine ... 8. İcra Müdürlüğünün 2019/50514 Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, davalının, icra dosyasından alacağını tahsil amacıyla müvekkili davacıya İİK'nın 89 uncu maddesine istinaden haciz ihbarnameleri gönderdiğini ancak takip borçlusu ... San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin müvekkilinden herhangi bir alacağı olmadığını, müvekkili davacının, takip borçlusu olan şirkette %1 nispette hisse sahibi olduğunu, borçlu şirketin yaklaşık dört senedir de gayri faal durumda olduğunu, müvekkilinden alacaklı olmasını gerektirecek herhangi bir hukuki durumun da bulunmadığını, müvekkilinin, borçlu şirketten geri ödeme yükümlülüğü gerektirecek herhangi bir para almadığı gibi, şirkete borçlu olmayı gerektirecek herhangi bir ticari ilişkisinin de olmadığını beyan ederek müvekkilinin İİK'nın 89/3 üncü maddesi gereğince borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; huzurdaki davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, icra dosyasında yapılan haciz işlemleri kapsamında borçlu şirketin hissedar ve ortaklarına İİK madde 89 hükmü uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ticaret sicil kayıtlarında taahhüt edilen sermaye koyma borcunun yerine getirilip getirilmediğine ilişkin bir bilgi bulunmadığından hisse devrini de doğrudan etkileyen, sermaye taahhüdünün yerine getirilip getirilmediğinin ... Ticaret Odası'ndan sorulması ve şirket banka hesaplarının incelenmesi gerektiğini, davacı tarafından borçlu şirket hesaplarından para çekme, şirketten mal veya hizmet alımı nedeniyle borçlanma, şirket alacaklarının tahsili, şahsi borçlarının şirkete ödetilmesi gibi işlemlerin yapılıp yapılmadığının tespiti için şirketin ticari defterleri ile muhasebe kayıtlarının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın öncelikle görevsizlik yönünden reddine, davanın esasına girildiği takdirde esastan reddine, davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkilinin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafından davacının ilgili dava dışı şirketin ortağı olması dışında alacak iddiasını dayandırdığı herhangi bir somut delil bulunmadığı, ilgili şirkete ait kayıtların mahkemece toplandığı, şirketin 31/12/2015 tarihinde re'sen terkin edildiği, icra takibinin bulunduğu dönemde beyannamelerinin bulunmadığı, şirket faal olmadığından şirkete ilişkin ticari defterlere de ulaşılamadığı ve incelenemediği, bu haliyle davacının şirkete borçlu olmasını gerektirecek hukuki veya ticari ilişkinin davalı tarafından ortaya konulamadığı, takip borçlusunun üçüncü kişiden neden alacaklı olduğunun davalı tarafından açıklanamadığı ve dosyaya somut deliller sunulamadığı, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı, bir ilişkiye dayanmadan soyut olarak borçlunun davacıdan alacaklı olduğunun ileri sürülemeyeceği, salt davacının şirket ortağı olması nedeniyle sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ... 8. İcra Müdürlüğünün 2019/50514 Esas sayılı takibi nedeniyle 157.413,83 TL'den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; ticari dava niteliğindeki bu uyuşmazlığın çözüm yerinin TTK'nın 5 inci maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemeleri olması gerekirken görevsizlik itirazında bulunulmuş olunmasına rağmen mahkemece itirazlarının yargılamanın hiç bir aşamasında değerlendirilmediğini, yerel Mahkemece ispat yükünün yer değiştirildiğini, delillerin toplanmaması suretiyle taraflarına davacı ile dava dışı borçlu arasındaki alacak ilişkisinin varlığını ispat etme fırsatı dahi verilmediğini, TTK'ya göre limited şirkette, ortağın asli borcunun, ortaklık sözleşmesiyle yüklendiği katılma (sermaye) borcu olduğunu, şirketin, ortaklarından olan diğer alacaklarının ise TTK 573/2 ile 603 ve 606. maddelerinde düzenlenen yan ve ek ödemeye ilişkin alacaklar olduğunu belirterek mahkemenin görevsizliğine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın temelinde, davacıya gönderilen haciz ihbarnamesinin yasaya ve gerçeğe uygun olup olmadığı konusunun yattığı, bu durumda uyuşmazlığın bir ticari dava olduğundan söz edilemeyeceği, davalının bu yöndeki istinaf nedeninin yerinde görülmediği, 2004 sayılı İİK'nın 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının açık hükmü gereğince, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahsın, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecbur olduğu, somut olayda mahkemece ispat yükü hatalı değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de; ispat yükü davacıda olup davacının dava dışı şirkete sermaye koyma borcunun bulunmadığını ispat etmesi gerektiği, davaya konu olayda; davacının, borçlu şirkete ait ticari defterlere iddiasını ispat yönünden delil olarak dayandığı, Mahkemece dava dışı şirketin ticari defter ve belgelerinin ibrazı için gerekli işlemler yapıldığı, davacı vekilince şirket defterlerine ulaşılmadığının açıkça beyan edildiği, bu haliyle davacının ortağı olduğu şirkete ilişkin elinde bulundurması gereken kayıtlarla davasını ispat edebildiğinden söz edilemeyeceğine ve dava dışı şirkete ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığı yönündeki beyanın iddiasını ispata yeterli olmadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca cevap dilekçesinde davacı ile dava dışı borçlu şirket arasındaki borcun sebebine ilişkin açıklama yapılmış olup takip borçlusunun üçüncü kişiden neden alacaklı olduğunun davalı tarafından açıklanamadığı şeklindeki mahkeme kabulünün de hatalı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/144 Esas 2022/115 Karar kararının kaldırılmasına, esasa ilişkin aşağıdaki şekilde yeni hüküm tesisine, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; takip borçlusu şirketin takip tarihinden önce 31.12.2015 tarihinde resen terkin edildiğini, bu nedenle hukuken ve fiilen gayrı faal bir şirket olduğunu, dosyada takip borçlusu şirkete ait Ticaret Sicil kayıtlarının delil olarak sunulduğunu, dosyaya celbedilmeyen ancak ekte sunulan Ticaret Sicil Gezetelerinde de görüldüğü üzere takip borçlusu şirketin daha önce "Orsis ... İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti." ünvanına sahipken müvekkil davacının toplam 200 hisseden 2 hisseyi devir yolu ile aldığını, şirketin daha sonra iki kere ünvan değiştirdiğini ve en son "... San. ve Tic. Ltd. Şti." ünvanına sahip olduğunu, dosyada mübrez Ticaret Sicil Memurluğu cevabi yazısından da anlaşıldığı üzere herhangi bir sermaye artışı yapılmadığını, tüm bu bilgiler ve deliller ışığında da müvekkil davacının şirkete sermaye borcu olmadığının sabit olduğunu, kaldı ki şirket defter ve kayıtlarına Mahkemece de ulaşılamadığını, davacının eski evliliği esnasında ve bu nedenle kendisine devredilmiş 2/200 pay dışında bir alakasının olmadığı gayrıfaal borçlu şirkete ait ve Mahkemece ulaşılamayan defter ve kayıtlarla sermaye borcunun olmadığını ispat etmesinin beklenemeyeceğini, öte yandan kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekil davacının sahip olduğu pay nedeniyle ödenmemiş sermaye borcunun olduğu varsayılsa bile borçlu şirketin sermaye alacağının müvekkil davacının hissesine isabet eden sermaye borcu miktarı kadar olacağını, onun da Ticaret Sicil Gazetesi ilanında da görüldüğü gibi 1.000,00 TL'nin 1/4 peşin kuruluş payı düştükten sonra kalan 750,00 TL olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 89/3 üncü maddesinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89/3 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği dava, İİK'nun 89/3 üncü maddesi uyarınca açılmış olan menfi tespit sitemine ilişkin olup, İİK'nun 89 uncu maddesi uyarınca 1 inci ve 2 nci haciz ihbarnamelerine 7 gün içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle borç zimmetinde sayılan üçüncü kişi İİK'nun 89/3 üncü maddesi gereğince 3 üncü haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı takdirde bu davada üçüncü kişinin takip borçlusuna borçlu olmadığını ispata mecbur olduğu ve davacının bu hususu ispat edemediği anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.