"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/331 E., 2022/516 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit ve alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız davalardır. Dosya içeriğine göre asıl davada hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 4.492,92 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; asıl davaya ilişkin olarak davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik davalı vekilinin birleşen davaya yönelik gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili, davacının, davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, elektrik sarfiyatı olmadığı ve tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde ihbar yapılmadan davacının elektriğinin kesildiğini, akabinde davalı şirket tarafından 41.519,10 TL bedelli fatura düzenlenerek aleyhine icra takibi yapıldığını ileri sürerek; davacının davalı şirket tarafından başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
2. Davalı tarafından davacı aleyhine açılan ve birinci bozma sonrasında birleşen davada; davacının kaçak kullanımının sabit olduğu ileri sürülerek; 41.519,10 TL fatura bedeli, 40.209,86 TL gecikme zammı ve 7.237,77TL gecikme zammı KDV’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı vekili, davacının fatura borcundan ötürü kesilen elektriği mühür kırmak sureti ile kullanmaya devam ettiğini, bu durumun kaçak kullanım teşkil ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece tüketici mahkemesi sıfatı verilen 22.03.2016 tarihli ve 2014/235 E., 2016/107 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulü ile 41.519,40 TL bedelli faturadan dolayı davacının davalı şirkete dava tarihi itibariyle 29.942,46 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 20.09.2018 tarihli ve 2016/20579 E., 2018/8813 K. sayılı ilamıyla; dava konusu edilen aboneliğin tarımsal sulama aboneliği olduğu ve davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile bakılması gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 10.11.2020 tarihli ve 2018/413 E., 2020/324 K. sayılı kararıyla; asıl davanın kısmen kabulü ile davalıya 4.492,92 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 72.139,53TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı davacı/birleşen davalı vekili asıl ve birleşen davalar yönünden, davalı/birleşen davacı vekili ise birleşen dava yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Dairemizin 24.02.2022 tarihli ve 2021/6823 E., 2022/1492 K. sayılı ilamıyla; "...Somut olay değerlendirildiğinde; davacının davayı ilk olarak 13.06.2014 tarihinde tüketici mahkemesi sıfatı ile açtığı ve harç yatırmadığı, tüketici mahkemesi sıfatı ile verilen kararın asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gerekçesi ile bozulması üzerine Mahkemece davacı vekiline takip konusu bedelin hangi kısmına ilişkin menfi tespit isteminde bulunduğu bildirmesi ve bildirdiği bedel üzerinden peşin harç yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiği, harç ödenmediği takdirde ise dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin ihtarat yapıldığı ancak davacı vekili tarafından harç yatırılmadığı ve Mahkeme tarafından bu durumun tespit olunmasına rağmen, başvuru harcı ve nispi esas üzerinden harç ikmal edilmeden, asıl davanın esası hakkında karar verilmiştir.
O halde Mahkemece; asıl dava yönünden davacının bildirdiği değer üzerinden eksik peşin harcın ve başvuru harcının tamamlanması için bir sonraki celseye kadar usulünce ihtarat yapılarak süre verilmesi, bu sürede harç tamamlanır ise işin esasına girilmesi, tamamlanmadığı takdirde HMK'nın 150. maddesi uyarınca asıl dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, süresi içinde harç ikmaliyle yenileme yapılmadığı takdirde asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, bu yönler nazara alınmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. " gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 09.10.2020 tarihli bilirkişi ek raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, kaçak ceza bedelinin 37.625,07 TL olduğu, kaçak faturasına ilişkin son ödeme tarihi olan 30.09.2013 tarihinden icra takip tarihine kadar 1.870,33 TL gecikme zammının hesaplandığı takibe konu edilen 43.988,32 TL'den hesaplanan ceza bedeli ve gecikme zammı düşüldüğünde davacının 4.492,92 TL borçlu olmadığı, birleşen davada; 37.625,07 TL kaçak ceza faturası ile faturanın son ödeme tarihinden birleşen davada dava tarihine kadar %16,8 üzerinden yapılan faiz hesaplaması sonucu 34.514,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 72.139,53 TL borcu bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının takipten dolayı davalıya 4.492,92 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada davanın kısmen kabulü ile 72.139,53 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davacı/birleşen davada davalı vekili; dava konusu faturanın kaçak elektrik kullanımı olduğu varsayımı ile düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek aleyhe hüküm kurulduğunu, aktif tüketim bedelinin yanlış hesaplandığını, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 14. maddesinde belirlenen ve sayaçtan geçtiği halde usulsüz kullanılan elektrik türüne girip girmediği hususunda bilirkişinin inceleme ve değerlendirme yapmadığını, kullanılan elektriğin sayaçtan geçtiğini, sadece usulsüz kullanım söz konusu olduğunu, 2011 yılında da kaçak elektrik tutanağı düzenlendiğine dair evrakların bu davada değerlendirilemeyeceğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğu, KDV'nin sadece aktif tüketim bedeli için hesaplanması gerektiğini, aktif tüketim bedeli dışındaki alacaklar için KDV hesaplanmasının doğru olmadığını, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli, TRT fon payı ve enerji fon payının aktif tüketim bedelinin içerisinde olduğunu, hesaplama yapılırken icra takip tarihi itibarıyla hesaplama yapılması gerektiğini, gecikme faizi icra takip tarihine kadar olan süre için hesaplanması gerektiğini, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'ne göre, fatura tebliğinden itibaren abone sahibine en az 10 gün ödeme süresi verilmesinin zorunlu olduğunu, davalı şirketin iddia ettiği alacak türü haksız fiile bağlı bir alacak türü olup, bu alacaklar için ancak yasal faiz talep hakkı mevcut olduğunu, yasal faiz dışında gecikme zammı vs adlarla faiz talebi yasalara aykırı olduğunu, karşı dava dilekçesi ve delillerinin müvekkile tebliğ edilmediğini, davacı ... aleyhine verilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin fazla ve fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Asıl davada davacı/birleşen davada davalı ... vekili; birleşen davada davacının mühür sökmek suretiyle kaçak elektrik kullandığını, gecikme zammının KDV sinin verilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kaçak elektrik kullanıldığı iddiasıyla tahakkuk ettirilen borç nedeniyle asıl davada menfi tespit, birleşen davada ise alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13 üncü maddesi
3. Değerlendirme
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, kaçak tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğine uygun olarak hazırlanmış olmasına göre, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Asıl davaya yönelik davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden reddine,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden birleşen davada davalıya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden birleşen davada davacıya iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.