"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2558 E., 2022/2913 K.
DAVA TARİHİ : 26.09.2018
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 11. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/361 E., 2021/133 K.
Taraflar arasındaki sözleşmelerin feshi, menfi tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; müvekkili ile davalı ... Tüketim Malları Otomotiv Gıda İnşaat Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Arasında 320.000 TL bedel karşılığında inşaat edilecek A-122 Blok Kat:21 168 nolu bağımsız bölümün satımı için gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, peşinat olarak şirkete 83.200 TL ödendiğini, davalı satıcının yönlendirmesi üzerine davalı bankadan 17.05.2015 tarihinde 240.000 TL bedelli konut kredisi kullandığını, dava tarihine kadar 37 taksit halinde 126.037,64 TL ve bunun dışında 1.000 TL tahsis ücreti, 150 TL ipotek masrafı 5,25 TL gecikme bildirim ücreti ve 150 TL diğer ücretler olmak üzere toplam 1.305,25 TL davalı bankaya ödendiğini, satıcı ... Tüketim Malları Otomotiv Gıda İnşaat Pazarlama ve Ticaret A.Ş. tarafından gayrimenkulün teslimi için 2017 yılı Ekim ayına kararlaştırılmasına rağmen taşınmazın süresinde teslim edilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkını kullanarak 31.08.2018 tarihli ihtarname ile söz konusu bedellerin 15 gün içerisinde iadesinin talep edildiğini, ihtarnamenin her iki davalıya da 03.09.2018 tarihinde tebliğ edildiğini ancak herhangi bir iade işlemi yapılmadığı gibi cevapta vermediklerini ileri sürerek, haklı sebebe dayanarak sözleşmeden dönüldüğünün, davalı banka ile imzalanan kredi sözleşmesinin sona erdiğinin ve kredi borcu bulunmadığının tespitine, davalı satıcıya peşin olarak ödenen 83.200 TL ile kredi sözleşmesi kapsamında ödenen 126.037,64 ve 1.150 TL ücretin, ayrıca kredi masrafı olarak davalı bankaya ödenen 1.305,25 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen Ankara 9. Tüketici Mahkemesinin 2020/298 E. sayılı dosyasında davacı vekili; dava konusu taşınmazın sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle davalı ... Tüketim Malları Otomotiv Gıda İnşaat Pazarlama ve Ticaret A.Ş. adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Tüketim Malları Otomotiv Gıda İnşaat Pazarlama ve Ticaret Anonim Şirketi vekili; diğer davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. ile müvekkili şirket arasında bağlı kredi kullandırılacağına ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, davaya konu taşınmazın 30.09.2016 tarihinde teslimi gerekirken 15.07.2016 tarihinden itibaren ilan edilen OHAL nedeniyle teslimde gecikme yaşandığını, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 14. maddesinde mücbir sebeplerden birinin meydana gelmesi halinde bu hallerin ortaya çıkmasından sona ermesine kadar geçen sürenin teslim tarihine ekleneceğinin düzenlendiğini, davacının taleplerinde haksız olduğunu, Ön Ödemeli Konut Satış Yönetmeliği'nin 9 uncu maddesi gereği davacının, müvekkili şirkete gönderdiği ihtarnameden sonra 90 günlük bekleme süresi içinde dava açarak haksız ve hukuka aykırı davrandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. Vekili; ... İncek Projesinden 2 adet taşınmaz alan davacının son kullanıcı olarak kullanma imkanı bulunmadığından dava konusu uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan bir uyuşmazlık olmadığını bu sebeple görevsizlik kararı verilmesini gerektiğini, (davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi olmadığını) dava konusu talep ve iddiaların banka yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürede talep edilmediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yapılan keşifte dava konusu inşaatın natamam olduğu, A, B, C bloklarının betonarmesinin yapılmış, başkaca inşaat yapılmamış ve halen inşaatta herhangi bir faaliyetin devam etmediğinin tespit edildiği, sözleşmede belirlenen 30.06.2016 konut teslim tarihinin geçmiş olması nedeniyle tüketicinin Ön Ödemeli Konut Satış Sözleşmesinden 6502 sayılı Kanunu'nun 45 inci maddesi gereğince dönmekte haklı olduğu, aynı Kanun'un 45/2 nci maddesine göre satıcının üzerine düşen yükümlülükleri gereğince yerine getirmediğinin keşif ve bilirkişi raporlarıyla sabit olması nedeniyle tüketiciden herhangi bir bedel talep edemeyeceği, davalının savunmasında ileri sürdüğü 15.07.2016 tarihinde ilan edilen OHAL nedeniyle gecikme yaşandığına dair savunmasının değerlendirilmesinde, davalı satıcı şirketin sözleşme ile belirlenen teslim tarihinin 30.09.2016 olması karşısında OHAL tarihine kadar taşınmazın büyük ölçüde tamamlanmış ve teslime hazır olması gerekirken keşif tarihinde dahi inşaatın tamamlanmadığı ve devam dahi etmediği nazara alındığında mücbir sebep savunmasına mahkemece itibar edilmediği, davalı banka yönünden yapılan değerlendirmede, davacı ile davalı banka arasında 21.07.2015 tarihinde 240.000 TL tutarlı kredi sözleşmesi imzalandığı, tüketicinin bu sözleşmeye binaen davalı bankaya 126.037,64 TL ödeme yaptığını, davalılar arasında ... İncek projesi için 05.05.2014 tarihli Garanti Sözleşmesi imzalandığını, davalı bankanın konut finansman kredisini münhasıran ... İNCEK projesi için kullandırdığı, satış vaadi sözleşmesi ile konut finansman kredisi sözleşmeleri arasında objektif açıdan ekonomik birliğin mevcut olduğu, davalı bankanın kullandırmış olduğu konut finansman kredisinin bağlı kredi olarak kabul edilmesi gerektiği, konutun hiç veya gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin, 6502 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından biri olan sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkin talebi nedeniyle 1 yıl müteselsilen sorumlu olduğu, davanın sözleşmedeki teslim tarihinden itibaren 1 yıl içinde davasını açtığı anlaşılmakla davalıların tüketicinin ödediği bedelden müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek asıl davada; davanın kısmen kabulüyle, davacı ile davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü arasında imzalanan konut finansmanı kredi sözleşmesi ile davacı ile davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş. arasında yapılan gayrimenkul satış sözleşmesinin iptaline, bu sözleşmelerden dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredi nedeniyle davalı bankaya ödenen 127.187,67 TL alacağın temerrüt tarihi olan 19.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı tarafından davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'ye ödenen 83.200 TL peşinat bedelinin temerrüt tarihi olan 19.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline; birleşen davada, davanın kabulüne, davacı adına oluşan tapu kaydının (Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Taşpınar Mahallesi, 118012 Ada, 1 Parsel A Blok 168 nolu Bağımsız Bölüm ) iptali ile davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvurusunda; Bankanın ödemelerin tamamından satıcı şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu olmasına rağmen Mahkemece bankanın yalnızca ödenen kredilerden sorumluluğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu, asıl davanın hatalı şekilde kısmen kabul edilmesi nedeniyle hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de hatalı şekilde hesaplandığını belirterek yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda; konutun sözleşmede belirlenen teslim tarihinin 30.09.2016 dava tarihinin ise 26.09.2018 olması nedeniyle Banka'ya talep yöneltilebilmesi için belirlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, bilirkişi raporlarının bilimsel ve objektif olmadığı gibi davada bağlı kredinin varlığına ilişkin tespit yapmak görevinin mahkemeye ait olduğunu, basit yargılama ilkelerinin yargılamada uygulanmadığını, dava dilekçesinde vakıaların hangi delillerle ispat edileceğinin açıklanmadığı gibi başka yerlerden getirtilecek belgeler konusunda açıklama da yapılmadığını, bankanın bu konuda açık muvafakatinin alınmadığını, davacının kendi bulduğu konut için davalı bankadan kredi kullanarak, bankanın krediyi dava konusu taşınmaza hasretmediğini, Ön Ödemeli Konut Satışları Yönetmeliği uyarınca tüketiciye bağlı kredi kullandırmış olan bir konut finansmanı kuruluşunun iade yapabilmesinin ancak satıcının satış bedelinin bağlı kredi kullandıran konut finansmanı kuruluşuna iade etmesine bağlı olduğunu, avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tüketicinin davalı bankanın anlaşmalı proje olarak tanıttığı siteden konut satın aldığı, davacıya kullandırılan konut kredisinin bağlı kredi niteliğinde olduğu, konutun teslim tarihinin 30.09.2016 olarak belirlendiği, ancak davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 24.08.2016 tarihli yazı ile teslim tarihinin Ekim 2017 olarak revize ettiği ve davacı tarafın 31.08.2018 tarihli ihtarname keşide ettiği göz önüne alındığında, davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, davalı bankanın tacir ve dava konusunun davalının ticari işletmesiyle ilgili bulunması nedeniyle, hüküm altına alınan bedeller için avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bağlı kredilerde konut finansman kuruluşunun sorumluluğunun kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olarak, davacı tarafından, diğer davalı satıcı şirkete ödenen 80.000 TL, 3.200 TL KDV ve ödenen kredi taksitlerinden (126.037,64 TL) müteselsilen sorumlu olduğu, kredinin kullandırılması sırasında davacı tarafından ödenen ipotek ücreti 1.150 TL'nin zarar kapsamında olmakla beraber seçimlik haklar kapsamında istenemeyeceği, birleşen dava yönünden her hangi bir istinaf talebi mevcut olmadığından yerel Mahkeme tarafından verilen karar ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı, davalı ... Tüketim Malları Oto. Gıda İnşaat Paz. ve Ticaret A.Ş. tarafından karar istinaf edilmediğinden bu davalı yönünden kararın kesinleşmiş olduğunun gözetildiği gerekçesiyle davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş.'nin istinaf başvurusunun reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl dava yönünden; davanın kabulüyle, davacı ile davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. arasında imzalanan konut finansmanı kredi sözleşmesi ve davacı ile davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş. arasında yapılan gayrimenkul satış sözleşmesinin iptaline, bu sözleşmelerden dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından davalı bankadan kullanılan kredi nedeniyle davalı bankaya ödenen 126.037,64 TL ve diğer davalı şirkete ödenen 83.200 TL toplam 209.237,64 TL alacağın temerrüt tarihi olan 19.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı Bankadan tahsiline, meblağın 126.037,64 TL'lik kısmından davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'nin de müştereken ve müteselsilen sorumlu kılınmasına, bu miktarın davalı şirketten 19.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davacı tarafından davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş.'ye ödenen 83.200 TL peşinat bedelinin temerrüt tarihi olan 19.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde aslı davada davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili ile asıl davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı vekili temyizinde; davanın banka açısından hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı, bağlı kredi halinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 35/2 maddesi gereğince konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun konut satış sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden itibaren bir yıl olduğunu, sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşmenin, kural olarak ancak onu imzalayan taraflar açısından hak ve yükümlülük doğurduğunu, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin davacı ile diğer davalı ile imzalandığı iddia edilen protokole atıf yapabilmesinin esasen mümkün olmadığını, bankanın teslim süresinin revize edilmesine ilişkin imzalanan protokolün tarafı olmadığı gibi, konut teslim tarihinin uzatıldığına yönelik anlaşmaya muvafakat etmediğini, dava konusu edilen ... İncek projesinden "2" adet taşınmaz alan davacının, söz konusu taşınmazları oturmak, son kullanıcı olarak kullanma imkanı bulunmadığından dava konusu uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun uygulanmasından doğan bir uyuşmazlık olmadığından görevsiz Mahkemece karar verildiğini, ödemelerin yapıldığı hususunun davacı tarafından usulüne uygun olarak ispatlanamadığını, ilgili dekontun usul hukuku kuralları çerçevesinde dava dosyasına kazandırılmadığını, bağlı kredinin bulunmadığını, davada tüketici olduğu belirtilen davacı lehine avans faizi hükmedilmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek asıl davaya ilişkin kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı vekili katılma yolu temyizinde; Bölge adliye Mahkemesince, kredinin kullandırılması sırasında davacı tarafından ödenen ipotek tesis ücreti olan 1.150 TL'nin iadesine karar verilmesi gerekirken, yalnızca kullanılan kredi nedeniyle davalı bankaya ödenen 126.037,64 TL ve diğer davalı şirkete ödenen 83.200 TL toplam 209.237,64 TL alacağın iadesine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmakla birlikte, 1.150 TL ipotek tesis ücretinin de hesaplamaya eklenerek iadesine karar verilmesi gerektiğini, birleşen dava yönünden lehlerine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada; davalı bankadan bağlı kredi kullanmak suretiyle satın aldığı taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmelerden dönme, tespit alacak, birleşen davada, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Tüketiciyi koruma hakkındaki Kanun'un 11 inci maddesi; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme
,b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
...............................
(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir.
(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.
2. Aynı Kanun'un 35 inci maddesi; "Bağlı kredi sözleşmesi; konut finansmanı kredisinin münhasıran belirli bir konutun satın alınması durumunda bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik bir birlik oluşturduğu sözleşmedir.
Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde, satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur. Ancak, konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1- Asıl Dava yönünden davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
a) Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında, hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğine ilişkin delil bulunmadığı, bu nedenle somut uyuşmazlıkla Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin Mahkemenin görevine ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
b) Dosya içerisinde yer alan ve davalılar arasında imzalanan garantörlük sözleşmesi, kullanılan kredinin davalı şirket hesabına aktarılmış olması, kredinin verildiği tarihte inşaatın tamamlanması seviyesi dikkate alındığında kullanılan kredinin bağlı kredi kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
c) Davacı ile davalı ... Tüketim Malzemeleri Otomotiv Gıda Pazarlama ve Ticaret A.Ş. arasında düzenlenen satış sözleşmesinde, bağımsız bölümün teslim tarihi 30.09.2016 olarak belirlenmiş ancak dosya kapsamında bulunan 24.08.2016 tarihli davalı satıcı şirketin davacıya hitaben yazdığı yazıda teslim tarihini Ekim 2017 tarihine ertelediğini bildirdiği görülmüştür. Davalı banka, davalı satıcı şirketin teslim süresinin revize edildiğine ilişkin tek yanlı beyanının bankayı bağlamadığını, bir tarafın sözleşmede yapmış olduğu tek taraflı değişikliğin o değişikliğe açıkça muvafakat etmeyen üçüncü bir kişinin haklarını etkilemesinin hukuken mümkün olmadığını bu nedenle davanın banka açısından hak düşürücü süreden sonra açıldığını savunmuştur. 6502 sayılı Kanunu'nun 35 inci maddesinde " ...finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme gereğince sözleşmede belirtilen teslim tarihinden itibaren (30.06.2016 ) davalı banka açısından bir yıllık dava açma süresinin dolduğu ileri sürülmüş ise de; 6502 sayılı Kanunu'nun 1 inci maddesinde Kanunun amacının; "uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. "şeklinde belirtilmiş olması dikkate alındığında konutun teslim tarihinin revize edildiğine ilişkin davalı bankanın iddiasına göre muvafakatinin alınmamış olması satıcı şirketin beyanına itibar ederek revize edilen tarihi kabul eden tüketici aleyhine sonuç doğuramayacağı gibi teslim tarihininin revizesiyle bilgilendirme bulunmak da davalı satıcı şirketin yükümlülüğündedir. Bu durumda kanunun amacına aykırı olarak bu bildirimin yapılmaması davacı tüketici açısından aleyhe değerlendirilemez. Yine davalılar arasında yapılan garantörlük sözleşmesi gereğince de konutun teslim tarihinin 31.10.2017 olarak kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararı yerinde olup bu burumda davanın kanunda öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşıldığından davalının temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; 6502 sayılı Kanunu'nun 35 inci maddesinde, tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümünün tüketiciye iade edileceği, seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masrafların tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanacağı düzenlenmiştir. Davacı tarafından talep edilen ipotek tesis ücreti bankaca verilen bağlı kredi kapsamında yer aldığından sözleşmeden dönen tüketicinin ödemiş olduğu bu bedeli talep etme hakkı mevcuttur. Hal böyle olunca davacının talep ettiği ipotek tesis ücreti olan 1.150 TL nin tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bu kısım alacak yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz talepleri yönünden; davacı vekili birleşen dava yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararı istinaf etmemiş olup Bölge Adliye Mahkemesi de gerekçeli kararında istinaf talebi olmadığından birleşen dava yönünden inceleme yapılmadığını belirtmiştir. İstinafa konu edilmeyen hususlarda temyiz incelemesi yapılamayacağından davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin asıl davaya yönelik, davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş.'ye yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verilmiştir.
KARŞI OY
Davada, davalı bankadan bağlı kredi kullanılarak satın alınan gayrimenkul bağımsız bölümün hiç ifa edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ile satış bedeli ve masraflarının davalılardan müteselsilen istenmiştir.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, bankadan bağlı kredi ile alınan taşınmazın teslim tarihinin satıcı tarafından tek taraflı uzatılması halinde uzatılan bu süreden bankanın da sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 35/2 nci maddesine göre, “Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde, satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur. Ancak, konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır.”
Bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu doğrudan kanun hükmünden doğmaktadır. TKHK madde 35/2’ye göre bağlı krediye konu mal veya hizmetin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde tüketiciye, doğrudan kredi verene başvurabilme imkânı tanınmıştır ve bankanın sorumluluğu satıcı ile birlikte müteselsil sorumluluktur. Bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu Kanunda açıkça düzenlenmiş olduğu için aynı zamanda kanundan doğan bir müteselsil sorumluluktur.
Kanunda bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu, hem süre hem de miktar bakımından sınırlandırılmıştır. Bankanın sorumluluğu konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır. Yargıtay uygulamasına göre Kanunda öngörülen bir yıllık süre, emredici bir düzenleme olduğundan “hak düşürücü süre” niteliğindedir ve hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı satıcı ile davacı arasındaki 08.07.2015 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinin teslim tarihi 30.09.2016 tarihidir. 20.07.2015 tarihinde ise taşınmaz davacı adına tescil edilmiştir. Davalı müteahhit tarafından inşaatın tamamlanmadığı, satıcının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ve sözleşmeden dönmenin haklı olduğunda uyuşmazlık yoktur.
Alıcı sözleşmeden 31.08.2018 tarihli ihtarı ile döndüğüne göre satıcı ve bankanın müteselsil sorumluluk süresinin de belirlenmesi gerekmektedir. Davalı bankanın TKHK’nın 35 inci maddesine göre sorumluluk süresi 30.9.2016 teslim tarihinden itibaren bir yıl sonrası olan 30.09.2017 tarihidir. Davalı satıcı, tek taraflı olarak teslim tarihini 31.07.2017 tarihine uzatmış ancak bu tarihte de teslim yapılamamıştır. 26.9.2018 tarihinde dava açıldığına göre banka yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği irdelenmelidir.
TKHK’nın 35 inci maddesinin lafzı açık olup bankanın sorumluluğu emredici şekilde sözleşmede belirtilen konut teslim tarihinden bir yıl olarak belirlemiştir. Kanunun lafzının açık olduğu durumlarda aksine yorum yapmak mümkün değildir. Ayrıca TKHK’nın amacı göz önüne alınarak açık olan kanun hükmü bertaraf edilerek tüketici lehine yorum yoluna gidilerek kanundaki süre uzatılamaz.
Daire çoğunluğu, satıcının tek taraflı teslim süresini uzatması ile davalı finans kuruluşu bankanın da süresinin uzayacağını kabul etmekte ise de buna kanuni engel vardır. Türk Borçlar Kanununun 165 inci maddesine göre, “Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz.” Müteselsil borcu oluşturan her bir borç birbirinden bağımsız olduğundan tek bir borçlunun alacaklıya yönelik davranışı diğerlerini etkilemez. Özellikle müteselsil borcun, farklı hukuki sebeplere dayandığı bir ilişkide bu daha net bir şekilde ortaya çıkar.
Kanun metninde bankanın sorumluluk süresini belirleyen bir düzenleme yok sayılarak belirsiz hale getirilemez. Zira satıcı ile alıcı teslim tarihini ileri bir tarihe belirleyerek bankanın kanunen belirlenen sorumluluk süresi de belirsiz hale getirilmiş olur. Finansman kuruluşu bankanın kanunda belirlenen bir yıllık süreden daha fazla sorumluluk altına girebilmesi için bu konuda kabulü gerekmektedir. Kabul olmadan hiçbir şekilde sorumluluk süresi uzatılamaz.
Taşınmazın teslim tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle davalı finans kuruluşu bankanın sorumluluğuna gidilemeyeceği, hak düşürücü süre nedeniyle davalı banka yönünden davanın reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.