Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3052 E. 2024/1028 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya verilen iddia edilen altın, para ve icra dosyası borcu ödemelerinden kaynaklanan alacak isteminin varlığı ve miktarı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, davacıya 40 adet altın borcunu ödediğini ispatlayamaması ve davacının icra dosyasına yaptığı ödemeyi rücu belgesiyle kanıtlaması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin direnme kararını onayan önceki Yargıtay bozma kararına uyularak hüküm kurulmuş ve davalı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/157 E., 2023/10 K.

Taraflar arasındaki alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece davanın reddine dair Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalıya 14.04.2011 tarihinde 20 adet, 09.08.2011 tarihinde 20 adet olmak üzere 40 adet (26.000,00 TL) cumhuriyet altını ve 09.05.2011 tarihinde 3.000,00 TL parayı elden borç olarak verdiğini, 29.08.2011 tarihinde 18.500,00 TL’yi ise davalının icra borcunu ödemek suretiyle borç olarak verdiğini, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı dosya borcunun kendisi tarafından ödendiğine ilişkin rücu belgesinin olduğunu, davalının toplam 47.500,00 TL kendisine borçlandığını, ancak davalının anılan borçlarını ödemediğini belirterek, 47.500,00 TL'nin davalıdan yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisinin bulunmadığını, aralarındaki tek ilişkinin davalının bir icra takibi nedeniyle davacıyı vekil tayin etmesinden ibaret olduğunu, davacının davasını senetle ispatlamak zorunda olduğunu savunmuş, yargılama sırasında, davaya konu altın borcunun, 35.000,00 TL olarak 08.08.2011 tarihli havale ile ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI:

Mahkemenin 29.04.2014 tarihli ve 2012/199 E., 2014/199 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın 40 adet Cumhuriyet altınını davalıya teslim ettiği yönündeki iddiasını ispatladığı, davalının ise davaya konu altın borcunu 08.08.2011 tarihli havale ile 35.000,00 TL olarak fazlasıyla davacıya ödediği, 3.000,00 TL'lik alacağının yasal yollarla ispat edilemediği, yine davacı tarafın dava dilekçesinde bildirdiği 18.500,00 TL'lik alacağını davalının borcunun bulunduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı dosyasına yatırmış olduğu 18.177,41 TL'den doğduğunu bildirdiği, icra dosyasındaki rücu belgesinin tahsilat makbuzunun dosyada bulunmadığı, İcra Müdürlüğünce verilen cevapta taraf sıfatı bulunmayan davacının isminin geçmesinin anlaşılamadığının ve tahsilat tarihinin 05.09.2011 rücu belgesi tarihinin 29.08.2011 olduğunun belirtildiği, Vakıfbank Ankara ............,Şubesinin cevabında da borç konusu meblağın davalı ... tarafından dosyasına yatırıldığının bildirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 29.04.2014 tarihli kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.03.2016 tarihli ve 2014/27182 E., 2016/8300 K. sayılı ilamla; davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının 40 adet altını davalıya borç verdiğini ileri sürdüğü, davalının cevap dilekçesinde borç ilişkisini kabul etmemekle birlikte, yargılama sırasındaki ilk celsede 08.08.2011 tarihli 35.000,00 TL’lik havale ile altın borcunun ödendiğini savunduğu, davalının bu savunmasına karşı davacı, sunulan bu havale dekontunun, dava konusu altın borcu ile ilgisi olmayan bir belge olduğunu ileri sürmüş olup, davacının bu beyanının gerekçeli inkâr niteliğinde olduğu, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükünün davalıda olduğu, davacının, davalıya 40 adet cumhuriyet altını verdiğini kanıtladığı davalının dava konusu 40 adet cumhuriyet altınına ilişkin borcunu ödediğini yasal delillerle ispatlayamadığı, davacının, eldeki davada ayrıca, davalının takip borçlusu bulunduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı takip dosyasına, davalıya ait para borcunu ödediğini ve buna ilişkin icra müdürlüğünden 18.177,41 TL'lik rücu belgesi aldığını, ancak davalının bugüne kadar bu bedeli ödemediğini ileri sürerek, rücuan alacağın tahsiline karar verilmesini istediği, davacının, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı dosyasından alınan 29.8.2011 tarihli “Rücu Belgesi” başlıklı “dosya borcu olan 18.177,41 TL ... tarafından dosyamıza ödenmiştir, iş bu belge istek üzerine verilmiştir” ifadelerinin yer aldığı resmi belgeye dayanmak suretiyle bu resmi belge ile 18.177,41 TL alacağını kanıtladığından Mahkemece, bu talep yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Direnme, Direnmeden Sonra Hukuk Genel Kurulu Kararı ve ikinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 04.01.2018 tarihli ve 2017/140 E., 2018/11 K. sayılı kararıyla; bozma sonrası yapılan yargılamada İcra müdürlüğüne ve ilgili banka şubesine yeni müzekkereler yazılması sonucu gelen yazı cevapları doğrultusunda, davalının havalenin başka bir amaçla gönderildiğini iddia etmediği, havalenin açıklamasında da davalının borcuna istinaden yapıldığı açıklaması yer aldığı, var olan borcu için anılan havalenin yapıldığını bildirerek havalenin amacını yerine getirdiği, ayrıca gerek bankadan gelen cevabi yazıda gerekse de ilgili İcra Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda Ankara 4. İcra Dairesinin 2009/3639 E. sayılı dosyasına tek bir ödeme yapıldığının ve bu ödemenin de davalı tarafından yapıldığının anlaşıldığı, rücu belgesinin UYAP üzerinde kayıtlı olmadığı, imzalayanın da belli olmadığı, davalının anılan icra dosyasına para yatırması nedeniyle onun yatırdığı para dekontuna dayanarak hazırlanan reddiyat ve tahsilat makbuzlarının da resmi evrak niteliğinde olduğu, anılan resmi belgeler uyarınca da paranın davalı tarafından yatırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı asıl tarafından temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2021 tarihli ve 2018/(13)3-401 E., 2021/1488 K. sayılı ilamıyla; "..Özel Dairenin bozma kararı sonrasında Mahkemece, Ankara 4. İcra Müdürlüğüne ve Vakıfbank Ankara Adliye Şubesine bu defa çok daha ayrıntılı müzekkereler yazıldığı ve daha ayrıntılı açıklamalar içeren cevabi yazılar karara dayanak yapılmak suretiyle direnme adı altında karar verildiğinden, kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, temyiz incelemesi sırasında Özel Dairece incelenmeyen yeni bir delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye ait olduğu'' gerekçesiyle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

3. Dairenin 04.04.2022 tarihli ve 2022/1897 E. 2022/3061 K. sayılı ilamıyla; davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile davalı tarafından öncelikle borcun olmadığının savunulduğu, daha sonra 08.08.2011 tarihli 35.000,00 TL’lik havale ile altın borcunun ödendiğinin beyan edildiği, davacının ise söz konusu havalenin aralarında başka bir borca ilişkin olduğunu iddia ederek gerekçeli inkarda bulunduğundan ispat yükünün davalıda olduğu, davalının ödemenin söz konusu altın borcuna ilişkin olarak yapıldığını yasal delillerle ispatlayamadığı, Mahkemece, davacının 40 adet cumhuriyet altını bedelini davalıdan tahsilini talep edebileceği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken söz konusu talep hakkında yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının, davalının takip borçlusu bulunduğu Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı takip dosyasına, davalıya ait para borcunu ödediğini ve buna ilişkin icra müdürlüğünden 18.177,41 TL'lik rücu belgesi aldığını, ancak davalının bugüne kadar bu bedeli ödemediğini ileri sürerek, rücuan alacağın tahsiline karar verilmesini istediği, davacının, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2009/3639 E. sayılı dosyasından alınan 29.8.2011 tarihli “Rücu Belgesi” başlıklı “dosya borcu olan 18.177,41 TL ... tarafından dosyamıza ödenmiştir, iş bu belge istek üzerine verilmiştir” ifadelerinin yer aldığı sahteliği ispatlanmayan resmi belgeye dayanmak suretiyle bu resmi belge ile 18.177,41 TL alacağını kanıtladığından, Mahkemece, bu talep yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C.Direnme sonrası Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bozma ilamında açıklanan gerekçeler benimsenmek suretiyle davalının ödeme iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı, davacının 40 adet cumhuriyet altını bedelini isteyebileceği, davacı tarafından 40 altın bedelinin 26.000,00-TL olarak talep edildiği, davacının 18.177,41 TL'lik alacağı yönünden ise elinde rücu belgesi bulunduğu, bu belge ile 18.177,41 TL alacağını ispat ettiği'' gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 44.177,41 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacı tarafın davadan önce yasal düzenlemeler çerçevesinde talepte bulunmadığını, yasal 6 haftalık süreyi vermediğinden borcun muaccel olmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, İcra Müdürlüğü tarafından oluşturulan rücu belgesi adı altındaki belgenin sahteliğine dair Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında dosya borcunu ödeyen ... adına düzenlenmesi gerekirken, dosya ile ilgisi olmayan kefil ......, adına sehven düzenlendiğinin belirtildiğini, bu kararın direnme kararından önce dosyaya sunulduğunu, bu belgeye dayanılarak alacağın varlığından söz edilemeyeceğini, rücu belgesinin icra müdürlüğü tarafından düzenlenemeyeceğini, belgenin kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığını, belgenin sahte olarak düzenlendiğini, ödeme makbuzunun 05.09.2011 tarihli olmasına rağmen rücu adlı belgenin 29.08.2011 tarihli olduğunu şüpheli belgeyle alacağın varlığının ispatlanamayacağını belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ödünç ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 818 sayılı (Mülga) Borçlar Kanun'un karz akdini düzenleyen 306 ncı ve devamı maddeleri,

2. 818 sayılı (Mülga) Borçlar Kanunu'nun "havale" başlıklı 457 nci ve devamı maddeleri,

3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “resmî belgelerle ispat” kenar başlıklı 7 nci maddesi,

4. 6100 sayılı Kanun'un ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesi,

5. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, özellikle kesin bozmaya uyularak belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına, göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.