"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki mesleki özen yükümlülüğüne aykırılık iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; küçük ...’nın annesi ...’in hamileliği boyunca davalı kadın doğum uzmanı doktor ... kontrolünde gerekli tüm muayene, test ve taramalarını davalı hastanede yaptırdığını, ayrıca muayene olduğu diğer davalı kadın doğum uzmanı doktor ...in yönlendirmesiyle de davalı radyoloji uzmanı ... tarafından ultrason grafilerinin çekildiğini, davalılarca hiçbir anomaliye rastlanılmadığı söylenilen hamilelik neticesinde bebeğin sol kolu olmadan doğduğunu, bu konu hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın derdest olduğunu, bir bebeğin fetüs halindeyken dahi neredeyse cinsiyetini belirleyebilen ve sekizinci haftadan itibaren neredeyse tek tek parmaklarının sayılabildiği bir teknolojide yapılan ultrasonografi tetkikleri sonucu bir anomaliye rastlanılmadığı yönünde görüş bildiren davalıların mesleki özen yükümlülüğüne uygun davrandığından söz edilemeyeceğini, olayda davalı hastane ile birlikte davalı hekimlerin ve tüm sağlık personelinin hata, ihmal ve kusurunun bulunduğunu ileri sürerek; küçük Almina’nın uğradığı maddi ve manevi zarara karşılık, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; müvekkilinin diğer davalı hastanede 10 yıldır kadın doğum uzmanı olarak görev yaptığını, radyoloji veya perinatoloji (anne karnında bebek kusurlarını inceleyen bilim dalı) uzmanı olmadığını, bu sebeple çalıştığı hastanenin radyoloji uzmanından 5 kez çeşitli aylarda ultrason tetkiki istendiğini, rapor sonuçlarına göre hastayı aydınlattığını ve gerekli bilgilendirmeyi sağladığını, hastaya gerekli özeni göstererek Perinatolog Prof. Dr. ....’den randevu alındığını, ancak hastanın müvekkilinin yönlendirmesini dikkate almayıp önerdiği perinatoloji uzmanına gitmeyerek diğer davalı kadın doğum uzmanı doktor ...’e gittiğini, adı geçen doktorun yönlendirmesiyle de detaylı ultrason yapmak üzere davalı radyolog doktor ...’e gittiğini, doktor ...’in vermiş olduğu raporda her şeyin normal olduğunun ve bebeğin midesinin küçük olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin bu rapor sonuçlarına göre hastayı bilgilendirdiğini, herhangi bir ihmal ya da kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı şirket vekili; müvekkiline ait hastanede görev yapan davalı doktor ...’in hastayı gebeliği süresince takip ettiğini, gerekli bilgilendirme ve yönlendirmeleri yaptığını, ancak hastanın başka doktorlara da gitmeyi tercih ettiğini, müvekkiline ait hastanede görev yapmayan diğer davalı hekimlerin ihmal ya da kusurundan müvekkilinin sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3. Davalı ... vekili; müvekkilinin İzmir’de kendi özel muayenehanesinde kadın doğum uzmanı olarak çalıştığını, davacının takipli hastası olmayıp, hamileliğinin 24. haftasında sadece bir kez müvekkiline muayeneye geldiğini, detaylı ultrasonografi tetkiklerinin yapılması için hastayı radyoloji uzmanı doktor ....’e yönlendirdiğini, ultrason sonucuna göre bebekte anomaliden şüphelenilmesi üzerine ikinci düzey ultrason yapılmak üzere tekrar radyolojiye sevk edildiğini, ancak davacının ikinci ultrasona için radyoloji uzmanına gitmediği gibi müvekkiline de bir daha gelmediğini, aramalarına cevap vermediğini, müvekkilinin herhangi bir ihmal ya da kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
4. Davalı ...; hastanın 22.9.2016 tarihinde 6 aylık hamile iken doktor ...’in yönlendirmesi ile renkli doppler ultrasonunun çekilmesi için kliniğine geldiğini, öncesinde kendisine bu ultrasonun %100 teşhis metodu olmadığına ilişkin bilgi verilerek rıza formu imzalatıldığını, ultrason sonucuna göre bebeğin midesinin küçük boyutta kaldığını tespit etmesi üzerine ÜST GİS anomalisinden şüphe ettiğini, ayrıca bebeğin iki saat süre boyunca pozisyonunu değiştirmediğini, bunun üzerine hastayı detaylı inceleme için ücretsiz ultrason kontrolüne çağırdığını, ancak hastanın bir daha gelmediğini, bebeğin kolundaki arıza ile kendisinin yaptığı inceleme arasında illiyet bağı bulunmadığını, herhangi bir kusuru ya da ihmali olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın itirazı üzerine ceza dosyasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu ve Ege Üniversitesinden Kadın Doğum, Radyolog ve Adli Tıp uzmanı üçlü heyet bilirkişi tarafından düzenlenen raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve ailenin bilgilendirilmemesi yönündeki eksikliğin davalıların kusurunu oluşturup oluşturulmadığı da değerlendirilmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurulu Üst Kurulundan rapor düzenlenmesinin istendiği, Üst Kurulun raporunda; “kişiye 22/09/2016 tarihinde Radyoloji Uzmanı Dr. ... tarafından yapılan 3 boyutlu obstetrik ultrasonografi tetkikinde bebekte mevcut ekstremite anomalilerinin tespit edilerek, bu hususta ailenin bilgilendirilmemesi eksiklik olmakla birlikte, mevcut ekstremite yokluğunun hekimin eylemine bağlı oluşmadığının tıbben bilindiği, kişinin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde sezaryen ameliyatıyla doğumunu yaptıran ve bebeğin takibini yapan sağlık personeli uygulamalarının tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olduğu” yönünde görüş bildirildiği; dosya kapsamında yer alan tüm bilirkişi raporlarına göre davalıların herhangi bir kusurunun bulunmadığının anlaşıldığı ve davacı tarafça da davalıların kusurlu olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; davalıların, küçük Almina’nın sol kolunun olmadığını göremedikleri gibi sağ kolundaki kısa gelişmeyi de görüp aileyi bilgilendiremediklerini, bilgilendirme yapıldığının ispat külfetinin davalıların üzerinde olduğunu, bilirkişi raporlarındaki tespit edilememe ihtimali yönündeki değerlendirmeyi kabul etmediklerini, muayeneyi yapan doktorların hamileliğin takibi sırasında belirlenmesi mümkün olan anomaliyi zamanında fark etmemeleri nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zarardan sorumlu olduklarını, yargılama sırasında bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazın dikkate alınmadığını, İstanbul Adli Tıp Kurumundan seçilecek bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmasını istedikleri halde davanın yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamında yer alan tüm bilirkişi raporlarına göre, bebekte mevcut ekstremite yokluğunun, gebeliğin takip ve tedavisini düzenleyen hekimlerin eylemine bağlı olarak oluşmadığı, söz konusu doğumsal anomalinin anne karnında tedavi edilemeyeceği, yaşamla bağdaşabilir olduğu ve kesin tahliye endikasyonunun bulunmadığı, dolayısıyla anomalinin tespiti ve ailenin bilgilendirilmesine ilişkin eksiklik ile bebeğin maddi ve manevi zararları arasında illiyet bağının bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı ... hastane ile diğer davalı hekimlerin vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan mesleki özen borcuna aykırı davranıp davranmadıkları, buna bağlı olarak davalılardan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulup bulunulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporlarının taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olup, davacı tarafın itirazlarının da karşılanmış olmasına ve davalılara atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğundan, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.