"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince görüşmenin 30.05.2024 tarihine bırakılması uygun görülerek Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı ... ve dava dışı ...'ın kardeş olduklarını, bu üç kardeşin, Garanti Bankası Kızıltoprak Şubesinde bulunan 719/9902497 numaralı USD hesabı ve 719/9092496 numaralı EURO hesaplarının müşterek olduğunu, bu hesaplarda toplam 426.182,00 USD ve 200.842,00 EURO para bulunduğunu, davalının bu iki müşterek hesaptaki parayı müvekkilinin bilgisi ve muvafakati dışında virman yaparak kendi şahsi hesabına geçirdiğini, davalıya Gebze 1. Noterliğinin 06.07.2015 tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek müvekkilinin hissesine düşen miktarın banka hesabına iade etmesi hususunun ihtar edildiğini, ancak bu tarihe kadar söz konusu bedelin ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile 209.008,00 USD alacağın 15.10.2018 tarihinden itibaren USD'ye uygulanan mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TCMB satış kuru üzerinden davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, müvekkilinin genç yaşta ticari hayata atılarak baba mesleği olan halıcılık mesleğinde çalıştığını, kardeşleriyle birlikte "3 K Halı " şirketini kurduklarını, davacının gerçekte bir sermaye koymamasına rağmen kendisini eşit olarak kabul ettiklerini, okumuş olduğu için de mali işlerden sorumlu olarak görevlendirdiklerini, tüm faaliyetlerin şirket üzerinden yürütüldüğünü, şirketin yönetim kurulu başkanı ve ticari faaliyet yürütücüsünün şirketten ayrıldığı tarihe kadar müvekkilinin olduğunu, şirketin gelir giderleri için Garanti Bankası nezdinde müşterek hesap açıldığını, ödemelerin vakit geçirmeksizin yapılabilmesi için 3 kardeşe de bireysel işlem yapma yetkisinin verildiğini, bu hesabın şirket faaliyeti için açıldığını, bu hesaba müvekkilinin şahsi hesabından para yatırıldığı gibi hesaptan şirketin borçlarının da kapatıldığını, kayıtlar geldiğinde bu hususun net olarak görüleceğini, davacının şirketin mali işlerinden sorumlu olduğu için şirketin kuruluşundan beri tüm girdi çıktıları iyi bildiğini, müvekkilinin şirket ve şirket ortağı kardeşlerinin zararına bir işlem yapmadığının da aşikar olduğunu, 2008 yılında iddia edildiği gibi bir işlem yapıldıysa niçin bugüne kadar beklediğini, müvekkilinin veremeyeceği bir hesabının bulunmadığını, davacının müvekkilinin bilgisi ve onayı dışında müvekkilinin ismini kullanılarak sahte imzalar ile kendi hesabına ve 3. hesaplara paralar aktardığını, asıl alacaklının müvekkili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve esası belirtilen kararıyla; dava konusu olan ve aktarılan paraların ... - ...'ın müşterek hesapları arasında aktarılan paralar olduğu, davalının şahsi hesabına aktarılan her hangi bir transferin bulunmadığının anlaşıldığı, kardeş olan taraflar ve dava dışı ...'ın 3K Halı A.Ş. sahibi ve ortakları oldukları, davacının şirketin idari ve mali işlerinden sorumlu olup, şirket işleri ile ilgili olan banka işlerini birlikte yürüttükleri, her ortağın tek başına imza yetkilerinin bulunduğu, davacının şirket hesabı ve ortak hesaptan para çekme yetkisinin bulunduğu, ancak ortakların yapılan her işlemden haberdar olduklarının anlaşıldığı, her bir ortağın yüksek miktardaki para akışını kendilerine ait hesapları ve ortak hesabı inceleme yetkisi bulunan tacir sıfatı olan davacının para aktarma işleminin yapıldığı 15.10.2008 tarihinden çok sonra bu işlemlerden haberi olmadığını iddia etmesinin hayatın olağan akışını aykırı olduğu, davacının boşanma davası nedeniyle ve ekonomik sebeplerle gayrimenkul ve hisselerini diğer ortak kardeşlere devrettiği, bu hususunun incelenen ceza dosyasında da beyan edildiği, transfer işlemlerinin davacının rızası ile yapıldığı, ayrıca taraflar arasındaki ilişkinin ortak oldukları 3K Halı Sanayi A.Ş.ye ait işlemlerden kaynaklandığı, şirkete yönelmiş bir davanın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; verilen kararın tahkikatta ulaşılan sonuca aykırı olduğunu, ortak hesabın niteliğinden tamamen farklı bir karar verildiğini, kardeşler arasında birçok dava olduğunu, bunlardan bir tanesinin de diğer iki kardeşin davacı ...'a ev alma taahhüdü olduğunu, bu davada, İDM'nin red kararı verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2021/2322 Esas ve 2021/3101 karar sayılı doyasında, diğer iki kardeşin ev bedelinden paylarına düşeni müvekkile ödemesine karar verildiğini, bunun gibi, taraflar arasında, gerek adi ortaklık, gerek aile ortaklığı, gerekse şirket ve/veya şahsi olarak birbirleri ile hukuki veya şahsi münasebetleri sözkonusu olup, bunların dava konusu ile direkt bir ilgisi olmadığını, davanın 3K şirketi ile bir irtibatlandırılmasının hatalı olduğunu, son anda dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itiraz süresi geçtikten sonra itiraz ve ek delil/belge sunma niteliği taşıyan dilekçe ve belgeyi ve uzman görüşünü kabul etmediklerini, davalının son anda iddia ettiği ve sunduğu banka kaydının da davayla ilgilisi olmadığını, müvekkilinin ceza dosyasında beraat ettiğini, kararın kesinleştiğini, bu dosyanın "ortak hesaptan paranın davalı hesabına" geçirilmesine gerekçe gösterilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu hesabın ortak hesap olduğunu, ortak hesaplardan pay sahiplerinin kendilerine ait payı tahsil etmesinin ise teknik olarak ortak hesaba yatırılan paralar üzerinden pay sahipleri tarafından ancak para çekmek suretiyle gerçekleşeceğini, bu nedenle pay aşımı yapan pay sahibi ortağın hissesine düşenden aşan pay miktarını ortak hesapta bakiye olarak bulundurması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili; davanın reddine karar verildiği halde vekalet ücretinin davacıya verilmesi şeklinde hatalı karar verildiğini ileri sürerek gerekçeli kararın hüküm kısmında belirtilen vekalet ücretine ilişkin kısmın "Davalı vekili lehine yürürlükte bulunan AAÜT göre kabul ve takdir olunan 46.645,50 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine''
şeklinde düzeltilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ceza dosyasındaki davalı beyanlarının Mahkeme dışı ikrar niteliğinde olduğunu, ceza dosyası içeriği ve gerekçeli kararına göre davacının sanık olarak yargılandığı dosyadaki savunmasında "Ekonomik nedenlerle adıma kayıtlı bulunan gayrimenkulleri ağabeylerime devretmek zorunda kaldım....Olay tarihinde eşim ile aramızda boşanma davamız vardı. Bu dava nedeni ile ben gayrimenkullerime ilişkin bir kısım hisselerimi kardeşlerime devretmiştim. Aynı zamanda da 18/11/2008 tarihinde Yapı Kredi Bankası Caddebostan Şubesine bağlı 46534733 numaralı hesabımda olan 106.000 Euro'dan 6.000 Eurosunu nakit olarak çektim. 100.000 Eurosunu da ... adına Garanti Bankası Kızıltoprak şubesine kayıtlı 9092377 numaralı hesabı açtım. Hesaba 100.000 Euro'yu yatırdım. Bu paradan 48.000 Euro'yu 21/11/2008 tarihinde, saat 16:24'te Garanti Bankası Kızıltoprak şubesi ...'a ait 9092377 numaralı hesaptan 9092434 numaralı ...'a ait hesaba virman yapıldı. Aynı gün 16:27'de 9092434 numaralı ...'a ait hesaptan nakit olarak parayı çektim. ...'a ait 9092377 numaralı hesaba aynı gün saat 16:34'te 48.000 Euro'yu yatırdım. Olay bundan ibarettir." şeklinde beyanda bulunduğu, hesap dökümleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı tarafça çekilen paranın daha sonra davacıya ait hesaba yatırıldığı, davacının boşanma aşamasında oluşu nedeniyle kendi muvazaasından kendi lehine sonuç çıkarmasının dürüstlük kuralına da uygun olmadığı gözetildiğinde mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalının istinaf itirazları yönünden ise; mahkemece gerekçeli kararda "Davalı vekili lehine yürürlükte bulanan AAÜT göre kabul ve takdir olunan 46.645,50TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulduğu, bu bentte vekalet ücretinin davalı lehine hükmedildiğinin açık olduğu, son cümlenin maddi hataya dayalı yazıldığı anlaşılmakla davalı itirazlarının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf talebinin kabulüyle kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilmesi yoluyla yeniden davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; ortak hesaptaki paraların diğer bankalara ve hesaplara nasıl aktarıldığının bilirkişi raporundaki tespitlere paralel olarak gelen yazı cevaplarından da açıkça görüldüğünü, davalı tarafça yargılamanın son aşamasında 250.000,00 dolar ödeme yapıldığının iddia edildiğini, davalının müşterek hesaptaki parayı kendi hesabına geçirdiği halde eşit oranda müvekkiline düşen payı ödemediğini, davalı tarafça sunulan ceza dosyasında müvekkilinin beraat ettiğini, davalı her ne kadar bu hesapların şirket faaliyeti için açıldığını savunmuş ise de söz konusu paraların şirket faaliyetine ilişkin kullanıldığına dair bilgi belge bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin taraflar arasındaki ilişkinin ortak oldukları şirkete ait işlemlerden kaynaklandığı, işlemlerin davacının rızası ile yapıldığı yönünde olup, BAM kararında ise ortak hesaptaki paranın davalı tarafından çekildiği, ancak davacıya ödendiği yönünde oluştuğunu, bu şekilde her iki karar arasında çelişki olduğunu, taraflar arasında adi ortaklık gerekse aile ortaklığı gerekse şirket ve şahsi olarak birbirleriyle hukuki işlemleri olup söz konusu ilişkilerin eldeki davayla ilgisi bulunmadığını, davanın tarafların sahip oldukları şirket ile irtibatlandırılmasının yerinde olmadığını, dosyaya celp edilen ceza dosyası içeriğinin eldeki davada talep edilen müşterek hesaplara ilişkin olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, müşterek hesaptaki paranın tamamının çekilmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6908 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Müteselsil alacaklılık başlıklı 169 uncu maddesi. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 148 inci maddesi)
3. Değerlendirme
1.Müşterek hesapta, her bir hesap sahibi müteselsil alacaklı durumundadır. Müşterek hesaptaki paylar aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Hesabın, teselsüllü müşterek hesap olması ise, tarafların her birinin bu hesaptan istediği kadar para çekebilmesi ve bankanın bu nedenle sorumluluğunun doğmaması ile ilgilidir. Taraflardan biri müşterek hesaptaki payından fazlasını çekmişse, fazlası için diğer hesap sahibine karşı sorumludur. Bu sorumluluk diğer hesap sahibinin vekili gibi hareket etmesine dayanır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 12.09.2022 tarihli ve 2022/4588 E., 2022/6369 K. sayılı ilamı). Ayrıca müşterek hesaba yatırılan paranın kaynağını araştırmaya gerek yoktur. Eş söyleyişle, taraflara ait paranın, sonradan taraflar adına açılan müşterek hesaplara yatırılmış olması, hesabın müşterek olma niteliğini değiştirmez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03.03.2022 tarihli ve 2022/890 E., 2022/1821 K. sayılı ilamı.).
2. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında: davacı eldeki davada; kendisiyle birlikte davalı ve dava dışı kardeşinin müşterek olarak sahip oldukları Garanti Bankası Kızıltoprak Şubesinde bulunan 719/9902497 numaralı USD hesabı ve 719/9092496 numaralı EURO hesaplarından toplam 426.182,00 USD ve 200.842,00 EURO para bulunduğunu, davalının bu iki müşterek hesaptaki parayı bilgisi ve muvafakati dışında virman yaparak kendi şahsi hesabına geçirdiğini ve kendisine düşen payın ödenmediğini ileri sürmüştür. Bölge Adliye Mahkemesince davacının ceza dosyasındaki beyanlarının ikrar niteliğinde olduğu ve ayrıca davalı tarafça çekilen paranın daha sonra davacıya ait hesaba yatırıldığı, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davacının sanık olarak yargılandığı İstanbul Anadolu 64. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/77 E sayılı dosyasında verdiği ifadesinde geçen hesap numaraları davaya konu müşterek hesaplar olmadığından bu dosyada yer alan ifadeler ikrar niteliğinde kabul edilemez.
3. Bununla birlikte davalı 12.01.2022 tarihli duruşmada davacıya 250.000,00 dolar ödediğini iddia etmiş olup, dava konusu müşterek hesaplardan çekilen paradan davacı hissesine düşen miktarın davacıya ödenip ödenmediği hususunu davalı ispat etmek zorundadır.
4. Dosya arasına alınan bilirkişi raporu ise taraflara ait tüm hesaplara ilişkin inceleme ve değerlendirme yapmış olup bu haliyle hükme esas alınamaz. O halde Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda dava konusu edilen müşterek hesaptalardaki paranın 1/3 oranında taraflara ait olduğu kabul edilerek, öncelikle tarafların dosyada mevcut belgelerde yer alan hesap hareketlerine ilişkin tüm banka kayıtları incelenerek konusunda uzman bilirkişiden taraf ve Yargıtay denetime elverişli yeniden bilirkişi raporu alınmak suretiyle davacıya yapılan bir ödeme olup olmadığı da araştırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.