Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2923 E. 2024/1160 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Noter tarafından sahte kimlik kullanılarak gerçekleştirilen araç satış işlemi nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Noterin, sahte kimlik kullanımını fark edememesinden kaynaklanan kusurlu işleminden dolayı sorumlu olduğu ve davacının zararını tazmin etmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin tazminata hükmettiği kararı, vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/400 E., 2021/604 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin maliki olduğu aracı rent a car aracılığıyla kiraya verdiğini, aracın dava dışı kişi tarafından 26.11.2010 tarihinde sahte kimlik kullanılarak satıldığını, müvekkili tarafından açılan dava neticesinde noter satışının geçersiz olduğuna karar verildiğini, ruhsatın yeniden 31.10.2012 tarihinde müvekkili adına geçtiğini, 2 yıl süreyle aracını kiraya veremediğinden maddi zarara uğradığını, davalı noterin özen göstermemesi nedeniyle zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası olarak 26.11.2010-25.11.2011 dönemi için günlük 50,00 TL'den 18.250.00 TL'nin her günü için yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; iddia edilen zarar ile araç satış sözleşmesinde hukuki bağ olmadığını, aracı kiralayanlar ve hırsızlık suçunu işleyenlere karşı dava açılması gerektiğini, dava konusu aracın hangi amaçla kullanıldığının araştırılmasını, işlemde kullanılan kimlik bilgilerinin kayıtlarla örtüştüğünü, aracın olaydan 15 gün önce alındığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.02.2015 tarihli ve 2013/182 E., 2015/52 K. sayılı kararıyla; satışın gerçekleştirildiği belgelerin aldatma özelliğinin yüksek olduğu, davalının mevzuata uygun işlem yapması nedeniyle sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece verilen 02.05.2016 tarihli ve 2015/9288 E. 2016/6891 K. sayılı kararla; "...Mahkemece hükme dayanak yapılan, mali müşavir ve hukukçu iki bilirkişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; satışın gerçekleştirildiği belgelerin aldatma özelliğinin yüksek olduğu belirtilmiş, davalının sorumlu görülmesi halinde davacının alacak miktarı hesaplanmıştır. Anılan bilirkişi raporu, konunun uzmanı olmayan bilirkişiler tarafından hazırlandığından, sahte belge incelenmeden görüş belirtildiğinden, gerçek araç maliki olan kişiden daha genç olan kişiler tarafından işlem yapıldığı halde davalının bu durumun farkına varmadığı değerlendirilmeden rapor düzenlendiğinden; hükme dayanak alınacak nitelikte değildir.

Mahkemece; davaya konu sahte kimlik belgelerinin getirtilerek, uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, gerektiğinde dava konusu olay ile ilgili İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/472 E. sayılı dava dosyası da getirtilip incelenerek, söz konusu belgelerin aldatma yeteneği olup olmadığı aydınlatılarak, gerçek malik ile gerçek malik gibi davranan kişi arasındaki yaş farkının da gözden kaçtığı düşünülerek, ayrıntılı araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemi..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya ait aracın sahte kimlik kullanmak suretiyle satışının yapıldığı, düzenlenen sahte kimlik aslının bulunamadığı, noterin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, kimliğin aldatma kabiliyetinin bulunduğu iddiasının ispat külfetinin noterde bulunduğu, kimliği ibraz eden kişi ile kimliğin gerçek sahibinin yaşları arasında önemli fark olduğu birlikte değerlendirildiğinde yapılan işlem nedeniyle doğan zarardan noterin sorumlu olduğu, 10.11.2014 tarihli bilirkişi raporuyla talep edilen döneme ilişkin davacının 9.125,00 TL zararının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 9.125,00 TL'nin dönem sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte dahili davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; 18.12.2014 tarihli dilekçeyle netice kısmı ıslah edilerek 26.11.2010-31.10.2012 dönemi için 18.972,41 TL talep edildiğini, ıslah talebi nazara alınmadan 10.11.2014 tarihli ek rapora göre karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Dahili davalılar vekili; bozma ilamının gereğinin yerine getirilmediğini, davacının zararını ispat edemediğini, vergi dairesi kayıtlarına göre satış tarihinden önce araç kiralama işinden gelir elde ettiğine dair kayıt yer almadığını, gelir kaybının varsayıma dayalı olduğunu, aracın iade edilmesinden sonra da gelirinin bulunmadığını, sigorta şirketinden ödeme alıp almadığının tespit edilmediğini, illiyet bağının varlığının ispat edilmediğini, iğfal kabiliyeti yüksek kimlik kullanıldığının, Ağır Ceza dosyasıyla sabit olduğunu, müvekkilinin görevini özenle yaptığını, kısmen ret nedeniyle vekalet ücreti verilmediğini, alacağa dönem sonundan itibaren faiz işletilemeyeceğini, muaccel olmadığını, davacının tacir olması nedeniyle bölüşük kusur indirimi yapılması gerektiğini, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanılarak hüküm kurulamayacağını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, noterin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun "Noterlerin Hukuki Sorumlulukları" başlıklı 162 nci maddesi

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, bozma ilamına uygun araştırma yapılarak davalı noterin sorumluluğunun belirlendiği, dava dilekçesinde talep edilen süreyle bağlı olarak tazminat tutarının belirlendiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacının tüm, dahili davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Dahili davalılar yargılama sırasında kendilerini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine yönelik karar verilmemesi usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasını gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak, "7- Dahili davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak dahili davalılara verilmesine," ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden dahili davalılara iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.