"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1556 E., 2023/56 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/414 E., 2022/235 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı talep eden davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenilen davada, Danıştay 13. Dairesinin 06.04.2011 tarihli ve 2008/2695 E. sayılı kararıyla EPDK'nın 24.08.2006 tarihli ve 875 sayılı Kurul kararının iptaline dayalı olarak haksız olarak alınan PSH bedelinin iadesine ilişkin dava açıldığını, İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına, istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine başvurunun esastan reddine, temyiz incelemesinde de kararın onanmasına karar verildiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi gereğince, karara esas alınan bir hükmün kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması nedeniyle yargılamanın iadesi taleplerinin hasıl olduğunu, fazla tahsil edildiği belirtilen PSH bedeli talep edilmesine karşın 6719 sayılı Kanun kapsamda değerlendirme yapılarak davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, aynı sebeplere dayalı olarak açılan davalarda verilen kararlarda ilgili talebin 6719 sayılı Kanunla değişik 6446 sayılı kanun kapsamında olmadığının tespit edildiğini, iadeye neden olan kararların 08.05.2021 tarihinde öğrenildiğini, fazladan tahsil edilen PSH bedellerinin iadesinin gerektiğini ileri sürerek; yargılamanın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; süresinde talepte bulunulmadığını, arabuluculuk şartının gerçekleşmediğini, yargılamanın iadesi şartlarının oluşmadığını savunarak, talebin reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının iddia ettiği kararların aynı gerekçeye dayanmadığı, uygulanan mevzuatta değişiklik olmadığı, farklı kararların kesinleşmiş hüküm teşkil etmeyeceği, yeni bir düzenleme yapılmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde belirtilen koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; başvuru sebebinin anlaşılmadığını, PSH bedellerine yönelik EPDK kararının iptaline dayalı olarak fazla alınan kısımların iadesi için dava açıldığını, onanarak kesinleşen kararlara göre PSH bedelinin iadesine ilişkin talebin 6719 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmeyeceğinin belirlendiğini, söz konusu Kanunun hatalı değerlendirildiğini, Yargıtay kararları gereğince yargılamanın iadesi şartının gerçekleştiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılamanın iadesi sebebinin, kesin hüküm veya kesin delil olarak hükme esas alınan bir başka mahkeme ilamının, yine kesinleşmiş başka bir hükümle tamamen ortadan kalkması durumunda uygulanma olanağı bulunduğu, yargılamanın iadesi istenilen davada başka mahkeme hükmü esas alınarak karar tesis edilmediği, yargılamanın iadesi sebebinin oluşmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan davada verilen ve kesinleşen hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalktığı iddiasıyla yargılamanın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 375 inci maddesinin ilgili bölümü şöyledir; “(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
(...)
ğ) karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması".
3. Değerlendirme
1. Öncelikle, 6100 sayılı Kanun'un yukarıda verilen hükmüne ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
2. Bir dava görülürken, kesin delil olarak bir mahkeme kararı ibraz edilmiş ve bu karar esas alınarak hüküm verilmiştir. Kesin delil olarak kullanılmış (dayanılmış) bu kararın, kesinleşmiş bir kararla (kesin bir hükümle) tamamen ortadan kalkmış olması yargılamanın iadesi sebebidir. Bir başka ifadeyle, karara esas alınan mahkeme kararı, daha sonra başka bir hükümle ortadan kalkmışsa kesin delil niteliğindeki bir delile dayanarak verilen hüküm temelsiz kalmış sayılacağından, yargılamanın iadesi sebebi oluşacaktır. Burada esas alınan hükmü ortadan kaldıran sonraki hükmün kesinleşmiş olması gerekmektedir.
3. Bu noktada kısaca kesin delil kavramının açıklanması gerekmektedir. Kesin deliller, ikrar, kesin hüküm, senet ve yemin olmak üzere dört tanedir. Bunlara kesin delil denilmesinin nedeni, bu delillerin hâkimi bağlayıcı nitelikte olmalarıdır. Hâkim, kesin delillerden biri ile ispat edilen bir vakıayı, ispat edilmiş (doğru) olarak kabul etmek zorundadır, hâkimin bu delilleri takdir etme yetkisi yoktur.
4. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında uyuşmazlığın değerlendirildiğindi; yargılamanın iadesine yönelik Yargıtay kararları emsal gösterilmiş ise de, benzer nitelikte de olsa her dava birbirinden bağımsız olduğundan, bir başka davada verilen Yargıtay kararı sadece yol gösterici bir nitelik arz eder. Bu anlamda, emsal davada verilen Yargıtay kararının kesin delil niteliği bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2020 tarihli ve 2019/22-81 E.,2020/275 K. sayılı ilamıda aynı yöndedir).
5. Bu itibarla, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, hükmü ortadan kaldıracak kesinleşmiş hüküm bulunmadığı, ileri sürülen nedene göre yukarıda yer verilen yargılamanın iadesi sebebinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.