Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3118 E. 2023/3489 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Alacağın temliki sonrasında temlik alan tarafından açılan alacak davasında, daha önce temlik edenin açtığı itirazın iptali davasının süre aşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın kesin hüküm veya derdestlik oluşturup oluşturmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: İtirazın iptali davasının reddine ilişkin kararın usule ilişkin olup kesin hüküm oluşturmadığı ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi gereğince alacak davası açılmasına engel teşkil etmediği, ayrıca temlik alan tarafından açılan alacak davası sırasında derdest bir davanın da bulunmadığı gözetilerek Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2021/988 E., 2023/78 K.

DAVA TARİHİ : 24.11.2021

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen alacak davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi üzerine kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; borçlu/davalı... ile dava dışı ... .... arasında kredi kartı sözleşmeleri imzalandığını, davalının kredi kartı kullanımından kaynaklanan borçlarını süresi içinde ödememesi sebebi ile temerrüte düştüğünü, davalının temerrütü sonrasında ... .... ile müvekkili arasında temlik sözleşmesi akdedildiğini ve ... .... davalıdan olan alacaklarını müvekkiline temlik ettiğini, ancak gelinen aşamada davalı tarafın müvekkiline de herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı ile ... .... arasında akdedilen sözleşmelerin tarafların karşılıklı olarak anlaşması üzerine imza altına alındığını, dava dışı bankanın defter ve kayıtlarının bilirkişilerce incelenmesi neticesinde de bu hususun kolayca belirlenebilecek olduğunu, davalının temlik alan müvekkiline olan borcunu ödemekten imtina etmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, her geçen gün müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 16.324,76 TL asıl alacağın icra takip tarihi olan 03.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 30,24 oranından başlamak üzere değişen oranlarda temerrüt faizi ile birlikte davalı/borçludan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava dışı ... .... tarafından ... 8. İcra Müdürlüğünün 2014/7289 E. sayılı dosyasında takibe konulan aynı alacağa müvekkilinin itiraz etmesi üzerine ... 1. Tüketici Mahkemesinin 2017/393 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği, aynı alacağın temlik edilemeyeceğini, dava dışı ... ... tarafından talep edilemeyen bir alacağın temlik edilemeyeceğini savunarak davacının davasının öncelikle usulden, esasa geçilirse esastan reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aynı konuda temlik eden banka tarafından davalıya karşı itirazın iptali davası açıldığı, davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verildiği, kararın itirazın iptali davalarına özgü hak düşürücü süre nedeniyle reddedildiği, bu anlamda temlik alan tarafından alacak davası açılabileceği, davalı/borçlu... ile dava dışı banka arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi kapsamında 5218 0710 3257 2131 no.lu kredi kartı verildiği, kredi kartı ekstre borcu ödenmediğinden davalı/borçlu...'ya gönderilen 28.05.2014 tarih ve ... barkod numaralı kat ihtarnamesinin 10.06.2014 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede 30 gün süre verildiği, ancak 30 gün süre dolmadan 03.07.2014 tarihinde ... 8. İcra Dairesinde icra takibine geçildiğinden davalının 03.07.2014 icra takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğünün anlaşıldığı, kredi kartı borcunun 36 ay vadeli olarak taksitlendirildiği, ancak taksitlendirme sonrası hiç ödeme yapılmadığı anlaşılmakla 03.07.2014 icra takip tarihi itibariyle 16.324.76 TL anapara alacağının olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, takip tarihi olan 03.07.2014 tarihinden başlamak üzere 16.324,76 TL asıl alacak üzerinden alacak tamamen ödenene dek yıllık %30,24 (... tarafından belirlenen değişen oranlarda temerrüt faiz dikkate alınarak) oranı ile belirlenecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ

A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri

Adalet Bakanlığınca; Mahkemece itirazın iptali davalarında verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm mahiyetinde olacağı, hak düşürücü sürelerin ise hakkı ortadan kaldırır mahiyette olduğu ve alacağın temliki halinde asıl alacaklıya karşı ileri sürülebilecek olan savunmaların temlik alana karşı da ileri sürülebileceği gözetilerek, davalının savunmasına esas ... 1. Tüketici Mahkemesinin 2017/393 E. sayılı dosyası temin edilip verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği yönünde yapılacak incelemenin sonucuna göre eldeki davanın derdestlik veya kesin hüküm dava şartı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek, kararın kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; alacağın temliki sonrasında temlik alan tarafından açılan alacak davasında, daha önce temlik edenin açtığı itirazın iptali davasında dava açma süresinin geçirildiğinden bahisle reddine dair verilen kararın kesin hüküm veya derdestlik oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) "İtirazın İptali" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrası ile dördüncü fıkrası.

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Dava şartları" başlıklı 114 üncü maddesi.

5. 6100 sayılı Kanun'un "Kesin hüküm" başlıklı 303 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dava şartları, Mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, Mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların talep ve beyanları ile bağlı değildir.

2. Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı dinlenebilir olmadığından reddetmesi gerekir.

3. Dava şartlarından bazıları olumlu (davanın açılması sırasında var olması gerekli); bazıları ise olumsuz (davanın açılması sırasında bulunmaması gereken) şartlar olup, derdestlik ve kesin hüküm olumsuz dava şartları arasında yer alır.

4. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmış olduğundan artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın, ikinci kez açılması hâlinde, davacının bu ikinci davayı açmasında hukukî yararı olmadığı gerekçesi ile HMK’nın 114 üncü maddesiyle derdestlik dava şartı kabul edilerek maddenin (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” düzenlemesine yer verilmiştir.

5. Derdest bir davanın ilk koşulu, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir. Bir davanın açılması ile şeklî anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede davanın derdest olduğu kabul edilir (..., ...: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, ... 2007, s.8 vd.). Davanın derdest olması, taraflar arasında o konuda ortaya çıkan uyuşmazlığın henüz tam olarak çözümlenemediği anlamına gelir.

6. Derdestlik anlamında görülmekte olan dava, yargılamanın başlaması anından hüküm verilmesine ve bu hükmün de kesinleşmesine kadar geçen süreçte görülmekte olan yargılamayı ifade eder. Başka bir ifadeyle, bir davanın görülmekte olması için, verilen kararın şeklî anlamda da kesinleşmemiş olması gerekir (....: Medenî Usûl Hukukunda Aslî Müdahale, ... 2019, s. 126; ..., s. 49).

7. 6100 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “maddi anlamda kesin hüküm”, “şekli anlamda kesin hüküm” ayrımı yapılarak, maddi anlamda kesin hüküm; "Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması şarttır.” şeklinde açıklanmıştır.

8. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin ( konularının) dava sebeplerinin yani davanın dayandığı olayların ve davanın taraflarının aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (HMK m. 303).Yargısal kararlara tanınan bu yasal gerçeklik niteliğinden dolayı, aynı konuda yeni bir dava açılamaz. Açılırsa bu dava dinlenmez, HMK'nın 114/1-i, 115/2 maddeleri uyarınca dava koşulu (şartı) yokluğundan reddedilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.04.2013 tarihli ve 2012/1-1133 E. - 2013/421 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).

9. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve Mahkemenin de davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hüküm bulunduğu (dava şartı yokluğu) gerekçesiyle reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı Mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi ilk defa Yargıtayda (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığının, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, 2001, C. V, s. 4980 vd.).

10. Kesin hüküm öncelikle (hükmü veren Mahkeme de dâhil) diğer bütün Mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse Mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha (yeniden) inceleyemezler ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (Kuru, C. V, s. 5051- 5053).

11. Dava dosyasının incelenmesinde; dava konusu alacağa ilişkin dava dışı bankanın davalı/borçlu aleyhine başlattığı takibe itiraz üzerine ... 1. Tüketici Mahkemesinin 2017/293 E. sayılı dava dosyası üzerinden itirazın iptali davası açıldığı, söz konusu davada 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığından reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 07.02.2018 tarihinde kesinleştiği, kanun yararına temyize konu olan aynı alacağa ilişkin temlik alan davacı tarafından açılan alacak davasının ise 26.11.2021 tarihinde açıldığı, dava açıldığı sırada devam eden dava olmadığından derdestlik olmayacağı, yine itirazın iptali davasında süreden redde ilişkin verilen kararın usule yönelik olduğu ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince alacak davası açılmasına engel teşkil etmediği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişkin kanun yararına temyiz talebinin reddi gerekir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Adalet Bakanlığının kanun yararına bozulması talebinin REDDİNE,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.