Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1873 E. 2023/3583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastane ve hekimin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranıp davranmadığı ve davacının maddi-manevi tazminat taleplerinin olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının kusurlu bir eyleminin bulunmadığına dair bilirkişi raporları ve davacının ameliyat öncesi riskler konusunda bilgilendirildiğine dair onam formu gözetilerek, davalılara kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/11 E., 2023/43 K.

Taraflar arasındaki mesleki özen yükümlülüğüne aykırılık iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin hemoroit şikayeti ile davalı hastaneye başvurarak davalı hekime muayene olduğunu, 15.08.2017 tarihinde davalı hekim tarafından ameliyat edildiğini, müvekkiline lazerle yapılacak basit bir operasyon olduğu bildirilmesine rağmen ameliyatta, anal kanalın üst kısmında bulunan hemoroitlerin ikisine lazerle, diğer ikisine ise klasik cerrahi operasyonla müdahale edildiğini, bir aylık rapor döneminde iyileşme gösteremediğini ve büyük tuvaletini yapamaz hale geldiğini, şikayetin devam etmesi nedeniyle davalı hekim tarafından 4-5 defa anal dilatasyon (genişletme operasyonu) gerçekleştirildiğini, bu süreçte davalılar tarafından sürekli düzeleceği telkiniyle oyalandığını, daha sonra başka doktorlar tarafından yapılan muayenelerde, ameliyat esnasında anüsün sonunda bulunan kasların kesilmesi sebebiyle tuvaletini yapamadığı ve anüs çevresindeki kasların kasılma görevini gerçekleştiremediğinin söylendiğini, bu sebeple iki ameliyat daha geçirmek zorunda kaldığını, ancak tam iyileşme sağlayamadığını, ilk operasyondan beri ishal yapıcı ilaçlar ile yaşamaya çalıştığını ileri sürerek, müvekkilinin yapmış olduğu her türlü tedavi gideri, diğer operasyonlar için yaptığı masraflar, yol, konaklama masrafları, çalışma gücünün eksilmesi ve yitirilmesinden kaynaklanan kayıplar ve ekonomik gücündeki sarsılma nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL belirsiz alacağın ve yaşadığı psikolojik travma ile kişilik haklarının zedelenmesi sebebiyle 750.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hastane vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş; esasa yönelik olarak, davacının üç yıldır devam eden makatta ağrı, kanama ve şişlik şikayetleri ile hastanenin genel cerrahi polikliniğine başvurduğunu, yapılan muayene sonucunda hastaya operasyon önerildiğini ve yapılacak operasyonla ilgili bilgi verildiğini, operasyon sırasında veya sonrasında oluşabilecek komplikasyonlar hakkında geniş bir açıklama yapıldığını ve gerekli onam formunun da hastaya okutularak imzalatıldığını, 15.08.2017 tarihinde davalı operatör doktor tarafından ameliyatının gerçekleştirildiğini, takibinde sorun olmayan hastanın bir gün sonra gerekli ilaçlar yazılarak ve önerilerde bulunularak taburcu edildiğini, bir ay sonra yapılan kontrolde iyileşmenin %80 oranında tamamlandığının gözlemlendiğini, hafif bir darlık tespit edilmesi üzerine anal dilatetörlerle darlığın birkaç kez açılıp hastanın evine gönderildiğini, müvekkili hastane ve çalışanlarının tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... vekili, müvekkilinin mesleği gereği yerine getirmesi gereken tüm tedavi yöntemlerini eksiksiz ifa ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut uyuşmazlığın temeli vekalet ilişkisine dayandığından, sözleşmeye aykırılık nedeniyle ortaya çıkan zarardan davalı doktor ve hastanenin kusursuzluğunu ispat yükü altında olduğu, bu kapsamda İstanbul ATK 7. Adli Tıp İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, genel cerrahi uzmanı doktor ...’ün eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu, hizmeti sağlık çalışanları aracılığıyla yürüten idarenin de dosya içerisindeki mevcut belgelere göre görünür bir hatasının saptanmadığının bildirildiği; davacı tarafın itirazı üzerine akademik unvana sahip bir adli tıp uzmanı ve iki genel cerrahtan oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda da davacının 15.08.2017 tarihinde geçirdiği hemoroidektomi ve sfinkterotomi ameliyatı sonrası ortaya çıkan istenmeyen durumun, anal bölge ameliyatlarında ortaya çıkabilen istenmeyen durumlar (komplikasyonlar) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu istenmeyen durum hakkında davacının ameliyat öncesi detaylı bir şekilde aydınlatıldığını gösteren belgenin dosyada mevcut olması nedeniyle davalılara kusur atfedecek bir durumun olmadığının bildirildiği; bu durumda davalı hekim ve hastaneye herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; bilirkişi raporlarının tatmin edici ve denetimine elverişli olmaktan uzak olduğunu, konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini; meydana gelen zararın ameliyattan kaynaklı komplikasyon olarak geçiştirilemeyeceğini, müvekkilinin davalı hekim ve hastane tarafından gelişebilecek tıbbi komplikasyonlar hakkında bilgilendirilmediğini, daha sonra iki ayrı hekim tarafından yapılan muayenelerde de oluşan sonucun, davalı hekimce yapılan ilk ameliyatın başarısızlığından ve tıbbi hatalardan kaynaklandığının belirtildiğini, anal dilatasyonlar sonucu bağırsakta yaralanmaya neden olunduğunu ve yaranın kapanması için parça konulmak zorunda kalındığını; davalılar tarafından ameliyat tarihinde düzenlenen hasta ameliyat onam formunda genel anesteziye yönelik komplikasyonlara yer verildiğini, ameliyat sırasında makatı büzen kasların zedelenebileceği, geçici olarak (birkaç hafta) hafif gaz ve/ya dışkı kaçırma olabileceğinin belirtildiğini, sunulan diğer belgelerin ise hastane tarafından matbu olarak düzenlenen ve her hastaya imzalattırılan belgeler olduğunu, müvekkilinin davalı hekim tarafından yeterli şekilde aydınlatılmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan 15.08.2017 tarihli hasta onam formunun incelenmesinde, davacının operasyon ve operasyon sonrası oluşabilecek riskler ve yan etikler hakkında ayrıntılı şekilde bilgilendirildiği, bu konularda doktor tarafından sözel bilgilendirme yapıldığının belirtildiği ve davacının belgede imzasının bulunduğu; öte yandan, davalıdan kaynaklı kusurlu bir eylemin bulunmadığının Mahkemece aldırılan her iki raporda da belirtilmiş olduğu, dosyada davacı tarafından imzalanmış 15.08.2017 tarihli onam formundaki beyanlar ile tanık ...'ın Mahkeme huzurundaki yeminli beyanları da birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davalı ... hastane ve hekimin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranıp davranmadığı, buna göre davacının maddi ve manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacağı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil, özenle davranmak zorunda olup en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.

2. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özelliklerinin göz önünde tutulması, hastayı risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılması ve en emin yolun seçilmesi gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.

3. Bu itibarla, temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olup davacı tarafın itirazlarının da karşılanmış olmasına ve davalılara atfedilebilecek bir kusur bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.