Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3069 E. 2024/2718 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında, mahkemenin bozma kararına uygun hüküm verip vermediği ve cezai şart miktarının tespiti ile yasal faiz oranının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararında belirtilen hususlara uygun şekilde, sözleşmenin geçerliliğini tespit ederek cezai şart miktarını belirlediği, davalının temerrüdünün icra takibinden önce olmadığı gerekçesiyle yasal faiz oranının takip tarihinden itibaren uygulanmasına karar verdiği ve davacının talep fazlası için yargılama giderine hükmedilemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/524 E., 2022/597 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali (simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılardan ... ve ... vekili tarafından duruşma istemli, davalı ... vekili tarafından duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalılar ... ve ... vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalıların müştereken maliki olduğu arsanın satımı için müvekkili ile 18.04.2014 tarihli süreli emlak sözleşmesini imzaladıklarını, ancak sözleşmeye aykırı davranarak gayrimenkulü müvekkili davacının bilgisi dışında sattıklarını, davalılar aleyhine ödenmeyen komisyon ücret ve KDV alacağının tahsili amacıyla İstanbul 28. İcra Müdürlüğünün 2014/15703 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, sözleşme gereğince BK 179 ve devamı uyarınca cezai şartın borçlular tarafından ödenmesi gerektiğini beyan ederek; davanın kabulü ile 114.641,00 TL bedel üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalı borçluların %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalılar ... ve ... vekili; sözleşmeye konu olan Beykoz İlçesi, ... Mahallesinde 118 ada, 51,52,53,54 parsellerin müvekkillleri ile ilgisi olmadığını, dolayısıyla sözleşmenin konusunun da olmadığını ve geçersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... vekili; davacı tarafından sunulan evrakın geçersiz olduğunu, davacının yetkili emlakçı olmadığını, dava dilekçesinde iddia edilen ... Mahallesi, 118 ada, 51,52,53,54 parsel sayılı gayrimenkullerle müvekkilinin ve diğer davalıların hiçbir bağının bulunmadığını, belge geçerli sayılsa bile %6 cezai şart talep edilmesinin söz konusu hükümler genel işlem koşulu sayıldığından hukuken geçersiz olduğunu savunarak davanın reddine, davacının haksız ve kötü niyetli icra takibi yapması nedeni ile %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2015 tarihli, 2014/335 E., 2015/161 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 tarihli, 2015/32479 E., 2016/23381 K. sayılı kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, davaya bakmakla Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu, gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediğine karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. İstanbul 3.Tüketici Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli, 2017/707 E., 2019/675 K. sayılı kararıyla; dava dilekçesine ekli süreli satılık emlak sözleşmesinin konusu olan Beykoz ... mahallesi, ... mevkii, 118 ada, 251, 252, 253 ve 254 parsel sayılı taşınmazların tamamının tapuda Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu, davalıların ise bu taşınmazlarda sadece muhdesat sahibi olduklarının anlaşıldığı, sözleşmeye konu 251, 252, 253 ve 254 parsel numaralı taşınmazların malikinin davalılar olmaması nedeniyle taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olmadığı ve ifa kabiliyeti de bulunmadığı, geçersiz sözleşmeye dayanılarak cezai şart ya da başka herhangi bir alacak talep edilemeyeceğinden davacının talebinin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.09.2021 tarihli, 2021/5227 E., 2021/9157 K. sayılı kararıyla; '' davacının dayandığı, davacı emlakçı ile davalılar arasında imzalanan 18.04.2014 tarihli "Süreli Satılık Emlak Sözleşmesi " başlıklı sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 520.maddesindeki şartlara uygun geçerli bir tellallık sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 3 üncü maddesinde " Emlak Sahibi adı geçen emlakını ... dışında başkasına sattıramaz. Satış yapıldığı takdirde bu satıştan dolayı iki tarafın komisyon ücreti %8 + KDV'sini cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder." şeklinde kararlaştırıldığı, davalılar tarafından söz konusu sözleşme altındaki imzaya da itiraz edilmediği, bu durumda taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilerek, mahkemece işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi uyarınca emlak satış bedelinin m2 karşılığı 75 TL olarak kararlaştırılmış olup, 14.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda sözleşmeye konu arsanın bedelinin 3.778.266,00 TL olduğunun tespit edildiği, buna göre; yapılan hesaplamalar uyarınca davacının ceza-i şart +KDV olmak üzere toplamda 133.750,61 TL'ye hak kazandığının kanaatine varıldığı, ancak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 182. maddesi uyarınca davalıların tüketici olması da nazara alınarak belirlenen ceza-i şartın fahiş miktarda olduğu kabul edildiğinden takdiren %30 oranında indirim yapıldığı, takip tarihinden önce davalıların temerrüde düşürüldüğüne dair belge sunulmadığından ve alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirmesi likit ve belirlenebilir olmaması gerekçeleri ile davacının işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği, yapılan hakkaniyet indiriminin mahkemenin takdirine bağlı olması gerekçesi ile davalılar lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmediği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalıların İstanbul 28. İcra Müdürülüğünün 2014/15703 Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptaline, takibin 93.625,43-TL asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden ödeme tarihine kadar asıl alacağa %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına, icra inkar tazminat talebinin reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalılar ... ve ... vekili; davaya konu sözleşmenin geçerli olmadığını, davacının bağlı bulunduğu şirketin de, davacının kendisinin de emlakçılık yapma konusunda yetkili olmadığını, imzalanan sözleşmede ismi geçen ..., ..., ..., ...'in sözleşmede imzaları olmadığını, davacının yetkili şube sıfatıyla imza attığı şirketin imzasının da olmadığı, bu geçersiz sözleşmede tüketici ile ilgisi bulunmayan 51.52.53.54 parsellerin satımının kararlaştırıldığını ancak ifası mümkün olmayan sözleşmeye geçerlilik tanınamayacağını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; diğer davalılar vekili ile aynı savunmalarla davacının sunduğu sözleşmenin geçerli olmadığını, ayrıca taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığı gibi emlak komisyoncusu olmayan davacı tarafından bu konuda hizmet de verilmediğini, ayrıca yıllık % 11,75 ticari faiz talep edilmesinin de fahiş ve hukuka aykırı olduğunu, davanın kısmi reddine karşın tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, itirazın iptali (simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan) istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine göre, Mahkemece sözleşmenin geçerli olduğu tespit edilen Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilerek bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapıldığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, icra takibinden daha önceki bir tarihte temerrüte düşürülmeyen davalılar aleyhine icra takip tarihi itibariyle takibin %9 yasal faiz üzerinden devamına karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı, her ne kadar dava konusu icra dosyasında takip 267.496,56 TL üzerinden başlatılmışsa da davacının dava dilekçesinde açıkça alacağın 114.641,00 TL olduğunu belirttiği ve bu miktar üzerinden itirazın iptalini talep ettiği, hakkaniyet indirimi yapılan durumlarda reddedilen kısım yönünden davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilemeyeceği anlaşılmakla davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalılar vekilleri tarafından temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

01.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.