Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2280 E. 2024/405 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde belirtilen metrekareyle, fiili olarak inşa edilen metrekarenin farklı olması sebebiyle alıcının açtığı ayıplı mal davasında, bedelden indirim yapılıp yapılmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, sözleşmede belirtilen brüt metrekarede eksik inşaat yaparak ayıplı ifa yaptığı, yapılan tespitler ve hesaplamalar neticesinde eksik inşaat nedeniyle oluşan değer azalmasının bedelden indirim olarak davacıya ödenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/16 E., 2021/767 K.

DAVA TARİHİ : 05.05.2014

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, davalı şirket ile aralarında 29.06.2012 tarihinde haricen taşınmaz satış sözleşmesi imzalandığını, satış bedeli olarak davalıya 320.000 TL bedel ödediğini, sözleşme gereğince 130.75 m² alanlı dairenin teslim edileceğinin taahhüt edildiği, ancak satın aldığı daire inşaatına gittiğinde dairenin belirtilen metrekarede olmadığından şüphelenerek yetkili kişilerle görüştüğünü, ancak dairenin metrekaresine ilişkin bilgi verilmediğini, bunun üzerine dairenin metrerakesinin belirlenmesi için ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/119 D.İş sayılı dosyası üzerinden delil tespiti yaptırıldığını, yapılan inceleme sonunda dairenin balkonlu net alanının 88.69 m², balkonsuz net alanının 73.49 m² olarak hesaplandığını ileri sürerek sözleşme gereği taşınmazın ayıpsız misli ile değiştirilmesine mümkün olmadığı takdirde ayıp oranında bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereği dava konusu konutun davacıya teslim edilmeden davanın açıldığını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davanın açılabilmesi için yasal olarak ayıba karşı tekeffül borcunun doğmuş olması gerektiğini, ayıplı maldan bahsedilebilmesi için öncelikle teslim edilmiş bir malın bulunması gerektiğini, teslim bulunmadığından ayıplı maldan söz edilemeyeceğini, sözleşmede davacıya satışı yapılan dairenin brüt alanının 130.70 m² gösterildiğini, brüt inşaat alanının bina inşa edilen alanlar toplamı olduğunu, davalı şirketin davacıya net metrekare vaat etmediğini, davacının tespitinin yanlı ve tek taraflı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.11.2014 tarih ve 2014/1045 E., 2014/2013 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında haricen düzenlenen ve fiilen geçerli hale gelmeyen sözleşmeye dayalı olarak dava tarihi itibariyle davacının davalıdan ayıp iddiasına dayalı olarak davacıdan talepte bulunamayacağı, zira haricen düzenlenen satış sözleşmesi geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflara hak ve borç doğurmayacağından davacının maldaki ayıp iddiasına dayalı istemlerinin yasal koşullarının oluşmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 09.10.2017 tarih ve 2015/20159 E., 2017/9309 K. sayılı ilamı ile; davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verildikten sonra “Davacı, sözleşme konusu taşınmazın taahhüt edilenden daha küçük olduğundan bahisle sözleşme gereği taşınmazın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde bedelde indirim yapılması istemiyle eldeki dava açmıştır. Mahkemece, sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmişse de, davalı müteahhit olup taşınmazı sözleşmeye uygun halde bitirip teslim etme edimini yüklendiği, davalının da bedel ödeme edimini yüklendiği ve davacı tarafından bedelin ödendiği iddia edilmektedir. Mahkemece, her ne kadar resmi şekilde yapılmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, gerek 30.09.1988 tarihli 1987/2 E.-1988/2 K. sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı gerekse T.M.K.’nun 2.maddesi dikkate alındığında, kat mülkiyetine tabi olmak üzere başlanılan bir binada resmi şekle uyulmadan satıcıdan (müteahhitten) bağımsız bölümü satın alan kişinin bütün borçlarını yerine getirdikten sonra sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkının kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece davacının ödeme iddiası dikkate alınarak ödemenin yapılıp yapılmadığına ilişkin gerekli araştırma yapıldıktan sonra işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının satış bedelini ödediği taşınmazın sözleşmede belirtilen brüt alanından eksik imal edildiği böylelikle taşınmazın m² olarak 15,18 m² eksik inşa edilip, teslim edilmesi değer azalmasının 56.000 TL olması, m² olarak eksik inşa edilmesinin taşınmazın kullanımını imkansız hale getirmediği hususları birlikte değerlendiriliğinde, misli ile değişim verildiğinde hak ve menfaatler dengesinin büyük ölçüde bozacağı kanaatine varılmış ve bu nedenle davacının bu talebi kabul görmemiş olup, taşınmazdaki tespit edilen ayıp nedeniyle değer azalaması olduğu sabit olduğundan davacının terditli talebi olan bedelden indirim talebi kabul görmüş ve bilirkişi raporu ile tespit edilen 56.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine (her ne kadar davacı vekili 16/09/2021 tarihli dilekçesinde faiz talebinde bulunmuş ise de dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmadığından taleple bağlı kalınmıştır.) karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, zamanaşımı itirazını tekrar ederek taşınmazın teslim edilmediğini, bu nedenle ayıptan da bahsedilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, taraflar arasında düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile satılan taşınmazın ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelden indirim veya malın ayıpsız misli ile değişimi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi

2.09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin "lejant" başlıklı sayfasında ve sözleşme eki planda dairenin brüt alanının 130,75 m² olduğunun belirtildiği ve davacının dava açılmadan önce, değişik iş dosyası ile dava konusu taşınmazın metre kare ölçümünü yaptırdığı ve tespit dosyasındaki hususların hesaplamada dikkate alındığının fiili durumda 15,18 m² eksik inşaa edildiğinin anlaşılmasına göre, temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple,

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.