"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/304 E., 2023/739 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/161 E., 2021/224 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın katılma yoluyla davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın davalı şirket yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Dosya içeriğine göre, davalı şirket yönünden reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 1.711,42 TL olup, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca; kesinlik sırını olarak belirlenen 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin davalı şirkete yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin diğer davalı yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili Kurum ile davalı şirket arasında eğitim hizmetleri sözleşmeleri imzalandığını, davalı şirketin, kursiyerler fiilen çalışmadığı halde çalışmış gibi göstererek ücret bordrolarını topluca imzalattığını, bazı ıslak imzaların kursiyerlere ait olmadığını, sözleşmeden kaynaklanan istihdam taahhüdünü yerine getirmediği halde getirmiş gibi gösterdiğini, bazı kursiyerlerin sigortalı gösterilmelerine rağmen fiilen çalışmadıklarını, davalı tarafça sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 311.455,75 TL'nin ayrı ayrı belirtilen tarihlerden itibaren işleyecek faizleriyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, özel hukuk tüzel kişi yetkilisi gerçek kişinin taraf olarak gösterilemeyeceğini, davacı Kurumun alacağı için yalnızca davalı şirkete husumet yöneltilebileceğini, sözleşmeye bağlım yükümlülüklerin yerine getirildiğini, davacı Kurum ile yapılan sözleşmelerde sadece müvekkilinin imzasının bulunduğunu, diğer yetkililerin imzalarının bulunmaması nedeniyle sözleşmenin geçerli olmadığını, dava dilekçesinde kursiyerlerin beyanlarından söz edilmesine rağmen hangi yetkili makama beyanda bulunduklarının açıklanmamış olduğunu, davacı Kurumun tanık beyanlarından başka bir delillerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2017 tarihli ve 2016/201 E., 2017/350 K. sayılı kararıyla; davacı Kurumun kurs bedellerini davalı taraftan talep edebileceği, taraflar arasındaki sözleşmede istihdam yükümlülüğü olan tarihlere göre, haksız ödenen kurs bedellerinin toplamının 309.744,33 TL olduğu, şirket ortağı davalı ...'in ise parayı şirket adına alan kişi olup, borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, davacının talebi üzerine 28.03.2018 tarihli tashih kararıyla hüküm tashih edilmiş; davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ve davalı ... vekilince istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 21.05.2021 tarihli ve 2020/760 E., 2021/1287 K. sayılı kararıyla; somut olayda, Mahkeme kararının gerekçesi ve hüküm fıkrası çelişkili olduğundan, alacak kalemlerinden birisi hakkında hüküm kurulmaması nedeniyle maddi hata niteliğinde tashih ile düzeltilebilecek bir yanlışlığın söz konusu olmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 305 inci maddesine göre verilen hükmün tashih ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı, ortada hukuki ve maddi vakıa denetimine elverişli bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın davanını yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulüyle; 62.036,38 TL'nin 15.07.2011 tarihinden, 53.611,30 TL'nin 15.07.2011 tarihinden, 9.266,60 TL'nin 05.03.2013 tarihinden, 40.771,96 TL'nin 14.07.2011 tarihinden, 10.668,24 TL'nin 01.02.2013 tarihinden, 49.940,25 TL'nin 13.10.2011 tarihinden, 2.347,14 TL'nin 08.09.2010 tarihinden, 19.412,86 TL'nin 15.06.2010 tarihinden, 6.168,96 TL'nin 28.12.2010 tarihinden, 55.520,64 TL'nin 16.06.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalıların, sözleşme gereklerini nasıl ve ne şekilde yerine getirdiklerini ispat edemediklerini, reddedilen miktar yönünden kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davanın husumetten reddinin gerektiğini, Mahkemenin bilirkişi raporuna atıf yapmakla yetindiğini ve gerekçe olarak sadece iki cümleye yer verdiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, bilirkişi raporunda da sözleşmelerde taraf olmadığı için sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiğini, Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/320 E. sayılı dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi heyet raporunun dikkate alınmadığını, gerekli bilgi ve belgelerin ilgili kurum ile paylaşıldığını, Kurumun kontrolü dahilinde gerçekleşen süreçte bir aykırılık tespit edilmediğini, ödemelerin de buna dayanarak gerçekleştirildiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, sözleşmelerin ''Sözleşmenin Tarafları'' başlıklı 1 inci maddesinde taraf olarak davalı şirketin gösterildiği, sözleşmelerin şirket müdürü sıfatı ile davalı ... tarafından imzalandığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 573 üncü maddesine göre, limited şirketlerin tüzel kişiliği mevcut olup borçlarından dolayı şirket ortaklarına gidilmesi mümkün olmadığından Mahkemece, davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ...'in istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 62.036,38 TL'nin 15.07.2011 tarihinden, 53.611,30 TL'nin 15.07.2011 tarihinden, 9.266,60 TL'nin 05.03.2013 tarihinden, 40.771,96 TL'nin 14.07.2011 tarihinden, 10.668,24 TL'nin 01.02.2013 tarihinden, 49.940,25 TL'nin 13.10.2011 tarihinden, 2.347,14 TL'nin 08.09.2010 tarihinden, 19.412,86 TL'nin 15.06.2010 tarihinden, 6.168,96 TL'nin 28.12.2010 tarihinden, 55.520,64 TL'nin 16.06.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şirketin alınarak davacıya verilmesine, davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar etmiş, ayrıca davalı ...'in şirket müdürü olarak sözleşmeleri imzaladığını, bu yüzden işbu sözleşme hükümlerinin uygun ifası bakımından görevli ve sorumlu olduğunu, Kanun'un veya sözleşmelerin kendilerine yükledikleri yükümlülükleri yerine getirmeyen limited şirket müdürlerinin oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı müteselsilen sorumlu olduğunu, ortak olan şirket müdürü ile ortak olmayan şirket müdürü arasında da yetki ve sorumluluk açısından ayrım bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, taraflar arasında imzalanan eğitim hizmeti sözleşmeleri nedeniyle istihdam taahhüdünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye, 6102 sayılı Kanun'un 573 üncü maddesi uyarınca limited şirketlerin tüzel kişiliği mevcut olup borçlarından dolayı şirket ortaklarına gidilmesinin mümkün olmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilinin davalı şirkete yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.