Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2607 E. 2024/2264 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile satılan taşınmaz nedeniyle oluşan zararın tazmini isteminde, mirasın reddi halinde terekenin tasfiyesi ve Maliye Hazinesinin sorumluluğunun kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasın tüm yasal mirasçılar tarafından reddedilmesi durumunda terekenin resmi tasfiye kapsamına gireceği ve tasfiye sonunda arta kalan değerin mirası reddetmeyen mirasçılar gibi hak sahiplerine verileceği, Maliye Hazinesine herhangi bir değer intikal etmediği sürece sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin Maliye Hazinesini davaya dahil edip sorumlu tutması usul ve yasaya aykırı bulunarak karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/184 E., 2022/283 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili ve davalı mirasçı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacıların annesi ...'a ait kimlik bilgileri kullanılarak hazırlanan sahte nüfus cüzdanı ile 13.12.1994 tarihinde hazırlanan vekaletname ile dava dışı ...'un vekil tayin edildiğini, davalı noter ...'nın çalıştığı notelikte düzenlenen bu vekaletnameye istinaden vekil tayin edilen ... tarafından davalı ... adına satış yetkisi içeren vekaletname düzenlettirdiğini, bu satış yetkisi ile 37 Ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 20/280 arsa paylı 3 nolu dükkanın davalı ...’e satışının yapıldığını, davalı ...'in de aynı taşınmazı 05.12.1996 tarihinde dava dışı ...’a sattığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sahte vekaletnameler sonucu davacıların mülkiyetinde bulunan 20/280 arsa paylı dükkanın haksız olarak elden çıkmasına ve maddi kayba neden olduklarından şimdilik 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ve ... vekilleri; davanın zamanaşımına uğradığını, tapu kayıt sahibi ... olduğundan davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.06.2009 tarihli ve 2008/407 E., 2009/270 K. sayılı kararıyla; tapu kayıt sahibinin ... olması nedeniyle davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle aktif husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.02.2010 tarihli ve 2010/305 E. -1391 K. sayılı kararıyla; “...Dava konusu taşınmaza ait tapu kaydından taşınmazın 01/03/1993'de davacılara miras yoluyla geçtiği, rızai taksim ve satışlarla el değiştirdiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde zarara neden olan olayların 1993-1996 yılları arasında gerçekleştiği iddia edildiğine ve davacıların da bu tarihlerde dava konusu taşınmaz ile ilgileri bulunduğuna göre, davacılar ... ve ...’un dava açmakta hukuki yararları ve aktif dava ehliyetleri bulunduğu kabul edilmelidir.

Diğer yandan, davacı küçük ... ile anne ... arasında çıkar çatışması bulunduğundan anne ... küçüğe velayeten dava açamaz. Davacı küçük ...’a kayyım atanarak yargılamaya devam olunmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 02.04.2012 tarihli ve 2010/514 E., 2012/155 K. sayılı kararla; satışı sağlanan taşınmazın ...'a ait olduğu, davacılara rızai taksim sözleşmesi ile ayrı yerler verildiği, yargılama sırasında Seda Bulut'un reşit olduğu ve vekiline vekalet verdiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 11.02.2013 tarihli ve 2012/18852 E., 2013/1875 K. sayılı ilamıyla; "...Dava, tasarrufa ehil olmayanların sahte olduğu sonradan anlaşılan vekaletname ile gerçek maliklerin haberi olmadan noterden gayrimenkul satışı yapmaları sonucu malı elinden çıkan maliklerin açtığı maddi tazminat isteminden ibarettir.

Noterlik Yasası'nın 162.maddesi gereğince noterler yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olup zarar gören, noterin kusurlu olduğunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar ile noterin eylemi arasında nedensellik bağının bulunması yeterlidir.

Dosyadaki belgelerden davacıya ait taşınmazın 14.08.1996 tarihinde vekaleten satıldığı anlaşılmaktadır. Yine, Adli Tıp Kurumunun 28.07.2003 tarihli raporu ile 13.12.1994 tarih ve 72072 sayılı “Düzenleme Genel Vekaletname” altındaki imzanın ... eli ürünü olmadığı belirlenmiştir.

Bu durumda, mahkemece davacının davalılar ... ve ...'den kötüniyetli olmaları durumunda haksız eylemleri nedeniyle; davalı noter ...'in ise Noterlik Kanununun 162. maddesi uyarınca tazminat ile sorumlu olmaları gerekmekte olup bu husus incelenmemiştir. Diğer bir anlatımla, davacı tarafından 14.10.1993 tarihinde satın alınmak suretiyle adına tescil edilen taşınmazın sahte vekaletname ile 14.08.1996 yılında satılması nedeniyle uğradığı zararın davalılardan tahsili talep edilmektedir. Bu durumda satışa dayanak olarak gösterilen belgelerin sahteliği ve belgeyi düzenleyenler ile kullanan ve davalılardan Noterin bu duruma dikkat etmeyerek davacının zarara uğramasına neden olmasından kaynaklanan tazminat isteminde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Mahkemece, açıklanan yönlerde inceleme ve araştırma yapılarak sorumlular ve sorumluluğun kapsam ve tutarı belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı nitelendirme ve itibar edilmeyen gerekçelerle davanın tümüyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 30.10.2018 tarihli ve 2014/404 E., 2018/755 K. sayılı kararla; davacının dava açmakta hukuki yararının olduğu, davalı ...'ın yapılan devir işlemlerinde hukuka aykırı şekilde hareket ettiği, davalı ...'in ise ...'la birlikte hareket ettiğine dair herhangi bir belge ve bilgi sunulmadığı, vekalet işlemini yapan noter ...'nın noterlerin yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olduğu ancak yargılama aşamasında noterin vefat etmesi ve en yakın yasal mirasçıları tarafından da mirası reddedildiğinden ... aleyhine açılan davanın terekeye yönlendirildiği gerekçesiyle; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, davacılar için ayrı ayrı 8.709,10'ar TL olmak üzere toplam 26.127,30 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve davalı ... terekesinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalı ... tarafından temyiz yoluna başvurulmuş ve Dairemizin 29.04.2019 tarihli ve 2019/1671 E., 2019/3901 K. sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilmiştir.

2. Onama ilamına karşı davacılar vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Dairemizin 19.10.2020 tarihli ve 2020/3051 E., 2020/5753 K. sayılı ilamıyla; "...kısa kararda davalı ... şirketinin tazminat ödemesine karar verilmiş iken gerekçeli kararda ise davalı ... tazminat ödeyecek davalıların arasından çıkarılarak karar verilmiş, çelişki oluşturulmuştur.

Buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya içeriğine göre, açıklanan konular gözönünde tutularak vicdani kanıya göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozulması gerekirken yanılgı ile onandığı yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği kabul edilerek, Dairemizin önceki onama kararı kaldırılmış, mahkeme kararı açıklanan bu gerekçeyle bozulmuştur.

2- Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacıya ait taşınmazın 14.08.1996 tarihinde vekaleten davalı ... tarafından davalı ...'e satıldığı ancak ... tarafından davalı ...'a verildiği iddia edilen vekaletin altındaki imzanın ...'un eli ürünü olmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı ...'ın hukuki sorumluluğunun olduğu, diğer davalı ...'in ise kötü niyetli olduğuna ve davalı ... ile birlikte hareket ettiğine dair herhangi bir belge ve bilgi sunulmadığı, davalı ...'in iyi niyetli olduğu, vekalet işlemini yapan noter ...'nın ise noterlerin yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olduğu ancak yargılama aşamasında noterin vefat ettiği ve en yakın yasal mirasçıları tarafından da mirasının reddedildiği, ölen notere açılan davanın terekeye yönlendirildiği, davalı ölenin terekesi sonuçlandığından yasal son mirasçı olan Maliye Hazinesinin davaya dahil edildiği, Gulf Sigorta A.Ş davada ihbar olunan sıfatı ile taraf olup hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından aleyhine hüküm kurulmadığı, davacıların dava konusu gayrimenkuldeki hisseleri esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun denetime açık ve somut veriler içerdiği gerekçesiyle; rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacılar Seda, Serhat ve Ferhat için ayrı ayrı 8.709,10 TL olmak üzere toplam 26.127,30 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... ve davalı ölen ...'nın terekesi tasfiye edildiğinden Maliye Hazinesinden müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı mirasçı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili ; Dava konusu dükkanın 3/15 paya değil tamamına sahip olduklarını, sigorta şirketinin de sorumlu olduğunu, sigorta şirketi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Mirasçı ... vekili; Türk Medeni Kanunu uyarınca deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumlu olduğunu, devletin diğer mirasçılardan farklı olarak mirasbırakanın borçlarından sınırsız ve kişisel olarak sorumlu olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sahte vekaletname ile satışı yapılan taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 612 nci maddesi,

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 22.06.2022 tarihli ve 2020/604 E., 2022/1020 K. sayılı ilamı

3. Değerlendirme

1. Mahkemece uyulan bozma ilamlarında belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmasına, davacıların dava konusu dükkanın 3/15 paya sahip bulunmalarına, sigorta şirketinin dosyada ihbar olan sıfatıyla bulunup hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Yukarıda tarih ve sayısı yazılan YHGK ilamında ; en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, daha sonraki zümrede yer alan hısımlara geçmeyeceği, mirasın en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddolunması durumunda mirasın sulh hukuk hakimi tarafından kendiliğinden resmi tasfiye kapsamında olduğu, sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edildikten sonra arta kalan bir değer bulunuyorsa bu kısım mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği böylece mirasın daha sonraki derecede bulunan mirasçılara veya Hazineye geçmeyeceği belirtilmiştir.

3. Mahkemece, davalı Noter ...'nın vefat etmesi ve en yakın mirasçıları tarafından da mirasının reddedilmesi nedeniyle notere açılan davanın terekeye yönlendirilmesi ancak davalının terekesinin sonuçlanıp yasal son mirasçısının hazine olması nedeniyle Maliye Hazinesinin davaya dahil edilmesi ve tazminat miktarından diğer davalı ... ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.

4. Bu durumda, Mahkemece, yasal mirasçıların mirası reddetmeleri sebebiyle son mirasçı olarak Maliye Hazinesine ölen davalı noter ...'nın terekesinden herhangi bir aktif değerin intikal ettiği tespit edilmeksizin hükmedilen tazminat miktarından Maliye Hazinesinin sorumlu olduğu kabul edilerek adı geçen kurumun davaya dahil edilmesi ve diğer davalı ... ile birlikte belirlenen tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı ... yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.