Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2686 E. 2024/938 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Harici taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının 108.000 TL ödeme yaptığı yasal delillerle ispatlanırken, davalının davacının rızası olmadan üçüncü kişiye yaptığı 8.000 TL ödemenin borcu sona erdirmediği ve davalıyı sorumluluktan kurtarmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2449 E., 2022/1856 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silvan Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/340 E., 2021/199 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı ...'tan Diyarbakır İli, ...İlçesi, 1809 ada, 1 parselde kayıtlı... Evleri Projesi ile bilinen A-4 blok, 5. kat, E-1 bloğa bakan cephedeki daireyi 150.000,00 TL bedelle 2014 yılında satın aldığını, peşinat olarak davalı 100.000,00 TL para verdiğini, geri kalan bedelden de 8.000,00 TL'yi ara protokol başlıklı belge ile 03.12.2014 tarihinde davalıya ödediğini, söz konusu yerin tapu devrinin müvekkiline yapılmadığını, müvekkiline herhangi bir ödeme de yapılmadığını, müvekkilinin Diyarbakır Silvan İcra Müdürlüğünün 2020/183 E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra yoluyla icra takibi başlattığını, davalı borçlunun itirazıyla takibinin durdurulduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının müvekkiline yalnızca 8.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bu tutarı da banka yolu ile davacıya iade ettiğini, davacıya herhangi bir borcunun kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşme bedelinin davalının da kabulü doğrultusunda 150.000,00 TL olduğu, davacının davalıya 100.000,00 TL peşinatı ödediği, kalan 50.000,00 TL'den 8.000,00 TL'yi de 03.12.2014 tarihinde ödediği, davalı tarafından 03.12.2014 tarihinde alınan 8.000,00 TL'nin davacının abisinin hesabına yatırıldığı iddia edilmişse de davacının 8.000,00 TL'yi almadığını beyan ettiği, davacının abisinin sözleşmenin tarafı olmadığı, ödemenin davacının kendisine yapılması gerektiği, 8.000,00 TL'nin davacıya ödendiğinin usulünce ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Silvan İcra Müdürlüğünün 2020/183 E. sayılı dosyasında asıl alacak 108.000,00 TL ve işlemiş faiz 54.192,33 TL olmak üzere toplam 162.192,33 TL yönünden itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacağın %20'si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; 100.000,00 TL'lik ödemenin yapıldığını ispat eden yazılı bir belge sunulmadan, ödemenin yapıldığı iddiasının yorum yoluyla kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ödemenin banka kanalıyla gerçekleştirilmesi halinde ödeme dekontu, ödemenin elden yapılmış olması halinde ise, alacaklıdan tahsilatın yapıldığına ilişkin makbuz alınmasının zorunlu olduğunu, bu iki yazılı delil dışında ödemeyi ispata yarayacak başkaca bir delilin kabul görmediğini, davacının 100.000,00 TL'lik ödeme iddiasını ispata yarayacak tek bir yazılı delil sunmadığını, davacının peşinat olarak ödediği 8.000,00 TL'nin davacının istemi üzerine davacının ağabeyi Fırat Dicle'nin hesabına gönderildiğini, müvekkilinin davacının ağabeyiyle para alışverişini gerektiren herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, davacının ağabeyinin banka ve hesap bilgilerinin müvekkilde bulunmasının başkaca bir izahının olamayacağını, ödeme işleminin açıklama kısmında "Daire peşinatının iadesi ...'ye" ibaresinin bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların daire alım satımı konusunda 150.000,00 TL'ye anlaştıkları hususunda uyuşmazlık olmadığı, "ara protokoldür" başlıklı belge içeriğinde kalan bakiye olan 50.000,00 TL'nin 8.000,00 TL'sinin de davacı tarafından davalıya ödendiğinin açıkça yazılmış olduğu ve davacının davalıya toplam 108.000,00 TL tutarında ödeme yaptığı, davalının 8.000,00 TL'nin davacının abisi hesabına banka vasıtası ile iade ettiğini savunduğu, davacının böyle bir iade ödemesini kabul etmediği, üçüncü kişiye yapılan ödeme borçluyu borcundan kurtarmayacağı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, harici taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması" başlıklı 83 üncü maddesi.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi.

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "İspat yükü" başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

4. 6100 sayılı Kanun'un "Senette ispat zorunluluğu" başlıklı 200 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereği; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. İspat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.

3. Yazılı delille (senetle) ispatı gereken hususlar, istisnalar dışında takdiri delillerle ve bu kapsamdaki tanık delili ile ispatlanamaz ise de bu hususların senet dışındaki yemin, ikrar ve ticari defterler gibi diğer kesin delillerle kanıtlanması mümkündür.

4. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 83 üncü maddesinde ifa ile yükümlü kişi yönünden genel bir kural getirilmekle birlikte, ifanın kime karşı yapılması gerektiği belirlenmemiştir. Alacaklı dışında bir üçüncü kişiye ifa, ancak alacaklının onayı ile borcun ifası yerine geçebilir ve bu tür bir yetkilendirme olmadan üçüncü kişiye yapılan ifa borçlu iyiniyetli olsa dahi onu borçtan kurtarmaz (Derya Ateş, Sözleşme İlişkilerinin Kurulmasında ve Borç İlişkilerinde Üçüncü Kişi, TBB Dergisi 2020 (151), sf. 346).

5. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı ile davalı arasında bila tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmede taşınmaz satış bedelinin belirtilmediği, davalı vekilinin süresinde verdiği 22.12.2020 tarihli ikinci cevap dilekçesinde "Öncelikle ifade etmek gerekir ki, cevap dilekçesinin hiçbir yerinde, satış bedelinin 50.000,00 TL olduğu yönünde bir iddiamız bulunmamaktadır. Satış bedelinin 150.000,00 TL olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dolayısıyla, taşınmazın değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır." şeklinde beyanda bulunduğu, taşınmazın satış bedelinin 150.000,00 TL olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında imzası inkar edilmeyen 03.12.2014 tarihli "Ara protokoldür" başlıklı belgede ise, "...dairenin kalan bakiyesi (50.000,00 TL'nin) elli bin TL'nin bir kısmı olan (8.000,00 TL'yi) sekiz bin TL'yi elden teslim ettim..." ifadesinin yer aldığı, dosya kapsamında yer alan dilekçeler ve sözleşmeler birlikte değerlendirildiğinde davacının 108.000,00 TL ödeme yaptığının yasal delillerle ispat edildiği, davalının 8.000,00 TL'yi ise davacıya iade ettiğini ispat edemediği, davacının onayı olmadan davacının abisine yapılan ödemenin davalıyı borçtan kurtarmayacağı anlaşılmakla davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.