"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
1. Davacılar vekili asıl davada; müvekkili ...'nın rahatsızlanarak davalı hastaneye müracaat ettiğini, yapılan muayeneler sonucunda davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini, ancak sağlık durumunda hiçbir iyileşme olmadığını, aksine daha kötüye gittiğini, davalı doktar tarafından müvekkiline birkaç başka müdahale yapıldığını, yine iyileşme olmadığını, en sonunda katater takıldığını, halen bununla dolaştığını, davalı hastane müvekkilini tedavi edemeyince Kocaeli Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildiğini, tedavisinin burada devam ettiğini, ne kadar da süreceğinin belli olmadığını, davalı hastanenin tedavide özensiz davrandığını, müvekkilinin 38 yaşında olduğunu, davalı hastaneye ayakta sadece ağrısı olduğu için gittiği halde tek başına yürüyemez, dolaşamaz, yaşamını tek başına sürdüremez hale geldiğini, iyi bir işi varken çalışamaz duruma geldiğini, ... Taşcı'nın müvekkilinin eşi olduğunu, bu zorluklara eşi olması nedeniyle kendisinin de maruz kaldığını, devamlı hastanede olduklarından iki çocukları ile ilgilenemediklerini ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak 15.000,00 TL maddi tazminatın (kazanç kaybı, ekonomik gelecek kaybı, tedavi gideri ve yol masrafı evde bakım gideri, evde bakıcı gideri vb.) hastaneye yatış tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 16.05.2022 tarihli dilekçe ile İnan için; 1.149.739,05 TL maddi zararın, 10.411,44 TL tedavi giderinin, eş ... için 2.500,00 TL maddi tazminatın, ... için 200.000,00 TL manevi tazminatın, eş ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın, çocuk ... için 25.000,00 TL manevi tazminatın, çocuk Elif için 25.000,00 TL manevi tazminatın ameliyat tarihi olan 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada; aynı maddi vakıa nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; davacı ... için 200.000,00 TL, ... için 50.000,00 TL, çocuklar için 25.000,00'er TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın ameliyat tarihi olan 11.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacının yapılan muayenesi neticesinde sağ böbrek toplayıcı kanalda birinci derecede genişleme ve sağ üreter alt uçta 2,7 mm büyüklüğünde taş tespit edildiğini, ureterorenoskopi ameliyatı ile tedavi olabileceği belirtilerek hastanın operasyonu kabul etmesi üzerine oluşabilecek tüm komplikasyonlar kendisine anlatılarak hasta bilgilendirme ve rıza belgesinin davacı tarafından imzalandığını, ancak ameliyatın sonunda hastada komplikasyon meydana geldiğini, antibiyotik ve mayi tedavisi uygulandığını, hastanın şikayetleri uygulanan tedavilere rağmen geçmemesi üzerine 22.01.2018 tarihinde bilgisayarlı tomografi çekilerek antibiyotik tedavisine devam edilmesi ve Double- J stent takılmasına karar verildiğini, 02.02.2018 tarihinde hasta kontrole geldiğinde ise USG si tekrar yapılarak böbrek bölgesinde sıvıda artış olduğu tespit edildiğini, daha iyi bir netice elde edilebilmesi adına hastanın açık ameliyata alınmak zorunda kalındığını, ameliyattan sonra 3.gün drenajın kesilmemesi üzerine ileri tetkik ve tedavi amacıyla Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesine Üroloji bölümüne sevk edildiğini, müvekkili doktorun hastanın tedavisi aşamasında oluşan komplikasyonun giderimi için medikal ve cerrahi tüm tedavileri uyguladığını, uygulanan tedavi yönteminde herhangi bir hatalı işlem yahut yanlış teşhisin bulunmadığını, müvekkili hastanenin meydana gelen zarardan sorumlu olabilmesi için şirket bünyesinde çalışan kişilerin kusurlarıyla bir zarara neden olmaları gerektiğini, somut olayda bir zararın doğmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hekimin kusurunun bulunduğuna ilişkin raporlar tanzim edildiği, hal böyle olunca manevi yönden davacıda elem, üzüntü, ızdırap meydana getireceğinden manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, davalı doktorun vekalet sözleşmesi ve mesleği gereği özen sorumlulğuna aykırı davranarak sonuca sebebiyet verdiği, yine davalı hastanenin de adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu kapsamında değerlendirilerek TBK 61 inci ve 66 ncı maddesine göre oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesiyle; asıl dosyada 1.149.739,05 TL maddi zarar ve 10.411,44 TL tedavi masrafının 15.000,00 TL'sinin dava tarihinden, bakiye 1.145.150,49 TL'sinin bedel arttırım tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, ...'un maddi tazminat talebinin reddine, birleşen dosyada 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'e verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; müvekkilinin maddi zararı ve tedavi masrafı daha fazla olduğunu, kararda esas alınan bilirkişi raporunda, bakıcı giderinin de hesaplanması gerektiğini, hesaplamaya esas ücretlerin de düşük olduğunu, bu nedenlerle, maddi zarar ve tedavi gideri bakımından faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihi ve bedel arttırım tarihlerinin esas alınmasının da açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu, müvekkilleri hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğunu, müvekkilli ... açısından tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat bakımından davalılar lehine hükmedilen ilam vekalet ücreti hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı ... vekili; Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkiline atfedilen kusuru ve kusur oranını kabul etmediklerini, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesindeki operasyon ve tadaviler sonrasında hastada oluşan komplikasyon ve buna bağlı mağduriyet değerlendirilirken müvekkilinin yapmış olduğu operasyon ve tedaviler ile illiyet bağı bulunmadığını, her ne kadar Adli Tıp Kurumu Raporunun sonuç kısmında tıbbi hatanın oluşan zarar üzerindeki etkisinin 4/8 olduğu beyan edilmişse de davalı müvekkilinin davacıya müdahalesi sonrasında komplikasyon yönetiminde bir kusurun mevcudiyetini kabul etmediklerini, müvekkilinin, yapmış olduğu tıbbi müdahale sebebi ile herhangi bir kusur yahut kusur ihtimalinin söz konusu olmadığını, bu bağlamda davacının müvekkilin işlemi sonrasında, davacıya üniversite hastanesinde uygulanan başkaca işlemler sebebi ile müvekkilinin işlemi ile illiyet bağının kesildiği sabit olduğunu, Mahkemece tedavi gideri olarak kabul edilen 10.4441,44 TL'lik tutarın davacı tarafça somut olarak ispat edilmediğini, maluliyet oranını kabul etmediklerini, kusur ve sorumluluğu kabul manasına gelmemekle birlikte davacının maddi zararlarının hesap edildiği tazminat hesabının hatalı olduğunu, hükmedilen faiz türünün hatalı olduğunu, yasal faiz yerine avans faizi uygulamasının da usul ve yasaya uygun olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
3. Davalı hastane vekili; davalı hekimin, tanı ve tedavide ihmal yahut kusurunun bulunmadığını, hükme esas alınan adli tıp raporunda sağlık hizmetinin yürütülmesinde idarenin organizasyon hatasının bulunmadığının tespit edildiğini, Mahkemece hükmedilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece aldırılan ve birbirini doğrulayan bilirkişi raporlarına göre davalıların vekalet ilişkisi nedeniyle gerekli dikkat ve ihtimamı göstermedikleri, davacıda meydana gelen araz nedeniyle kusurlu oldukları, illiyet bağını ortadan kaldıran bir neden de bulunmadığı, davacıda meydana gelen maluliyet oranının % 42 olarak da belirlenmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar davalı hekimin tıbbi hatasının davacıda oluşan zarar üzerine etkisinin 4/8 olsa da belirtilen oran eylemin tıbbi sonucuna ilişkin olup kusur oranı olmadığı, davacının da müteferrik kusuru bulunmadığından müşterek ve müteselsil sorumluluk prensibi uyarınca davacı tarafça zararın tamamının davalılardan istenebilmesinin mümkün olduğu, hesaplanan maddi tazminat miktarının 1.149.739,05 TL, tedavi masrafının ise 10.411,44 TL olarak belirlenerek bu miktarların hüküm altına alınmasında da isabetsizlik bulunmadığı, davacıda meydana gelen araz nedeniyle başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığının bilirkişi raporlarıyla sabit olması nedeniyle davacının bakıcı giderine ilişkin talebinin yerinde görülmediği, hükmolunan manevi tazminat miktarı da olay tarihi, kusur durumu, hak ve nesafet kaideleri nazara alındığında makul düzeyde olduğu, ayrıca, davalı hastanenin tacir ve dava konusunun ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle hükmedilen bedellere avans faizi işletilmesinin de yerinde olduğu, buna karşılık, davalının eyleminin aynı zamanda haksız fiil teşkil etmesi ve haksız fiil sorumluluğunda faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olması nedeniyle Mahkemece asıl davada hükmedilen maddi tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi ve birleşen davada reddedilen manevi tazminat miktarı için davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacı lehine belirlenen vekalet ücretini geçmemesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurularak; asıl davada; 1.149.739,05 TL maddi zarar ve 10.411,44 TL tedavi masrafının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, ...'nın maddi tazminat talebinin reddine, birleşen dosyada 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'ya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilleri hakkında hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğunu, müvekkilli ... açısından tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İstinaf kararı ile Mahkeme kararı kaldırılıp, yeniden hüküm tesis edildiğini, avukatlık ücretinin karar tarihi olan 12.01.2023 tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz talebinde buşunmuştur.
2. Davalı ... vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalı hasane vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hekimin sorumluluğuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Vekâlet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 vd.
2. TBK'nın 116 ncı maddesi.
3. Dairenin 07.12.2022 tarihli ve 2022/5767 E., 2022/9263 K. sayılı kararı, 26.01.2022 tarihli ve 2021/5385 E., 2022/462 K. sayılı kararı, 23.06.2020 tarihli ve 2020/1255 E., 2020/5068 K. sayılı kararı, 14.03.2023 tarihli ve 2023/1057 E., 2023/1134 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen karara esas alınan bilirkişi raporu ve ATK raporunda; davalılar tarafından davacıya uygulanan tetkik ve tedaviler tıp kurallarına uygun olsa da, ameliyattan sonra ortaya çıkan üreter yaralanmasının komplikasyon olduğu, ancak, katater takılmadan önce retdograd piyelografi görüntüleme yapılmamış olması, katater takıldıktan sonra da yerinde olup olmadığının kontrol edilmemiş olması nedeniyle komplikasyon yönetiminin uygun yapılmadığı, komplikasyonun farkedilmesinden sonra yapılan açık maeliyat ve sonrası sevk işlemlerinin tıbben uygun olduğu, sevk edildiği merkezce gerekli tedavinin yapıldığı, tüm süreçte davalı hekimin eylemlerinin komplikasyon yönetimindeki eksiklikler nedeniyle tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı, davacının geçici iş göremezlik süresinin 3 ay olduğu, % 42 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı, davalı hastanenin de adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında oluşan zarardan sorumlu olduğu, hükmedilen tazminat miktarlarının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş, buna karşılık davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilirken İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmıştır. Oysa Bölge Adliye Mahkemesince kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözetilerek davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesinin karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
3. Bununla birlikte; Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen tazminatlara avans faizi işletilmiş ise de, davalı doktor tacir olmadığından onun yönünden yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizi yürütülmesine karar verilmesi de hatalı olup hükmün bu yönden de bozulması gerekir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzelterek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1/B bendinin ikinci paragrafında yer alan "73.405,27 TL" ibaresi hükümden çıkartılarak yerine "140.812,04 TL" söz ve rakamlarının yazılmasına, yine hükmün 2/D bendinin ikinci paragrafında yer alan "17.725,00 TL" ibaresi hükümden çıkartılarak yerine "22.750,00 TL" söz ve rakamlarının yazılmasına,
3. Davalı ... vekilinin faiz türüne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1/A bendi ile 2/A,B,C,D bentlerinde yer alan "işleyecek avans faizi ile" ibarelerinin hükümden çıkartılarak yerine "davalı ... yönünden yasal faiziyle, diğer davalı yönünden avans faiziyle birlikte" sözlerinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.