Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2713 E. 2023/1853 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, mülkiyetlerine konu taşınmazın davalı Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle uğradıkları zararın tazmini isteminde bulunmuş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen hususlara uygun olarak davalı Hazinenin sorumluluğu altındaki kısmın değerini hesaplayıp hüküm kurması ve bozma dışı kalan hususların ise kesinleşmiş olması gözetilerek, davacıların karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/323 E., 2022/220 K.

DAVA TARİHİ : 11.10.2011

KARAR : Davanın kısmen kabulü

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacılar vekili

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ile katılma yolu ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacılar vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar; kesinleşmiş mahkeme kararıyla Etimesgut İlçesi Elvan Köyü Savak Mevkiinde bulunan ve toplam 16.340 m² yüzölçümünde olan taşınmazın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesine göre adlarına tesciline karar verildiğini, ancak tescil davası devam ederken taşınmazın 9998 parsel sayısı ile Hazine adına idari yoldan tescil edilip daha sonra da 46119 ada 1, 46120 ada 1, 46122 ada 1, 46123 ada 1 ve 46125 ada 1 sayılı imar parsellerine şuyulandırılması nedeniyle mahkeme kararının infazının yapılmadığını, tapu iptal ve tescil isteğiyle adli yargıda, parselasyon planının değişikliği için idari yargıda açtıkları davaların reddedilmesi nedeniyle tescile yönelik başvurabilecek hukuki yolları kalmadığını, kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, toplam 16.340 m² yüzölçümünde olan taşınmazın değerinin şimdilik 10.000 TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişler, 26.07.2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle taleplerini 3.954.280 TL’ye yükseltmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların kesinleşen karar sonrası asliye hukuk mahkemesinde açtıkları davada yapılan yargılama sonucunda dava konusu taşınmazların davacılar adına tesciline karar verilmişse de bu kararın temyizde bozulmasına karar verildiğini, bahse konu ilamda belirtildiği gibi dava konusu taşınmaz hakkındaki tescil hükmünün imar şuyulandırılmasından sonra yapıldığını, bu nedenle her ne kadar kesin hüküm olsa dahi davacılar lehine tescil kararı verilmiş olmasının hukuken geçerliliğinin olmadığını, davacıların tazminat talebinin hukuka uygun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 07.11.2013 tarihli ve 2011/339 E., 2013/277 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 3.954.280 TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 12.12.2016 tarihli ve 2015/4384 E., 2016/11984 K. sayılı ilamında; davadaki tazminat isteminin TMK’nın 1007 inci maddesinden doğduğunun kabul edilemeyeceği, zira davacılar tarafından hükmen elde edilmiş bir mülkiyet hakkı var ise de, bu hakkın tapu siciline imar ve yargı kararları nedeniyle tescil edilemediği, dolayısıyla davacılar adına oluşan bir tapu sicili bulunmadığından TMK’nın 1007 inci maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bir zarardan söz etme olanağı bulunmadığı, davacıların Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.11.1999 tarih ve 1998/619 E., 1999/630 K. sayılı kararıyla mülkiyet hakkı elde ettikleri, ancak bu hakkın mahkeme kararından önce yörede yapılan imar uygulamasının iptali, yine tapu iptal ve tescil istemli olarak açılan davaların yargı kararlarıyla reddedilmesi nedenleriyle tapuya tescil edilemediği, davacıların hükmen elde ettiği mülkiyete konu taşınmazların 1996 yılında yapılan imar uygulaması ile hisseli olarak davalı Hazine ve dava dışı Etimesgut Belediyesi adına tapuya tescil edildiği, bu durumda davalı Hazine ve dava dışı Etimesgut Belediyesinin davacılar aleyhine sebepsiz zenginleştiğinin tartışmasız olduğu, bu nedenle Mahkemece davaya konu taşınmazların ilk tapuya tescil edildiği tarihten itibaren tedavülü tüm örnekleri ve sonrasında satış varsa resmi akit tabloları getirtilerek davacıların 10.07.2000 tarihinde mülkiyet hakkı kazandığı taşınmazların dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün ne olabileceğinin denkleştirici adalet ilkelerine uygun olacak şekilde uzman bilirkişi heyetine hesaplattırılması, sebepsiz zenginleşme miktarından Hazinenin taşınmazlarda ilk tapuya tescil tarihinde elde ettiği hisse kadar sorumlu olacağı (Hazinenin ilk imar çalışması ile elde ettiği hisseler sonradan yine imar veya başka bir yolla bedelsiz olarak Hazinenin mülkiyetinden çıkmış ise, bu kısımlardan da Hazinenin sorumlu olmayacağı da) gözetilerek varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 03.07.2018 tarihli ve 2017/99 E., 2018/310 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne, 3.954.280 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 04.07.2019 tarihli ve 2018/4977 E., 2019/4799 K. sayılı ilamında; mahkemece bozma öncesi hükme esas alınan raporda taşınmazın 2011 tarihine göre belirlenen m² değerinin, endeks uygulanmak suretiyle 2000 yılındaki m² değerini ve sonrasında 2011 yılına göre ulaşabileceği değeri tespit eden ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması suretiyle uyulan bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediği, bu nedenle Mahkemece, taraflara benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re'sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazların 10.07.2000 tarihi, emsal alınan taşınmazın ise satışının yapıldığı tarih itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, taşınmazların değerlendirme tarihindeki değerlerinin dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün ne olabileceğinin denkleştirici adalet ilkelerine uygun olacak şekilde uzman bilirkişi heyetine hesaplattırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma uyarınca alınan 23.09.2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile 23.03.2022 tarihli bilirkişi raporlarının aynı mahiyette olup denetime elverişli bulundukları, hükme esas alınan 23.03.2022 tarihli raporda her ne kadar taşınmazın bedeli 2.495.935 TL olarak hesaplanmış ise de, Maliye Hazinesinin sorumluluğunda bulunan kısmın değerinin 10.584.00 m² x 238 TL/m²= 2.487.240 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 1.243.620'er TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ile katılma yolu ile davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairece verilen 18.01.2023 tarihli ve 2022/8183 E., 2023/72 K. sayılı ilamla; Mahkeme kararının onanmasına karar verilmistir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacılar vekili; dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin 15-20 milyon TL civarında olduğunu, bozma kararı doğrultusunda yapılacak hesaplamanın taşınmazın gerçek değerini ortaya çıkarmadığını, belirlenen değerin düşük olduğunu, davacıların gerçek zararının giderilmesi gerektiğini, bu zararın da taşınmazın hükme en yakın tarihteki değeri olduğunu, yine ‘’taşınmazın mülkiyetinin hazine adına tescil edildiği 2000 yılındaki değerinin belirlenmesi’’ yönündeki bozma ilamının hatalı olduğunu, kesinleşen yargı kararları sonrasında mülkiyet hakkını 30.12.2011 tarihinde kaybettiklerini, dolayısıyla dairenin gerekçesine göre de dava konusu taşınmazın değerinin tespit tarihinin bu olması gerektiğini ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Denkleştirici adalet ilkesi, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.

3. Değerlendirme

Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda, taşınmazın değerlendirme tarihindeki m² bedelinin ve bu bedelin dava tarihi itibariyle ulaşacağı alım gücünün bozma ilamına uygun olarak doğru şekilde belirlendiği, işbu rapordaki veriler esas alınarak davalı Hazinenin sorumluluğunda bulunan kısmın değerinin resen tespit edildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin karar düzeltme taleplerinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.