Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2191 E. 2024/276 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerekip gerekmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Havale dekontunun açıklama kısmında paranın "ortaklık mukavelesi için" gönderildiğinin belirtilmesi, davalının paranın gönderilme amacını bilmesi ve parayı çekerek devir yapmayı vaat eden kişilere verdiğini kabul etmesi sebepsiz zenginleşmenin unsurlarının oluştuğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1604 E., 2022/1640 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Afyonkarahisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/772 E., 2022/18 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının babası ...... ve abisi....., tarafından yine ...'nın tüm paylarının sahibi olduğu şirkete 33.560,00 Euro karşılığında ortak olması yönünde müvekkile teklifte bulunduğunu, bu teklifi kabul eden müvekkilinin babası ve abisinin talebi üzerine davalının hesabına 09.01.2018 tarihinde ''ortaklık mukavelesi için gönderilen'' açıklaması ile 33.560,00 Euro'yu gönderdiğini, akabinde müvekkilinin söz konusu şirkete ortak yapılmak yerine şirketin Eskişehir şubesine şube müdürü olarak atandığını, sonrasında da davalının babası ve abisine ulaşılamadığını, müvekkilinin Eskişehir şube müdürlüğü süresince herhangi bir maaş, prim ve hak ediş ödemesi almadığı gibi kar payı adı altında bir ücret de ödenmediğini, yaşanan bu olaylar üzerine müvekkilinin şirket müdürlüğünden istifa ettiğine dair bir mektup yazdığını ve şirket merkezine gönderdiğini, halihazırda da şirketin sahibi dava dışı ...nın şirketi dava dışı bir şahsa devrettiğini, bu şekilde davacıya vaadedilen pay devrinin imkansız hale geldiğini ileri sürerek; davanın kabulü ile 33.560,00 Euronun sebepsiz zenginleşme uyarınca dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine göre işleyecek olan devlet bankalarınca Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranında faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının dava dışı ... ile aralarında yapıldığını iddia ettiği şifahi devir sözleşmesinin varlığının muğlak olduğunu, usulüne uygun yapılan bir sözleşme olmaksızın ortaklığa ilişkin bedelin gönderilmesinin basiretli tacir yükümlülüklerine aykırı olduğunu, müvekkilinin davacının gönderdiği parayı kendi adına kullanmadığını, davanın muhatabının müvekkilinin abisi ve babası olduğundan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkilinin kendi adına olan ancak fiilen babasının kullandığı banka hesabına davacının iradesi ile para gönderdiğini, paranın müvekkili tarafından kullanılmaması nedeniyle sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; banka kanalı ile davalıya gönderilen 33.560,00 Euronun sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğinden bahisle iadesine yönelik istemi bakımından ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davalının savunmalarının vasıflı ikrar niteliğini haiz olduğu, vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, dava değeri nazara alındığında davacının iddialarının tanık beyanları ile ispatının mümkün olmadığı, dava dilekçesinde usulüne uygun şekilde dayanılan yemin delilinin kullanılmadığı, bu hali ile davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; Mahkemece davalı tarafa yemin hakkını hatırlattığını, davalı tarafın yemin metni hazırlayıp davacıya yemin teklif ettiğini, bunun üzerine davacının yurt dışından yemini eda etmek üzere geldiğini ve fakat Mahkemece celsede davacıyı yemin ettirmekten vazgeçip taraflarına yemin delilini hatırlattığını, davalının yemin teklif etmesine rağmen Mahkemenin re'sen usule aykırı olarak davalının yemin teklifini yerine getirmediğini, davacının iddialarının doğruluğunu banka dekontlarıyla ve dosyada mevcut delillerle ispatlamışken ve davalının ortaklık sözleşmesini yerine getirdiğine veya ilgili parayı ne için aldığına dair çelişkili beyanları dışında bir sebep sunmamış olmaması dikkate alınmadan davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davacı tarafça eldeki davada harca esas değerin 33.560,00 Euro (214.837,70 TL) olarak belirlendiğini, dolayısıyla bu miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havalenin hukuksal niteliği itibari ile bir ödeme vasıtası olduğu, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut bulunduğu, yasal karinenin tersini ileri süren havalecinin bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu ancak havalede paranın gönderilme amacı yazılmış ise ispat yükünün havaledeki açıklamaya göre karşı tarafa geçebileceği, somut olayda da davacının, davalının babası ......., ve abisi ... ile yaptığı anlaşma kapsamında, abisinin ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete ortak olmak amacıyla davalının hesabına 09.01.2018 tarihinde 33.560,00 Euro gönderdiği, bu hususun davalının da kabulünde olduğu, gönderilen havaleye ilişkin banka dekontunda da paranın ''ortaklı mukavelesi'' kapsamında gönderildiğinin yazıldığı, davacının şirket payının devrinin resmi şekilde yapılmamış olmaması nedeniyle ödediği bedelin iadesini hesap sahibi olan davalıdan istediği, davalının davacının şirket devrine ilişkin anlaşmayı kendisiyle yapmadığını ve bu sebeple kendisine husumet yönletilmeyeceğini savunmuş ise de, davalının paranın ortaklık devri için gönderildiğinden haberdar olduğu, parayı çekerek devir yapmayı taahhüt eden babası ve abisine verdiğini söyleyerek devir sözleşmesinin varlığını kabul ettiği, davalının devir yapmayı taahhüt eden kişilerle akrabalık derecesi ve hesabını da bu kişilere kullandırdığı dikkate alındığında, onlarla birlikte hareket ettiği ve gönderilen paradan onun da sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, davalının para karşılığında şirket payının devredildiğini de ileri sürmediğinden ödenen bu bedelden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulü ile 33.560,00 Euro'nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine göre Devlet bankalarınca Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek oranda faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının sözleşmenin varlığını ve parayı ne için gönderdiğini ispat edemediğini, davacının iddia ettiği ortaklık sözleşmesini davalının babası ve abisi ile yaptığını kabul ettiğini, sözleşmeye taraf yan davalının davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını, abisinin davacı ile olduğu iddia edilen iş ilişkisini bilmediğini, babası ve abisi ile birlikte hareket etmediğini, davacının para havalesinin nedenini ispat edemediğini ancak yapılan havaleyi iradesi ile yaptığını kabul ettiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, havaledeki notun tek başına havale nedenini açıklayamayacağını, davacının parayı davalının babasının özel talebi üzerine davalının banka hesabına gönderdiğini belirtmekle, davalının hesabını aracı olarak kullandığını kabul ettiğini, banka hesabının aracı olması durumunda kişinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacı iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davayı ispat edecek bir delil sunamadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

2. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddelerinde düzenlenen "havale" bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersinin (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2003 tarihli ve 2003/3-118 E., 2003/158 K. sayılı ilamı).

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, gönderim dekontunda paranın ''ortaklık mukavelesi için gönderilen'' açıklamasına yer verildiği, davacının şirket payının devrinin resmi şekilde yapılmamış olmaması nedeniyle ödediği bedelin iadesini hesap sahibi olan davalıdan istediği, davalının davacının şirket devrine ilişkin anlaşmayı kendisiyle yapmadığını ve bu sebeple kendisine husumet yönletilmeyeceği yönündeki savunmasına davalının paranın ortaklık devri için gönderilmesinden haberdar olması ve parayı çekerek devir yapmayı vaad eden dava dışı babası ve abisine verdiğini kabul etmesi de nazara alındığında itibar edilemeyeceği, davalının para karşılığında şirket payının devredildiğini de ileri sürmediğinden ödenen bu bedelden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.