"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/61 E., 2023/21 K.
Taraflar arasında görülen alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı asil ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 6.000,00 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 12.950,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı asilin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 15.01.2004 tarihli vekalet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalı adına açtığı icra ve dava dosyalarını takip ettiğini, avukatlık hizmetinin devamı sırasında davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, haksız azil nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan yasal vekalet ücretinin tamamına hak kazandığını, ayrıca yürütülen icra takipleri nedeniyle 1.000,00 TL masraf yaptığını ileri sürerek; 6.000,00 TL vekalet ücreti ile 1.000,00 TL masraf bedelinin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, 20.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 70.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacı ile yapılan sözleşmenin süreli olduğunu, sürenin bitimi nedeniyle yenilenmeyerek sonlandırılmasının usule uygun ve haklı olduğunu, vekalet sözleşmesi kapsamında danışmanlık ücreti olarak belirlenen bedelin tamamının ödendiğini, diğer dosyalara ilişkin vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenen yasal vekalet ücreti olup, tahsil edildiğinde davacının bu ücreti tahsil aldığını, dosyaların sonuçlanmayıp karşı taraftan tahsilat yapılmadığından davacının ücrete hak kazanmadığını ve masraf talebine ilişkin olarak masraflarının davacıya ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.02.2014 tarihli ve 2007/222 E., 2014/49 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.04.2015 tarihli ve 2014/21571 E., 2015/12717 K. sayılı kararı ile, Mahkeme kararının gerekçesiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 06.02.2018 tarihli ve 2015/285 E., 2018/16 K. Sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, vekalet ücreti alacağı yönünden; 70.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yapıldığı iddia olunan 1.000,00 TL masraf yönünden ispatlanamayan talebin reddine dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 16.12.2019 tarihli 2018/5113 E., 2019/12614 K. sayılı kararıyla; davalının sair temyiz itirazları incelenmeyerek, davacının, 26.01.2004 tarihli vekâletname ile davalı vekili iken aralarındaki sözleşmenin davalı tarafından 15.01.2007 tarihinden itibaren feshedildiği, vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, bu sürenin geçmesi ile zamanaşımına uğradığı, davacının 19.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırdığı,, davalının süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu, ıslah tarihi olan 19.11.2013 tarihi itibariyle ıslah edilen alacak yönünden davalının zamanaşımı def’i hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, vekalet ilişkisinin 15.01.2007 tarihinde sona ermiş olması nedeniyle TBK gereğince 5 yıllık zamanaşımının 15.01.2012 tarihinde dolacağı, ıslah talebinin 19.11.2013 tarihinde yapıldığı, davalı tarafın süresinde zamanaşımı definde bulunduğu gözetilerek davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu 6.000,00 TL vekalet ücreti alacak talebinin kabulüne fazlaya dair 64.000,00 TL vekalet ücreti alacağının zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine, masraf alacak talebinin de ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asil ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı asil; taraflar arasında bir akit gereği olarak vekalet ücreti alacağının mevcut olduğunun belli ve ortada olduğunu, alacağın tam ıslah ile ıslah edildiğini, bu durumda da dava dilekçesindeki alacak kaleminin de ıslah edilmiş olup zamanaşımı definde bulunulamayacağını, tam ıslah müessesesi gereği 2007 yılından itibaren alacak talebinin kabulü gerektiğini, kaldı ki ödenmeyen vekalet ücretlerinin hayat şartları ve enflasyon karşısında eridiğini, yargılamanın çok uzun sürmesi ve 2013 yılında bilirkişi raporunun alınması karşısında hemen ıslah ve harçlandırmanın tarafından yapıldığını, herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinin feshinden kaynaklı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147 nci maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126 ncı maddesi)
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu, kararın Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince verildiği, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra ıslahın yapıldığı, bu nedenle ıslahla artırılan kısmın zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Temyiz olunan Mahkeme kararın ONANMASINA;
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.