Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3054 E. 2024/1127 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik akımından kaynaklı yaralanma nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, yüksek gerilim hattının tehlike yaratmayacak durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının ve takdir edilen manevi tazminat miktarının uygun olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/899 E., 2023/203 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/423 E., 2022/46 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; 28.12.2015 tarihinde 12 yaşında olan müvekkili Ferhat'ın evlerinin damında oyun oynadığı sırada, evin yaklaşık 30-50 cm yakınından geçmekte olan davalı şirkete ait yüksek gerilim hattına elindeki çubukla teması sonucu akıma kapılarak yaralandığını, sağ ayağı ve sol kolunu kullanamadığını, tedavisinin devam ettiğini, yaşanılan durum nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu ve bu nedenle ilaç kullandığını ileri sürerek; iş gücü kaybı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL 'nin dava tarihinden itibaren, 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; maddi tazminat bakımından dava değerini 19.09.2019 tarihinde 588.145,99 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davaya konu elektrik hattı çekildikten sonra olayın meydana geldiği binanın inşa edildiğini, hatlar binaların arasında kaldığından yönetmeliğe aykırı hat çekildiğinden bahsedilemeyeceğini, binanın ruhsatsız inşa edilmesi nedeniyle dava dışı belediyenin, bina sahibinin ve bakım gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen ebeveynlerin kusuru bulunduğunu, bina ruhsatlı olsa dahi bu şekilde elektrik hattına yakın bina inşa edilmesine ruhsat verilmesi yönünden de belediyenin birinci derece kusuru bulunduğunu, binanın yapımı ve hatların yer değişimi için talepte bulunulmadığını, belediye yönünden kusur araştırması yapılmadığını, kusur raporunun bu bakımdan hatalı olduğunu, yüksek gerilim hattına yaklaşılmaması hususunda davacılara bildirim yapıldığını, maluliyet raporunun aleyhe olan kısımlarını kabul etmediklerini, oranın fahiş olduğunu, yeniden maluliyet incelemesi yapılması gerektiğini, söz konusu raporlar esas alınarak düzenlenen hesap raporunun kabul edilemeyeceğini, TRH 2010 tablosuna göre hesaplama yapılması gerekirken PMF tablosuna göre hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, hesaplama fahiş olup ıslahı kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ...'ın 28.12.2015 tarihinde evlerinin üstünde iletken tel ile oynarken elektrik akımına kapıldığı, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'ne göre tel ile ev arasında en az 2 metre bulunması gerekir iken 170 cm mesafe bulunduğu, 22.07.2014 tarihinde söz konusu yüksek gerilim hattının kaldırılmasının talep edildiği, 04.08.2014 tarihli yazı ile şirketin bütçesi olmadığından kaldırılamayacağının cevaben bildirdiği, 23.08.2015 tarihinde de dava dışı muhtar tarafından hattın kaldırılmasının talep edildiği ancak kaldırılmadığı, tüm uyarılara rağmen bütçe yokluğundan bahisle tehlikeli ve mevzuata aykırı telleri kaldırmayan davalının olayın meydana gelmesinde alınan bilirkişi raporları doğrultusunda % 70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, davacının % 69 oranında sürekli malül, 18 ay geçici malül kaldığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 140.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden, 586.451,50 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun davada dahili davalı konumunda iken alındığını, bu itibarla savunmaları alınmadan düzenlendiğini, yeniden kusur raporu alınması gerektiğini, zira dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen TEDAŞ'ın esasa yönelik bir savunması bulunmadığını, hattın mevzuata uygun tesis edildiğini, kusursuz sorumluluktan bahsedilemeyeceğini, bina sahibi, belediye ve davacının ebeveynlerinin ağır kusuru bulunduğunu, illiyet bağının kesildiğini, maluliyet oranının fahiş olduğunu, hesap bilirkişi raporu itiraza uğrayan kusur ve maluliyet oranları gözetilerek düzenlendiğinden hatalı olduğunu, fahiş hesaplamanın PMF 1931 yaşam tablosunun esas alınmasından kaynaklandığını ve bu durumun hatalı olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamına göre yerinde olduğu, davacı ...'ın herhangi bir kusuru tespit edilemediğinden tazminat miktarından indirim yapılamayacağı, maluliyet raporunun tam teşekküllü hastanenin adli tıp bölümünden alınması nedeniyle yeterli olduğu, davalının kusursuz sorumluluk gereği illiyet bağının kesildiğini ispat edemediğinden oluşan zarardan sorumlu bulunduğu, tarafların kusuru, sosyal ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde takdir edilen manevi tazminatın yerinde olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 124 üncü maddesi gereği davalı ... EDAŞ'ın davaya davalı olarak kabul edildikten sonra dava dilekçesi, bilirkişi raporları, ıslah dilekçesinin tebliğ edildiği, buna karşın davalı vekilinin 03.10.2019 tarihinde itirazlarını belirttiği, dolayısıyla savunma hakkının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, elektrik akımından kaynaklı yaralanma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 71 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Sorumluluk hukukunun konusu, zarar verenin, zarar görenin uğramış olduğu zararı gidermektir. Bu anlamda sorumluluk hukukuna tazminat hukuku demek de mümkündür. Sorumluluk hukukunun tarihsel gelişim süreci içerisinde, kusur sorumluluğundan kusursuz sorumluluğa uzayan bir yol izlenmiştir.

2. Sorumluluk için mutlaka kusurun aranması bazı hâllerde modern tekniğin ve makineleşmenin icaplarına yabancı düşmektedir. Bu sebeple hukukun esas prensibi olan kusur sorumluluğu yer yer zayıflamış hatta bazı hâllerde tamamen ortadan kalkarak yerini kusursuz sorumluluğa terk etmiştir. Teknik ilerlemeler ve ona bağlı olan tehlikelerin artması karşısında, kusura dayanan sübjektif sorumluluk artık, yalnız başına, zarar görenlere etkili bir koruma sağlamaya elverişsiz ve dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek bakımından yetersiz kalmıştır. Kusur yoksa sorumluluk da ortaya çıkmaz görüşü artık geçerliliğini kaybetmiştir. Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir.

3. Kusursuz sorumluluk, hakkaniyet sorumluluğu, özen sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

4. Tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği 6098 sayılı Kanun'un 71 inci maddesinde; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.

Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.

5. Burada işletme sahibi veya işletene kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. İşletme sahibi veya işleten ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

6. Diğer taraftan; Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin ikinci bölümünün "Genel Hükümler" başlığı altındaki "Kuvvetli akım tesislerinin güvenliği" alt başlığında yer alan 5 inci maddesi şöyledir: "Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.

Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.".

7. Aynı Yönetmelik'in "Bakım ve onarım" başlıklı 27 nci maddesi ise şöyledir: "Tesislerin ve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir."

8. Burada sorumluluk belirlenirken, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler çerçevesinde gerçek zarar hesabı yapılmalıdır. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesaplama olması nedeniyle gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu kapsamda olmak üzere zarar ve tazminata doğrudan etkili olan ölen ya da bedensel zarara uğrayanın gerçek kazancı, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş göremezlik ve karşılıklı kusur oranları, destek görenlerin bakiye ömrü ve gelirden alacakları pay oranları, kız çocuklarının muhtemel evlenme yaşı, eşin evlenme olasılığı, varsa Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm veriler toplandıktan sonra aktif ve pasif dönem için ayrı ayrı hesaplama yapılmaktadır.

9. 6098 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

10. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir.

11. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; elektrik çarpmasına bağlı gerçekleşen yaralanma nedeniyle açılan eldeki davada, olayın meydana gelmesinde davalı ... şirketinin tehlike sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumlu olduğu, davalı yanın savunması alındığından hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, dosya arasında bulunan üç ayrı kusur raporunda davalının % 70 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, davalının enerji hattının tehlike taşımayacak bir durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediği, hükme esas alınan tazminat bilirkişi raporunun taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, özellikle TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak belirlenecek tazminatın kararının PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenen tazminattan fazla olacak olması nedeniyle temyiz eden davalının aleyhine olacağı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, maluliyet oranı ve davaya konu haksız fiil değerlendirildiğinde davacı lehine hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.