"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının, 15.10.2007 tarihinde dava konusu ...plaka sayılı ... 7.30 Li 2008 marka/model aracı 144.244,00 Euro bedel karşılığında davalı ... İth. Dağıtım A.Ş.'den satın aldığını, aracın tesliminden kısa bir süre sonrasında araçta muhtelif arızaların çıktığını, aracın özellikle ısıtma ve soğutma sisteminden gelen pis kokunun önemli bir sorun teşkil ettiğini, bu sistemin sürekli arızalanması ve pis koku yayması nedeniyle davacının üç kez yakınmada bulunduğunu ancak sorunun giderilmediğini, gizli ayıba dayalı olarak ... 2. Tüketici Mahkemesinin 2011/1017 E. sayılı dosyası ile açılan dava nedeniyle görevsizlik kararı verildiğini, yargılamaya ... 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/292 E. sayılı dosyası ile devam edildiğini, dava konusu aracın ayıplı olduğu gerekçesi ile bedel iadesine karar verildiğini, Mahkemece verilen kararın davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğundan bahisle bozulması üzerine görevsizlik kararı verildiğini ancak süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, söz konusu dosya ile yapılan yargılama neticesinde dava konusu aracın ayıplı olduğunun ortaya çıktığını ileri sürerek, dava konusu araç için ödenen bedelin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, bu mümkün olmadığı takdirde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL bedel indiriminin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; satış tarihi ile dava tarihi arasında dokuz buçuk yıldan fazla bir zaman geçtiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, araçta varlığı iddia edilen arızanın araçtan faydalanmayı etkilemediğini, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2017/53 E., 2017/816 K. sayılı kararıyla; davacının 15.10.2007 tarihinde satın aldığı araçtaki arızaları en geç Tüketici Mahkemesinde dava açtığı 18.11.2011 tarihinde öğrenmiş olduğu kabul edilmiş olup, 4077 sayılı yasanın 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa dahi satıcının ayıpla maldan sorumluluğu malın tüketiciye tesliminde itibaren iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davalılar vekili tarafından zamanaşımı itirazında bulunulduğu ve araçtaki ayıbın satıcının ağır kusuru veya hilesi ile gizlenmiş olduğu olgusu bulunmadığı anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı vekilince istinaf edilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 15.02.2018 tarihli ve 2018/8 E., 2018/241 K. sayılı kararıyla; dava konusu araçta arıza olup olmadığı, var ise arızanın üretimden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ayıbın açık yada gizli ayıp olup olmadığı, ayıbın satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenip gizlenmediği araştırılıp, irdelenmediği, özellikle ayıbın niteliği konusunda araç üzerinde konusunda uzman bilirkişi heyetinin katılımı ile keşif ve bilirkişi incelemesi yapılıp, gizli ayıpsa satıcının ağır kusuru ve hile üzerinde durulması gerektiği, davacının sonuç alınamayan tamirlerle oyalanıp oyalanmadığı ve arızaların belirli periyotlarla devam edip etmediğinin değerlendirilmesi, tartışılması, zamanaşımı konusunda delillerin eksiksiz toplanması ve sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle eldeki davanın niteliği itibariyle Mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış ve Mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle HMK'nın 353/1-a.6 ncı maddesinde öngörülen şartların gerçekleştiği değerlendirildiğinden, davacının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu araç üzerinde Mahkemece keşif yapılmasına karar verildiği, yapılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında da açıklandığı üzere keşif esnasında herhangi bir rahatsız edici pis koku tespit edilemediğinin açıkça belirtildiği, araçlarda, iddia edildiği üzere anlık olarak gerçekleşmiş olabilecek kötü kokunun sebebi sırasıyla, yıkama ve/veya yoğun yağış esnasında polen filtrelerinin ıslanması, filtrelerin pislik sebebi ile tıkanması, tozlar, bakteriler, böcekler gibi birçok etkenle oluşan küflenme denen olayın gerçekleşmesi gibi durumlar olabilmekle beraber bunlar üretim ayıbı olarak değerlendirilemeyeceği, dava konusu araçta mevcut olduğu iddia edilen pis kokunun bir üretim ayıbından kaynaklanmadığı görüş ve kanaatinin belirtildiği, davacının aracı aldıktan yaklaşık 2 yıl 2 ay sonra 12.01.2010 tarihinde ilk koku şikayeti ile servise götürdüğü, bu durumda davacının 10.10.2007 tarihinde satın aldığı araçtaki arızaları en geç bu tarihte öğrenmiş olduğu kabul edilmiş olup hasar kayıtları ile dava konusu şikâyetin ilgisinin olmadığı, araçta üretim kaynaklı gizli ayıp olmadığı, 4077 sayılı Yasa'nın 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa dahi satıcının ayıplı maldan sorumluluğu malın tüketiciye tesliminde itibaren iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, araçtaki ayıbın satıcının ağır kusuru veya hilesi ile gizlenmesi durumu söz konusu olmadığından davalıların zamanaşımına uğramış olan talep yönünden sorumluluklarının bulunmayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava konusu aracın gizli ayıplı olduğunu, zamanaşımının dolmadığını, bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, kaldırma kararından sonra yargılamanın Bölge Adliye Mahkemesi kararına uygun yapılmadığını ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm dosya kapsamı ile dava konusu araç hakkında konusunda uzman bilirkişilerden alınan, ayıp iddiasının niteliği itibarı ile maddi olgulara dayanan, bilimsel ve objektif nitelikte, Mahkeme, taraf ve kanun yolu denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın imalattan kaynaklı ayıplı olmadığı, dava konusu araçtaki koku sorunlarının imalattan kaynaklı olmayıp, kullanımdan kaynaklı olduğu, dava konusu aracın 4077 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince ayıplı olmadığı ve davacının ayıplı olmadığı anlaşılan araca ilişkin olarak 4077 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince seçimlik hakkını kullanamayacağının anlaşıldığı, hal böyle olunca, davanın reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, dava konusu aracın 15.10.2007 tarihinde satın alındığını ve ilk kez 12.01.2010 tarihinde koku şikâyeti ile müvekkilinin davalı yana başvurduğunu, davalı yanın 12.01.2010 tarihli fatura ile şikayet konusunu "onardığı" nı bildirdiğini, onarım yapılmasının gizli ayıbın konusundaki şikayetlerinin kendilerince de görüldüğünün ikrarı olduğunu, daha sonrasında ise 24.03.2010, 21.04.2010, 14.10.2011, 18.10.2011 ve 04.11.2011 tarihlerinde toplam 6 kez aynı sorun nedeniyle dava konusu aracın servise bırakıldığını ve servisin her seferinde "onarım işlemi yapıldığı" kaydını düştüğünü, bu bağlamda davalı tarafından ayıbın tespit edilemediği veya inkâr edilmediğinin sabit olduğunu, bilirkişi incelemesinde dava konusu şikayetin gözlenmemesinin bir öneminin olmadığını, dava konusu olan aracın, üst sınıf lüks bir otomobil olduğunu, bu nedenle böylesine bir araçta konforun azami düzeyde olmasının eşyanın tabiatında olduğunu, bu kapsamda, normal araçlar için ayıp sayılamayacak bazı şeylerin, bu araç için ayıp olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğunu, zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresinin, eski (kesilen) zamanaşımının aynısı olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına dair kararın 02.01.2017 tarihinde kesinleştiğini, buna göre en son 02.01.2017 tarihi itibariyle zamanaşımı kesen işlemlerden olan yargılama faaliyetinin nihayete erdiğini, işbu davanın 60 günlük ek süre içerisinde yani 01.02.2017 tarihinde ikame edilmesi karşısında zamanaşımı ile ilgili bir problemin bulunmadığının açık olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davalıların satıcısı ve ithalatçısı oldukları aracın ayıplı olduğu ileri sürülerek bedel iadesi ve olmadığı takdirde bedelde indirim istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un "Ayıplı Mal" başlıklı 4 üncü maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "bilirkişiye başvurulması gereken hâller" başlıklı 266 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmasına, yapılan keşifte araçta rahatsız edici bir pis kokunun tespit edilmemesine, araçta üretimden kaynaklı gizli bir ayıbın olmamasına, satıcının ağır kusuru veya hilesi ile araçtaki ayıbın gizlenmesi durumu söz konusu olmadığından davanın zamanaşımına uğramış olmasına göre kurulan hüküm usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz isteğinin reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.