"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; avukat olan müvekkilinin, İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2010/255 E. (bozmadan sonra 2012/403 E.) sayılı dosyası ile davalı aleyhine açılan davayı vekili sıfatıyla takip ettiğini; dava devam ederken davalının, her bir avukatın ücretini ayrı ayrı ödeyeceğini beyan etmesi üzerine, başka bir avukata daha vekâlet vermesine ve o avukatın da duruşmalara girmesine rağmen vekillikten çekilmediğini, davalının son celse haber dahi vermeden üçüncü bir avukata da davaya girmesi talimatı verdiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından vekâlet ücreti ödenmediği gibi haksız olarak 22.11.2012 tarihinde görülen lüzum üzerine gerekçesiyle azledildiğini, bunun üzerine vekalet ücretinin tahsili için başlattığı takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taraflar arasında yazılı avukatlık sözleşmesi bulunmadığını, İş Mahkemesinde açılan davanın takip edilmesi için müvekkilince davacıya elden 5.000,00 TL verildiğini, ayrıca takibe konulması için hamiline yazılı bir çek de verildiğini, takip sonucu tahsil edilecek paranın davacıya ait olacağı ve toplam avukatlık ücretinin 15.000,00 TL olduğu hususunda anlaşmaya varılmasına rağmen çek bedeli nedeniyle bu miktarın da üstüne çıkıldığını; iş davasında karar aşamasına gelindiğinde, müvekkilinin sözlü olarak davacıya artık davaya girmemesini, bundan böyle başka bir avukatın gireceğini söylediğini, ancak davacının karar gününde hazır bulunduğunu, daha sonra müvekkilinin neden kararı almasına rağmen kendisine haber vermediğini sormak için davacıyı aradığında ulaşamadığını ve hak kayıplarına sebep olmaması bakımından davacıyı azlettiğini; iş davasında reddedilen kısım yönünden hükmedilen vekâlet ücretinin müvekkiline ait olduğunun ilamda açıkça yazılı olduğunu, davacının avukatlık ücretinin azilden önce ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.02.2016 tarihli ve 2013/81 E. 2016/62 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazın 28.260,46 TL asıl alacak ve 188,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.441,64 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına; likit olarak kabul edilen 11.166,68 TL'nin %20’si olan 2.233,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarihli ve 2016/16837 E. 2018/612 K. sayılı ilamıyla; “Davacının dava dilekçesinde, iş mahkemesinde görülen dava nedeniyle aralarında ücret sözleşmesi olmadığından, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince asgari tarifeden ücret talep ettiğini belirtmesine karşın, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi uyarınca vekâlet ücreti hesabı yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nın “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26 ncı maddesinde ise hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğunun ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğinin hüküm altına alındığı; O halde, iş mahkemesinde görülen dava nedeniyle akdi vekâlet ücretinin, davacının talebi doğrultusunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenmesi gerekirken, taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi uyarınca hesaplanan vekâlet ücreti esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 03.10.2019 tarihli ve 2018/268 E. 2019/502 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazın 17.380,72 TL vekâlet ücreti ve 11.166,68 TL karşı yan vekâlet ücreti toplamı olan 28.547,40 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2020/38 Esas, 271 Karar sayılı ilamıyla; “Mahkemece, kısa kararda “icra takibinin 17.380,72 TL vekâlet ücreti ve 11.166,68 TL karşı yan vekâlet ücreti toplamı olan 28.547,40 TL üzerinde devamına” yazılmasına rağmen gerekçeli kararda, davacının talep edebileceği akdi vekâlet ücretinin 17.093,78 TL olduğu belirtilerek, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu; bu durumun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesine aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10.12.2020 tarihli ve 2020/193 E. 2020/367 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazın 17.093,78 TL vekâlet ücreti ve 11.166,68 TL karşı yan vekâlet ücreti olmak üzere toplam 28.260,46 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına; icra inkâr tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.12.2021 tarihli ve 2021/2059 Esas, 12352 Karar sayılı ilamıyla; (1) no’lu bentte davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra (2) no’lu bentte; “Somut olayda, yargılama sırasında alınan 26.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2010/255 E. sayılı dosyasında görülen dava sebebiyle hak ettiği akdi vekâlet ücreti alacağı hesaplanırken, dava değerinin 113.958,52 TL olarak belirlendiği, Mahkemece bu bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu ve fakat karara karşı davacının temyiz isteminde bulunmadığı, bu hâliyle dava konusu akdi vekâlet ücreti alacağının hesaplanmasında, dava değerinin 113.958,52 TL olarak esas alınması gerektiği yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu; o halde Mahkemece, davacının akdi vekâlet ücretinin hesaplanmasında, dava değerinin 113.958,52 TL olarak esas alınması gerekirken; davalının kazanılmış hakkı ihlal edilmek suretiyle dava değerinin 215.512,00 TL olarak esas alınarak, bu dava değeri üzerinden akdi vekâlet ücretinin hesaplanmasının usul ve kanuna aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının azli ve vekâlet ücreti talebine ilişkin yapılan değerlendirmede; davacı tarafından davalının takip edilen dosyasında, davalı aleyhine herhangi bir işlemin yapılmadığı, davanın davacı tarafından takip edildiği ve davalının savunmasız bırakıldığı duruşmanın bulunmadığı, aksine davacı tarafından dava takip edilirken davalı tarafça başka bir vekilin dosyaya dahil edildiği, davacının vekâlet sözleşmesinden kaynaklı yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiği ve davalının azlinin haksız olduğu, Avukatlık Kanunu uyarınca ücrete hak kazandığının anlaşıldığı, Mahkemece verilen önceki kararlar ve ilgili kararların sadece davalı vekilince temyiz edilmesi sebebiyle davalı yanın akdi vekalet ücreti yönünden usulî kazanılmış hakkının doğduğu, bu nedenle akdi vekâlet ücretinin davalı lehine kazanılmış hak oluşturan dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle; İş Mahkemesi davasında dava değeri olan 113.958,52 TL’nin esas alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap edilen 11.166,68 TL akdi vekâlet ücreti ile anılan Mahkeme kararında davalı lehine takdir edilen ve Avukatlık Kanunu’nun 164/son hükmü gereği davacı vekile ait olan 11.166,68 TL karşı yan vekâlet ücreti olmak üzere toplam 22.333,36 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne ve icra dosyasına davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 11.166,68 TL vekâlet ücreti ve 11.166,68 TL karşı yan vekâlet ücreti olmak üzere toplam 22.333,36 TL üzerinden devamına; bedelin belirli olmaması ve yargılamayı gerektirmesi sebebiyle icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; azlin haklı olduğunu, davacı avukatın dosyadan el çekmiş olmasına rağmen müvekkili aleyhinde verilen İş Mahkemesi kararını elden tebliğ alarak müvekkiline haber vermediğini, kararın temyizi için de herhangi bir işlem yapmadığını, diğer avukatın işlemleri yapmış olmasının davacıyı sorumluluktan kurtarmayacağını; davacının iş davasını yürüttüğü ilk aşamada, müvekkili aleyhine yüklü miktarda alacağa hükmedildiğini, ancak daha sonra görev alan avukatın temyizi ve dosyayı takibi sonucu müvekkili aleyhindeki davanın reddine karar verildiğini; karşı taraf vekâlet ücretinin borçludan tahsil edilemediğini, henüz tahsil edilemeyen bir paranın davacıya ödenmesinin hak ve adalet duygusuyla bağdaşmayacağını, ayrıca müvekkilinin söz konusu davada üç avukatla temsil edilmekte olup, davacı azledilmemiş olsaydı dahi avukatların karşı taraf vekâlet ücretini aralarında paylaşmak zorunda kalacaklarını, davacı azledildiği için tüm ücretin davacıya verilmesinin hatalı olup, Yargıtay uygulaması gereği davacının harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Yukarıda belirtilen kanun hükümleri doğrultusunda, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,08.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.