"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3385 E., 2023/257 K.
DAVA TARİHİ : 20.09.2019
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/1777 E., 2022/985 K.
Taraflar arasındaki cezai şart ve kira alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kira alacağı yönünden davanın kabulüne, cezai şart alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında iki ayrı dükkana ilişkin kira sözleşmesi bulunduğunu, 16.03.2016-15.03.2019 tarihleri arasına ilişkin olan bu sözleşmelerin sona erdiğini, 11.10.2018 tarihinde tebliğ edilen yazı ile kira bedellerinin ödenmesi istenildiği halde ödenmediğini, bu arada sözleşme süresinin bitmesi nedeniyle 10.07.2019 tarihine kadarki döneme ilişkin ceza bedeli hesaplanarak ödenmesinin bildirildiğini ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 10.07.2019 tarihi itibariyle hesaplanan 602.392,40 TL cezai şart alacağı ile ödenmeyen kira alacaklarının vade tarihlerinden itibaren 6183 sayılı Kanun gereğince hesaplanacak gecikme bedelleri ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; ceza bedelinin ecrimisil olarak değerlendirilerek hesaplanmasının kabul edilemeyeceğini, akdin uzadığını, dava konusu yerler dava dışı Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredildiğinden davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını, sözleşme süresi dolduktan sonra uzatıma ilişkin talepte bulunulduğunu ancak davacı tarafça kabul edilmediğini, aynı döneme ait kira bedellerine ilişkin hem dava açıldığını hem de icra takibi başlatıldığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, ayrıca temerrüt gerçekleşmediğinden dava tarihinden öncesine ilişkin faiz talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesiyle kira alacağı davasının kabulüne, 73/A nolu dükkan yönünden 1.069.792,58 TL'nin 123.904,10 TL'sinin 11.12.2018 tarihinden, 125.309,80 TL'sinin 15.06.2017 tarihinden, 125.309,80 TL'sinin 15.09.2017 tarihinden, 125.309,80 TL'sinin 15.12.2017 tarihinden, 142.489,77 TL'sinin 16.03.2018 tarihinden, 142.489,77 TL'sinin 16.06.2018 tarihinden, 142.489,77 TL'sinin 16.09.2018 tarihinden, 142.489,77 TL'sinin 16.12.2018 tarihinden geçerli olmak üzere; 73/B nolu dükkan yönünden 817.332,19 TL'nin 54.308,23 TL'sinin 11.12.2018 tarihinden, 101.084,20 TL'sinin 15.06.2017 tarihinden, 101.084,20 TL'sinin 15.09.2017 tarihinden, 101.084,20 TL'sinin 15.12.2017 tarihinden, 114.942,84 TL'sinin 16.03.2018 tarihinden, 114.942,84 TL'sinin 16.06.2018 tarihinden, 114.942,84 TL'sinin 16.09.2018 tarihinden, 114.942,84 TL'sinin 16.12.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 6183 sayılı Kanun'un 51 inci maddesi uyarınca işleyecek gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline; davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile 2018 ve 2020 yılında zarar etmiş olduğu, 2015 yılından 2018 yılına kadar gelirinde %100 oranında düşüş meydana geldiğinin belirlendiği, bu itibarla cezai şart bedelini ödeme gücüne sahip olmadığı gerekçesiyle, bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; vade tarihlerinin 16.03.2018 tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin doğru olmadığını, süre sonunda kiralananlar tahliye edilmediğinden sözleşmede kararlaştırılan ceza bedelinin ödenmesi gerektiğini, davalının tacir olması nedeniyle verilen kararın hukuka uygun olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kira sözleşmesinin ayakta olduğu ve kiralananın tahliye edilmediği, kiracı şirket tarafından kira bedellerinin ödendiğine ilişkin yazılı belge sunulmadığından bilirkişi raporu esas alınarak ödenmeyen kira bedellerinin sözleşmede kararlaştırılan vade tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kiracı şirketten tahsiline karar verilmesinin doğru olduğu; cezai şart alacağına yönelik sözleşmenin 14 üncü maddesinde, "Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse, geçen her gün için cari yıl kira bedelinin binde beşi oranında ceza itirazsız ödenir..., ancak kiracı tarafından kira süresinin sona ermesinden en az üç ay önce taşınmazın yeniden kiralanmasının talep edilmesine rağmen, bu talebin idarece uygun görülmemesi halinde kira süresinin sona erdiği tarih ile taşınmazın kiraya verilmesinin uygun görülmediği bildirildiği tarih arasında kalan sürede cezai şart alınmaz, bu süre için kullanım bedeli tahsil edilir." hükmünün kararlaştırıldığı, buna göre davalı kiracının 05.08.2019 tarihli yazı ile borçlarının taksitlendirilmesini ve işyerlerinin yeni bir kira sözleşmesi ile yeniden kendisine tahsisini talep ettiği, sözleşmenin 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı kiracının başvurusunun reddine dair davacı kurum tarafından verilen cevabi bir evraka dosya içinde rastlanılamadığından cezai şart bedelinin istenemeyeceğini, bu nedenle cezai şart talebinin reddi gerekirken davalı kiracının cezai şart ödeme gücüne sahip olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuç itibari ile cezai şarta yönelik olarak verilen karar doğru olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ödenmeyen kira bedeli ve cezai şart alacağının istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b/2 ve 359 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin duruşma yapmaksızın esas hakkında istinaf incelemesi yapmaları durumuna dair karar verme usulü 6100 sayılı Kanun’un 353/(1)-b/2 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesi; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı veya kararın gerekçesinde hata edildiği durumlarda düzelterek yeniden esas hakkında karar verir. Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında yer alması gereken hususlar ise aynı Kanun'un 359 uncu maddesinde belirtilmiş olup buna göre kararda; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk Derece Mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” yer alması gereken zorunlu unsurlardır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
2. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince davalı kiracının ödeme gücüne sahip olmadığı belirtilerek cezai şart bedeli talebi yönünden davanın reddine karar verilmiş iken, Bölge Adliye Mahkemesince sözleşmenin 14 üncü maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden cezai şart bedeli talebinin reddine karar verilmesi gerektiği ifade edildikten sonra davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Diğer bir anlatımla, açıklanan emredici hükümler karşısında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp gerekçesi değiştirilmek suretiyle yeniden esastan bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.01.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.