Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2487 E. 2024/1367 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eğitim ücretinden kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, alacağın likit olup olmadığı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Eğitim ücretinin her akademik yıl başında belirlendiği ve davalı borçlunun bu konuda bilgi sahibi olduğu, alacak miktarının belirli ve davalı tarafından bilindiği, dolayısıyla alacağın likit olduğu gözetilerek, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının 2002-2003 döneminden itibaren müvekkili Üniversitenin Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama Bölümünde ücretli olarak öğrenim görmeye başladığını, 2003 yılı bahar döneminde eğitim ücretini taksitle ödemek için başvuruda bulunduğunu ve müvekkilince talebinin kabul edildiğini, ancak 2003-2004 döneminden itibaren eğitim ücretini ödemediğini ve her dönem için maddi sıkıntı nedeniyle ödeme yapamadığını belirten dilekçeler vererek kaydının yenilenmesini talep ettiğini, müvekkilince kendisine bu imkanın tanındığını, 2006-2007 akademik yılı güz dönemi sonunda da mezun olduğunu, ancak müvekkilince bildirim yapılmasına rağmen birikmiş eğitim ücretini ödemediğini, bunun üzerine aleyhinde Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2011/5638 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, itiraz etmesi üzerine de takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamını ve asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; hak düşürücü süre, yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuş; esasa ilişkin olarak, davaya ve takibe konu borcun ve işletilen faizin mesnetsiz olduğunu, takip talebinde borç sebebinin eğitim ücreti olarak gösterilmiş ise de borca dayanak herhangi bir belge ibraz edilmediğini, müvekkilinin ailesinin ekonomik durumunun kötü olması sebebiyle davacı Üniversite ile eşit bir durumda olmadan Üniversitenin isteği doğrultusunda işlem yaptığını, asıl borç ile gecikme faizinin hesaplanması gerektiğinden alacağın likit olduğundan söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ KARARI

Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.02.2014 tarihli ve 2012/168 E. 2014/52 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne ve davalı borçlunun, icra dosyasında asıl alacağın 32.454,60 TL’lik, işlemiş faizin 42.041,26 TL’lik kısmına yönelik itirazının iptali ile asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek koşuluyla takibin devamına; asıl alacak miktarı üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli ve 2017/1770 E. 2020/5615 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın eğitim hizmetinden kaynaklanmakta olup, davanın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu; bu durumda Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 27.01.2021 tarihli ve 2020/929 E. 2021/26 K. sayılı kararıyla; Mahkemenin görevsizliğine ve kararın kesinleşmesine müteakip talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. Onama Kararı

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.10.2021 tarihli ve 2021/4864 Esas, 10363 Karar sayılı ilamı ile hükmün, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere onanmasına karar verilmiştir.

V. TÜKETİCİ MAHKEMESİ KARARI

Ankara 6. Tüketici Mahkemesinin ilam başlığındaki tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hesap uzmanı bilirkişiden aldırılan 27.6.2022 tarihli raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, buna göre davalının tahakkuk eden eğitim ücretini bildirime rağmen ödediğini ispatlayamadığı gerekçe gösterilerek; davanın kısmen kabulü ile Ankara 11. İcra Müdürlüğünün 2011/5638 E. sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinde asıl alacağın 32.454,60 TL’lik kısmı, işlemiş faizin 42.041,26 TL’lik kısmı olmak üzere toplam 74.495,86 TL yönünden davalının itirazının iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına; asıl alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle de davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davalının gerek asıl borcu gerekse işleyecek faizini hesaplayabilecek durumda olduğunu, ödeme emri ekinde asıl alacak ve faiz kısmı ile ödeme tarihlerinin bildirildiğini, alacağın likit olup davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın icra inkar tazminatı yönünden bozulmasını ya da düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgah yeri olan Niğde Tüketici Mahkemesi olduğunu, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını ve davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını; borcun sebebini ve miktarını ispat yükünün davacı tarafta olup, davacının alacağını ispat edemediğini, icra takibinde ve yargılama aşamasında borca ilişkin herhangi bir belge veya sözleşme sunmadığını, takip talebinin İİK’nın 58 inci maddesine aykırı şekilde düzenlenmiş olup, ödeme emrinde borç sebebinin eğitim ücreti olarak gösterilmesine rağmen dayanak hiçbir belgenin ibraz edilmediğini; müvekkilinin temerrüde düşürülmemesi sebebiyle faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanamayacağını, buna karşın davacı tarafından faize faiz yürütülerek fahiş miktarda faiz talep edildiğini, bilirkişi raporunda hatalı hesaplama yapıldığını ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; eğitim hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3 üncü maddesi,

2. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi,

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile dava şartlarına, yargılama ve isbat kuralları ve kararda belirtilen gerekçelere göre, davalının borçlu olduğu eğitim ücretini ödediğini yasal delillerle kanıtlamayamadığı anlaşıldığından davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2. Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında; “İtirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü düzenlenmiştir.

Anılan maddenin, 02.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ile yapılan değişiklikten önceki düzenlemesinde ise söz konusu tazminat miktarının, red veya hükmolunan meblağın “yüzde kırkından” aşağı olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

3. İtirazın iptali davasında, borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda, borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.

Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmesi; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez.

4. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dosyada mevcut bilgi ve belgelerden, davacı Üniversite tarafından her akademik yıl başında eğitim ücretine ilişkin tarifelerin belirlendiği, davalı borçlunun da bu hususta bilgi sahibi olup, verdiği dilekçelerde ücret hakkında herhangi bir ihtirazî kayıt ileri sürmeksizin kaydının yenilenmesini talep ettiği, dolayısıyla alacak miktarının belirli olup davalı borçlu tarafından da bilindiği anlaşıldığından, likit bir alacak söz konusudur.

5. Bu durumda Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de dava tarihinin 26.03.2012 olduğu da göz önüne alınarak, davalı aleyhine hükmolunan asıl alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirir.

Ne var ki, belirtilen yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm kısmının ilk paragrafında yer alan “asıl alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirmesinden ötürü davacının yasal koşulları gerçekleşmeyen icra inkar tazminatı isteminin reddine” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerine; “alacağın likit olduğu anlaşıldığından hükmolunan asıl alacağın %40’ına tekabül eden 12.981,84 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.