"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen sözleşme öncesi sorumluluktan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 22.12.2008 tarihinde nişan merasimi olması sebebiyle davalılara ait ... yerine çikolata ve şeker almak için gittiğini, ikinci katta bulunduğu sırada merdiven korkuluklarının olmadığını farketmeyerek merdiven boşluğuna düştüğünü, düşme sonucu kalça kemiğinin çatladığını ve sağ bacağının kırıldığını, dört ay süresince ayağa kalkamadığını ileri sürerek, 4.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili, müvekkilinin perakende satış yapmayıp yalnızca esnaflara toptan satış yaptığını, bu nedenle davacının müvekkiline ait ... yerinden alışveriş yapmasının mümkün olmadığını, dava konusu olayın müvekkilinin ... yerinde olmadığı bir zamanda meydana geldiğini, eski işçisi ...’nın arkadaşı olması sebebiyle davacının ... yerine girebildiğini, halbuki personel harici girişin yasak olduğunu, arkadaşının da uyarısına rağmen depoya girerek dava konusu olayın meydana gelmesine davacının kusuruyla sebebiyet verdiğini, Mehmet ...’nin de ... akdine son verildiğini, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; davacının yaralandığını iddia ettiği diğer davalıya ait ... yeriyle fiili ve hukuki bağlantısının bulunmadığını, kendisinin kantin işletmecisi olduğunu, diğer davalı ile yakın akraba olduklarından zaman zaman ... yerinde ziyarete gittiğini, davanın kendisine yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.03.2013 tarihli ve 2012/416 E. 2013/107 K. sayılı kararıyla; davacının karakolda verdiği 24.12.2008 tarihli imzalı ifadesinde "Olay, benim ihmalim sonucunda meydana gelmiştir. Hiç kimseden davacı ve şikayetçi değilim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmakla, olaydaki kusur durumunun taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığı ve tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 22.01.2019 tarihli ve 2016/14759 E. 2019/445 K. sayılı ilamıyla; (1) no’lu bentte davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte özetle; “Davacının, olay günü alışveriş gayesi ile davalılardan ...'ya ait ... yerinde bulunduğu sırada, yeterli güvenlik önlemi alınmayan merdivenlerden düşerek yaralandığı tartışmasız olduğu gibi denetime uygun bulunan bilirkişi raporuna göre de ... yeri sahibinin nitelikli kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı ...’nin olayda akit öncesi sorumluluğu bulunduğu halde tazminat şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu; bu durumda Mahkemece, taraf delillerinin toplanarak tazminat kalemleri yönünden oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, davalılardan ...'ya ait ... yerinde bulunduğu sırada, yeterli güvenlik önlemi alınmayan merdivenlerden düşerek yaralandığı tartışmasız olduğu gibi uygun bulunan bilirkişi raporuna göre de ... yeri sahibinin nitelikli kusurlu olduğu anlaşıldığından, taleple bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne ve 4.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; davaya konu kazanın davacının, müvekkili...’ye ait toptan satış mağazasına izinsiz olarak girmesi sonucu kendi ihmaliyle meydana geldiğini, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunda da davacının dikkatsiz ve tedbirsiz davranışının tehlikeli hareketi oluşturduğunun belirtildiği, davacının soruşturma dosyasında alınan ifadesinde bu durumu kabul ettiğini, yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının itirazı üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kesin olarak reddedildiğini, bu şekilde kusur durumunun taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıktığını; davacının hafif şekilde yaralanmış olup, herhangi bir maluliyetinin bulunmadığı gibi ... göremezlik süreci de yaşamadığını, bu nedenle tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşme öncesi sorumluluktan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı,
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Bu itibarla, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olup bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince davalılar yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.