Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2052 E. 2024/106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, davalı tarafından yapılan ödemelerin mahsubu ve davacının talep edebileceği vekalet ücretinin miktarı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay'ın önceki bozma kararlarında belirtilen hususlara uygun olarak yapılan yargılama ve hesaplamalar neticesinde davacının alacağının miktarının doğru olarak belirlendiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/432 E., 2022/892 K.

Taraflar arasında görülen vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin avukat olduğunu ve tarafların, davalı adına Turkcell ve Telsim şirketlerine karşı açılacak davayı müvekkilinin takip etmesi hususunda anlaştıklarını, e-posta aracılığıyla yapılan 24.11.2006 tarihli sözleşmeyle de vekalet ücreti konusunda anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin bahsi geçen sözleşme gereğince İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/684 E. sayılı dosyasını davalının avukatı olarak 6 yıl boyunca takip ettiğini, davanın ret ile sonuçlandığını ve kesinleştiğini, ancak davalı tarafça vekalet ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bilirkişi incelemesi sonucu belirlenecek vekalet ücreti alacağından şimdilik 10.000,00 TL’nin KDV'si ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 16.03.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle de alacak talebini 74.898,40 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, sadece İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava dosyasının takibi konusunda anlaşmaya vardıklarını, davanın reddedilmesi nedeniyle davacının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ancak maktu vekalet ücretini isteyebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuş; yargılama sırasında ise müvekkili tarafından davacıya 84.288,68 Euro ve 39.608,00 USD tutarında ödeme yapıldığını bildirmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.04.2014 tarihli ve 2012/54 E. 2014/90 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile bilirkişi raporuyla belirlenen 74.898,40 TL vekalet ücreti alacağının 10.000,00 TL’sinin dava; 64.898,40 TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.03.2016 tarihli ve 2014/26823 E. 2016/8299 K. sayılı ilamıyla; “(1) no’lu bentte taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davacının davalıyı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/684 E. sayılı dosyasında davacı vekili olarak temsil ettiği, taraflar arasında usulüne uygun şekilde düzenlenmiş yazılı bir vekalet ücreti sözleşmesi bulunmadığının anlaşıldığı; bu durumda davacı avukatın, Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca davalıdan, anılan dava dosyasında harcı yatırılmış değerlerin %10 ilâ %20’si oranında akdi vekâlet ücreti isteyebileceği, Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek yanlış değerlendirmeyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi vekâlet ücreti üzerinden davanın kabulüne karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu; (3) no’lu bentte davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise davalının, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığını ve davacı avukatın takip ettiği davanın reddedilmesi nedeniyle ancak A.A.Ü.T. uyarınca maktu vekâlet ücreti alabileceğini ileri sürdüğü, yargılama sırasında ise davacıya 84.288,68 Euro ve 39.608,00 USD ödemede bulunduğunu savunduğu; bu durumda Mahkemece, ödeme savunmasının, yargılamanın her aşamasında dile getirilebileceği gözetilerek, varsa bu tahsilatlardan davacı avukatın alabileceği vekâlet ücreti ve masrafların da hesaplanıp bu miktarın avukatın uhdesinde tuttuğu tahsilattan fazla olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi kurulundan denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Davalı vekilinin karar düzeltme istemi aynı Dairenin 10.04.2017 tarihli ve 2016/16923 E. 2017/4191 K. sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 01.07.2021 tarihli ve 2020/212 E. 2021/134 K. sayılı kararıyla; mali müşavir ve hesap uzmanı bilirkişilerce düzenlenen raporda, davalı tarafından davacıya toplam 224.503,43 TL ödeme yapıldığının tespit edildiği, ret kararıyla sonuçlanan davada ise harca esas değerin 2.903.400,00 TL olup, bunun %10’una tekabül eden 290.340,00 TL’den davalı tarafça ödenen miktar mahsup edildiğinde davacının talep edebileceği vekalet ücretinin 65.836,57 TL olarak hesaplandığı gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL vekâlet ücreti alacağının dava; 55.836,57 TL alacağın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 01.04.2021 tarihli ve 2020/5078 E. 2021/3518 K. sayılı ilamıyla; “Mahkemece, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmediği; somut olayda, davalı tarafın, hizmet bedelinin "avans gideri" adı altında davacının ortağı olan ve vekalet ücretinin dayanağı olan dava dosyasındaki diğer vekil ... hesabına yatırıldığını, ancak gönderilen avansın ne kadarının harcandığının ve ne kadarının ücret alacağına mahsup edildiğinin bilinmediğini, davacı avukatın hangi harcama için aldığını ispat edemediği her bedelin vekalet ücreti alacağı olarak kabul edilmesi gerektiğini savunduğu; davacı tarafın ise davalının sunduğu ödeme belgelerinin bir kısmında "court fees" ve “aganist Turkcell Telsim" açıklamasının yer aldığı, bir kısmında ise açıklamanın bulunmadığını, söz konusu açıklamaların yer aldığı belgelere konu ödemelerin tamamının davaya ilişkin masraflar için gönderildiğini, açıklama bulunmayan belgelerin ise davayla ilgisi bulunmayan ... ve ortaklığının davalı şirkete yaptığı iş ve hukuki danışmanlıklarla ilgili olduğunu iddia ettiği; tarafların ödeme belgelerine karşı beyanları dikkate alındığında, öncelikle davacı tarafından sunulan ödeme belgesi ile faturaların Türkçe tercümesinin yapılarak dekontlardaki açıklamanın belirlenmesi; buna göre ne kadar miktarın vekalet ücreti alacağı ne kadar miktarın yargılama gideri olarak gönderildiğinin ve vekalet ücreti talep edilen dava dosyasında yapılan harcamaların tespit edilerek, uyulan bozma kararı gereğince, davacı avukatın alabileceği vekâlet ücreti ve masrafların hesaplanıp bu miktarın avukatın uhdesinde tuttuğu tahsilattan fazla olup olmadığı hususunda uzman bilirkişi kurulundan taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda davalı vekiline dosyaya sunduğu ödeme belgesi ve faturaların Türkçe çevirisini ve dekontlara ilişkin açıklamalarını sunması için süre verildiği, davalı vekilinin ise banka dekontlarının müvekkili tarafından kendilerine on yıl önce üstü çizili olarak geldiğini, tercüme bürosuna bunu gönderdiklerinde dekontlarda ödemenin neye ilişkin yapıldığına dair bir açıklama yazılmadığı, dekontlarda açıklamanın olmaması ve dekont yazılarının küçük ve eski olup okunaklı olmaması nedeniyle tercümesinin mümkün olmadığı bilgisi verildiğini bildirdiği; nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 11.11.2022 tarihli raporda da bozmadan önce alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaların yerinde olduğu belirtilerek davacının talep edebileceği vekalet ücretinin 65.836,57 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 10.000,00 TL vekâlet ücreti alacağının dava; 55.836,57 TL alacağın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dosyaya sunulan e-posta yazışmalarından görüleceği üzere tarafların irade beyanlarının açık bir şekilde birbirlerine ulaştığını ve vekalet ücreti sözleşmesinin yazılı olarak kurulmuş olduğunu, davalı tarafından verilen bir e-posta cevabında, müvekkilinin 600 USD olarak belirlenen saat ücretinin 450,00 Euro olarak kabul edilmesini ve 2006 yılı için 150.000,00 Euro + KDV olarak düzenlenmesini teklif ettiği, ancak bu teklifin müvekkilince kabul edilmediğini, bu yazışmaya göre davalının müvekkiline saat ücreti olarak en az 450,00 Euro ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini; 6100 sayılı HMK’nın 31 inci maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevini yerine getirmediğini, davalı tarafça yasal cevap süreleri geçtikten sonra sunulan ödeme belgelerinin bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, bu ödemelerin davalı ile dava dışı Av. ... arasında yıllardır süregelen iş ilişkisi nedeniyle yapılmış olup başka işlere taalluk ettiğini, bu nedenle ...’in tanık olarak dinlenmesini talep ettiklerini, ancak Mahkemece kabul edilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi,

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı,

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Bir Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

3. Bu itibarla, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince her iki taraf yönünden karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.