"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince açılan borçlu olmadığının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat .... ile davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı icra dosya alacaklısı talebiyle müvekkiline 89 uncu madde kapsamında haciz ihbarnameleri gönderildiğini, 65 yaşındaki müvekkilinin şehir dışında olduğundan ihbarnameleri tebliğ almadığını, alsa dahi herhangi bir borcu olmadığından endişe gütmediğini, nihayetinde tüm ihbarnameler muhtarlığa tebliğ olunarak yasal sürenin geçtiğini ve müvekkilinin malvarlığına haciz konulması ile dosyadan haberdar olduğunu, müvekkilinin emekli işçi olduğunu, hiçbir alacak-borç ilişkisi içerisinde yer almadığını, borçlulardan dava dışı Murat'ın müvekkilinin uzun süredir görüşmediği oğlu olduğunu, kendisine hiçbir borcu olmadığını, alacaklı davalının haksız menfaat temin gayretiyle ve oğlu için arada alacak-borç içerir bilgi ve belge olmamasına rağmen huzursuzluk vermek ve bu şekilde tahsilat yapabilmek gayesiyle haciz ihbarnamesiyle müvekkilini borçlandırdığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin icra dosyasından borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin hacizleri sebebiyle dosyaya ödenen bedelin iadesine, kötü niyetli icra işlemlerinin iptaline, davalı/alacaklının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının huzurdaki davayı 15 günlük hak düşürücü süre içinde açmadığını, İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün 2019/6433 E. sayılı dosyasında düzenlenen tüm tebligatların usulüne uygun olarak gönderildiğini, davacı tarafa 89/1 haciz ihbarnamesinin 25.11.2019 tarihinde, 89/2 haciz ihbarnamesinin 27.01.2020 tarihinde, 89/3 haciz ihbarnamesinin ise 21.02.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının bizzat kendisinin tebligatları teslim almaktan imtina ettiğini, bu durumun tebliğ memurunca tebligat mazbatasına not düşüldüğünü ve tebligatların usulünce mahalle muhtarına teslim edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için tebligatların usulsüz olduğu düşünülse dahi davacı tarafın 17.03.2020 tarihinde icra dairesine gelerek banka hesaplarındaki hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğini, bu durumun en geç 17.03.2020 tarihinde ihbarnamelerden haberdar olduğunu açıkça ortaya koyduğunu savunarak davanın reddini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2021 tarihli ve 2020/274 E. ve 2021/279 K. sayılı ilamıyla; İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün 2019/6433 E. sayılı dosyası ile davalı alacaklının borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, birinci haciz ihbarnamesinin davacıya 25.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği, süresi içerisinde itiraz edilmediği, ikinci haciz ihbarnamesinin 02.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, süresi içerisinde itiraz edilmediği, üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 21.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın 30.06.2020 tarihinde ve 15 günlük yasal süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararının süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2021/1317 E., 2021/1290 K. sayılı ilamıyla; üçüncü haciz ihbarnamesinin 21.02.2020 tarihinde belirtilen tebligat adresinin, mernis adresi olduğu şerhi konularak, Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan yapıldığı, yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya mernis adresine yapılan tebligatın usule aykırı olduğu, usulsüz tebligat esas alınarak hak düşürücü sürenin hesaplanmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesinin hüküm başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kaldırma kararı gereğince davacıya yapılan üçüncü haciz ihbarnamesinin usulüne uygun olmadığı, davalı tarafın davacının dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olduğunu ispatlayamadığı, davacının itiraz etmediği haciz ihbarnameleri üzerine davalının haciz ihbarnamesi göndermesinde kötü niyet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, İstanbul Anadolu 4. İcra Dairesinin 2019/6433 E. sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine, davacı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; müvekkilinin malvarlığına haksız haciz konulması nedeniyle maddi ve manevi zararlara uğradığını, bu nedenle kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; gönderilen haciz ihbarnamelerinin davacıya ulaştığını, ancak davacının tebliğden imtina ettiğini, bu hususun tebliğ memurunca tebligat mazbatasına not edildiğini, tebligatların geçerli olduğunu, dolayısıyla davacının haciz ihbarnamelerinin içeriğini zımnen kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacının müvekkili ile yaptığı telefon yazışmalarında borcu ödeyeceğini belirttiğini, Mahkeme kararının gerekçesindeki ispat yüküne ilişkin kısmın hatalı olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, tanık anlatımlarına göre davacı ile dava dışı borçlunun (oğlunun) birlikte ticaret yaptıklarını, dolayısıyla borçlunun davacıda alacağının olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası maddesi kapsamında açılan menfi tespit davasında, davacının (borçlu), borçlu olmadığını ispatlamak zorunda olduğu, ancak davacının (borçlu) borçlu olmadığını ispatlayamadığı, davalı cevap dilekçesinde %20'den aşağı olmamak üzere tazminat talep ettiği, yasal düzenlemede davacının davayı kaybetmesi halinde dava konusu şeyin (borcun) %20'sinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edileceğinin belirtildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, takip konusu bakiye borç miktarı olan 199.115,87 TL'nin %20'si olan 39.823,174 TL tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; menfi tespit davalarında ispat yükünün alacaklının üzerinde olduğunu, taciz amacı açık olan ihbarnamelerde dürüstlüğe aykırı olacak şekilde takip borçlusu ile müvekkil arasında var olduğu iddia edilen ilişkiye dair hiçbir bilgiye yer verilmediğini, davalı tarafından alacak ispat edilemediğini, tanık anlatımları ile bu durumun ortada olduğunu, usule aykırı haciz ihbarnamesinin yok hükmünde olduğunu, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) Alacaklar ve üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar hakkındaki 89 uncu maddesinin 1 inci, 2 nci ve 3 üncü fıkrası,
2. 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin birinci fıkrası,
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine, kararda belirtilen gerekçelere ve yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre; her ne kadar davacı menfi tespit davasında ispat yükünün davalıda olduğunu beyan etmişse de davanın hukuki nitelendirmesi hâkime ait olup davanın 2004 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesi kapsamında açıldığının anlaşıldığı, 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinde düzenlenen menfi tespit davası, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olup, somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından, belirtilen kanun hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, ispat yükünün davacıda olduğu, davanın ispat edilemediği, ilgili yasal düzenleme gereği kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.