"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2738 E., 2023/55 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 14. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/65 E., 2021/143 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve duruşma istemli olarak davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne, davalı vekilinin duruşma isteminin ise miktar itibariyle reddine karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, 21.01.2009 tarihinde davalı şirketin işlettiği hastanede yapılan tetkikleri neticesinde cushing sendromu (böbreküstü bezlerinde tümör) teşhisi konulduğunu, böbreküstü bezinde bulunan tümörün alınması için 04.02.2009 tarihinde davalı doktor ... tarafından davalı Hastanede ameliyat edildiğini, ameliyatın üzerinden çok geçmeden müvekkilinde çeşitli komplikasyonların meydana geldiğini, müvekkilinin 10.02.2009 tarihinde ikinci kez ameliyat edildiğini, bu ameliyat esnasında, ilk ameliyatta atar ve toplar kan damarları bağlayarak böbreğe kan akışını engellediğini, dolayısıyla da böbreğin işlevini yitirmesine sebep olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle işlevini yitiren böbreğin bu ikinci ameliyat ile alınmak zorunda kaldığını, davalı doktorun mesleğin önem ve gereği hastaya zarar vermeden meydana gelen sorunu çözmesi gerekmekte iken yanlış müdahalesi nedeniyle müvekkilinin sağlıklı böbreğini kaybetmesine sebebiyet verdiğini, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/563 E. sayılı dosyası ile davalı doktorun mahkumiyetine karar verildiğini, davalı Şirketin yanında çalıştırdığı doktorun hukuka aykırı fiili nedeni ile müvekkilinin uğradığı zarardan müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkilinin geçirdiği ameliyat sonrasında uzunca bir süre işgücünü tamamen kaybettiğini, uğradığı bedensel zarar nedeniyle çalışma imkanı kalmadığı gibi fiziksel ve psikolojik sorunlar yaşadığını, vücudunda kalıcı hasar meydana geldiğinden çalışma gücünün önemli bir kısmını kaybettiğini, çok büyük acı ve ıstırap çektiğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000 TL maddi, 150.000 TL manevi tazminatın eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılarda müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini arttırarak 247.408,19 TL maddi tazminatın tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Bayek A.Ş. vekili; davacının hata olduğunu iddia ettiği operasyonun 04.02.2009 tarihinde gerçekleştiğini, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığından öncelikle zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, diğer davalı olan doktorun gerekli eğitimleri alarak doçent ünvanına sahip olduğunu, uzun yıllara dayanan mesleki bilgi ve tecrübesinin bulunduğunu, 22.09.2005 tarihinde hastanede istihdam edildiğini, davaya konu olayın gerçekleşmesinden sonra 27.03.2008 tarihinde hastaneden ayrıldığını, müvekkilinin sunduğu hizmetin kalitesini artırabilmek amacıyla personel istihdamı, cihaz, malzeme ve sair her türlü hususta özenli davrandığını, kaldı ki davacıda oluşan komplikasyonun neticesinde tedavisinin de yine müvekkili şirkete ait Söğütözü Hastenesinde gerçekleştirildiğini, davacı tarafın delilleri arasında sunduğu ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporunda davalı doktora kusur yüklenmediğini, operasyona bağlı komplikasyon olduğundan bahsedildiğini, komplikasyonun hukuken kabul edilebilir risk olup hekime ve dolayısıyla müvekkiline sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının 04.02.2009 tarihinde davalı hastanede davalı doktor ... tarafından ameliyat edildiği, yapılan bu ameliyat sırasında böbrek damarlarının bağlanması neticesinde davacının böbreğinin alınarak organlarından birinin işlevini yitirmesine neden olunduğu, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yürütülmekle olan ceza yargılaması sırasında dosyaya ibraz edilen 04.04.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor ile davalı hekimin kusurlu olduğunun tespit edildiği, ilgili mahkeme tarafından davalının mahkumiyetine yönelik tesis edilen hükmün işbu dava devam ederken kesinleştiği, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının maluliyetinin %29 olarak belirlendiği, 1 ay süreyle geçici iş göremezlik halinde kaldığının tespit edildiğine dair raporun ibraz edildiği, bu rapor esas alınarak dosyaya ibraz edilen aktüer bilirkişi raporu ile davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 546,72 TL olduğu, sürekli iş göremezlik tazminatının 241.965,47 TL olduğu, davacının davalı hastanede yapılan tedavisinin kusurlu olması nedeniyle böbreklerinden birini kaybetmesinin davacıda meydana getirdiği üzüntünün bir nebze olsun giderilmesi açısından manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı da dikkate alınarak somut olayın özelliği ve tarafların sosyo ekonomik durumları da dikkate alınarak davacının manevi tazminat talebinin belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 546,72 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 241.965,47 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 242.512,19 TL maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminat alacağının 04.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan Bayek A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı A.Ş. vekili; zamanaşımı itirazında bulunmalarına rağmen kararda bu hususta herhangi bir açıklama bulunmadığını, ceza yargılamasındaki hususların esas alındığını ancak ceza yargılaması sürecinin müvekkil şirketin bilgisi haricinde ilerlediğini, maluliyete ilişkin raporun davacı muayene edilmeden düzenlendiğini ve hükme esas alınamayacağını, mahkemece tüm alacağa olay tarihinden itibaren faiz işletilmesinin usule aykırı olduğunu, manevi tazminat miktarının fazla olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/563 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sırasında alınan rapor ile davacının tedavisinde davalı doktorun kusurlu olduğunun belirlendiği, davalının mahkumiyetine karar verilip, kararın kesinleştiği, davalı özel sağlık kurumunda, diğer davalı doktor tarafından yapılan davacının ameliyatının tıp kurallarına uygun olmadığı, davalıların kusurlu oldukları ve davacıya meslekte kazanma gücü kaybı ile geçici işgöremezlik nedeni ile bilirkişi raporu ile belirlenen miktarda tazminat ödemeleri gerektiğinin anlaşıldığı, dava konusu olayın gelişimi ve sonuçları ile manevi tazminata ilişkin ilkeler gözetildiğinde, mahkemece davacı lehine, belirlenen miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin de yerinde olduğu, Mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Bayek A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı ve davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdükleri sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesine dayalı dikkat ve özen eksikliğinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci, 506 ncı, 74 üncü maddesi,
3. Değerlendirme
1. Davacının, 04.02.2009 tarihinde davalı ... tarafından, davalı hastanede ameliyat edildiği, bu ameliyat esnasında oluşan komplikasyonun böbreğin alınmasına neden olduğu, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/563 E. sayılı dosyası ile davalı doktorun mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleştiği uyuşumazlık konusu değildir. Mahkemece, ceza yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda, davalı hekimin kusurlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle yargılamada kusur durumuna ilişkin bilirkişi raporu alınmamış, ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi hükmüne “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklinde olup, hukuk hakimi maddi vakıaların tespiti konusunda ceza mahkemesinde verilen kararla bağlı ise de kusurun değerlendirilmesi hukuk hakimini bağlamayacağından, kusura ilişkin yargılamada rapor alınmaksızın, ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı, davacının maluliyet oranının tespit edilerek rapor hazırlanması talepli yazıya cevabında, istenilen hususlarda rapor hazırlanabilmesi için şahsın, herhangi bir üniversite ya da eğitim araştırma hastanesinde, kreatin klirensi değerleri hesaplanarak gerekli görülen diğer tetkikler yapılarak sekel mahiyetinde arızası olup olmadığının tespiti hakkında ayrıntılı son durum raporu alındıktan sonra muayene edilmek üzere gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir. Mahkemece davacının yurt dışında yaşaması nedeniyle istenen belgeler temin edilemediğinden dosyada mevcut rapor ve tüm tedavi evrakları dikkate alınarak, davacının iş gücü kaybı ve maluliyet oranları konusunda rapor hazırlanması istenilmiş, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporunda, davacının vücut genel çalışma gücünden %29 oranında kaybettiği, 1 aylık süre ile iş göremezlik halinde kaldığı belirtilmiştir. Söz konusu rapor eksiklikler giderilmeden ve davacının gerekli görüldüğü halde muayenesi sağlanmadan alındığı için yeterli ve hükme esas alınmaya elverişli değildir. Bu nedenle Mahkemece yukarıda açıklandığı gibi davalıların kusuru ve davacının işgöremezlik durumuna ilişkin açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2. Bozma nedenine göre, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazları ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.