Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3231 E. 2023/1913 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince verilen ve miktarı kesinlik sınırının altında kalan kararın temyiz edilebilirliği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesi kararlarının temyizi halinde uygulanacak kesinlik sınırının, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar için öngörülen miktar veya değeri 3.000 TL’yi aşmayan davalara ilişkin kararların kesin olduğu hükmü değil, bölge adliye mahkemeleri kararları için öngörülen 40.000 TL’yi aşmayan davalara ilişkin kararların temyiz edilemeyeceği hükmü olduğunun gözetilmesi ve kararda hüküm altına alınan miktarın kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/119 E., 2022/569 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca; Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verilmesi halinde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar, 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinde öngörülen kesinlik sınırına tabidir.

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararda hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 99.355,55 TL olup karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kalmaktadır.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.06.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın verildiği tarih itibariyle miktar yönünden temyizen incelenmesinin mümkün olup olmadığı; kesinlik sınırının tespitinde HMK’nın 341/2 nci maddesinin mi yoksa HMK’nın 362/1-a maddesinin mi uygulanması gerektiği hususudur.

Hukuk Genel Kurulunun 24.6.2021 tarih 2021/4-307 E. 2021/833 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, Bölge Adliye Mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341 inci maddesi;

“(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.

(2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.

İlk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2018 yılı için 3.560TL) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.

Aynı Kanun’un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362 nci maddesinde;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:

a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. (Yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2018 yılı için 47.530 TL)

Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.

Kanunda ilk derece mahkemesince verilen kararların temyiz edilmesi hâlinde kesinlik sınırının tespitine dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. HMK’nın sistematiğine bakıldığında “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ve bölge adliye mahkemelerinin kararları” şeklinde bir ayrıma gidildiği yani kanun yoluna göre değil mahkemeye göre bir kesinlik sınırı belirlendiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda hüküm, daha önce Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi ve Yargıtay bozma kararı sonrası yeniden ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilmiştir. Bu nedenle temyiz olunan miktar hiçbir zaman istinaf kesinlik sınırının altına da düşmeyecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar temyiz edildiğinde HMK’nın 341/2 nci maddesindeki düzenlemenin dikkate alınması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 14.06.2023