Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3252 E. 2024/1168 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastanede gerçekleştirilen total diz protezi ameliyatı sonrasında davacının dizinde enfeksiyon gelişmesi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, hastanenin ve ameliyatı gerçekleştiren doktorun tıbbi uygulama hatası ve kusurunun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunun, raporu düzenleyen heyet içerisinde ortopedi ve travmatoloji uzmanı ile enfeksiyon hastalıkları uzmanının bulunmaması nedeniyle, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı ve eksik araştırma ile hüküm kurulduğu gözetilerek, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/496 E., 2023/526 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Doğubayazıt 2. Asliye (Tüketici) Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/290 E., 2022/377 K.

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 5 yıl önce...Hastanesinde diz kapağından ameliyat olduğunu, kendisini ameliyat eden doktorun "..." isminde bir doktor olduğunu, savcılık kanalıyla şikayetçi olduğunu, yanlış müdahaleden dolayı çalışamadığını ve rahatsızlığının ileri düzeyde olduğunu, ameliyattan sonra doktorun durumu fark ettiğini, buna rağmen herhangi bir tedavi yapmadığını, bu nedenlerle 500.000 TL maddi 500.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hastanede yapılan ameliyat için gerekli tahlillerin yapılıp gerekli önlemler alınarak dize müdahale edildiğini, ameliyatı gayet başarılı geçen davacının daha sonrasında gerekli özeni göstermediğinden enfeksiyon kaptığını ve bacağından rahatsızlıklar duyduğunu, hastanenin herhangi bir ihmali ve kusuru bulunmadığını, ameliyatı davalı hastanede çalışan doktor ...'un yaptığını, davalı şirketin hukuki menfaatlerinin korunması adına davanın ihbarını ve davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2021 tarihli, 2019/141 Esas, 2021/124 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 27.09.2021 tarihli, 2021/1329 Esas, 2021/867 Karar sayılı kararı ile mahkemece Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen 22.06.2020 tarihli heyet raporu ve bu rapor gereğince davacı tarafından sunulması istenilen tedavi evraklarının verilen süre içiresinde davacı tarafça mahkemeye sunulamamış olmasına dayanılarak davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiş ise de olayda davalı hastanenin kusurlu olup olmadığının tespiti için yeterli değerlendirme içermeyen bu rapora dayanılarak hüküm kurulamayacağı, o halde mahkemece, davaya “Tüketici Mahkemesi Sıfatı ile” bakılarak, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek davacının teşhis ve tedavisinde ve ameliyat sonrası hastanın takibinde, hekimin asgari düzeyde dahi olsa tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlü olduğu göz önüne alınarak ameliyatı gerçekleştiren doktor tarafından yapılan işlemlerin tıbbi olarak yerinde olup olmadığının, nedenlerini açıklayıcı, davacı iddialarını karşılayacak şekilde mahkeme denetimine elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıya davalı hastanede total diz protezi yapıldığı, işlemden sonra davacının dizinde enfeksiyon geliştiği ve enfeksiyon nedeni ile davalı hastanede ve diğer sağlık kuruluşlarında enfeksiyona ilişkin tedavi uygulandığı ve gelişen durum nedeniyle davacının dizinde fonksiyon kaybı oluştuğu, davalının tedavi sonucunda oluşan zarardan sorumlu tutulabilmesi için hukuka aykırı bir eylem, bir zarar, bu zarar ile eylem arasında illiyet bağı ve kusur bulunması gerektiği, alınan tüm bilirkişi raporları ile ameliyat sonrasında oluşan diz fonksiyon kaybının herhangi bir dikkat ve özen eksikliğine dayanmayan komplikasyon olduğunun tespit edildiği, bu halde davalının eylemi ile meydana gelen zarar arasında davalıya yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesince düzenlenen 22.06.2020 tarihli heyet raporuna rağmen mahkemece davalının ve ihbar olunan doktorun bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, kaldı ki raporda hastane epikrizlerinin yetersiz olduğu, PACS sistemi olmadığı gerekçesiyle değerlendirme yapılamadığının belirtildiğini, ameliyat öncesi ve sonrası görüntüleri olmaması sebebiyle hastane ve hekim hususunda tedavinin doğruluğu konusunda hüküm yürütmenin mümkün olmadığının raporda belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususun bozma öncesi olduğu gibi sonrasında da nazara alınmadığını, bozma sonrası İstanbul Adli Tıp Kurumundan aldırılan raporda yalnızca ihbar olunan doktor tarafından yapılan uygulama uygun görülmüş ise de hastanenin kusuru yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, mahkemece müvekkilinden sunması istenen belgelerin Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin 9 uncu maddesi uyarınca davalı hastane tarafından sunulması gerektiğini, hastanenin tedavi evraklarını saklama zorunluluğu bulunduğunu, davalı hastanenin bu yükümlülüğüne aykırı davrandığını, tedavi evrakları olmadığı için davanın aleyhlerinde sonuçlandığını, Adli Tıp Raporunda özel hastanelerde PACS sistemi bulundurma yükümlülüğü olup olmadığı hususunun Sağlık Bakanlığı'ndan sorulabileceğinin belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususun sorulmasından vazgeçildiğini, müvekkilinin maluliyetine neden olan ihmallerin hesabının ne şekilde ve kime sorulacağını, davalı tanığı ...un beyanından da anlaşılacağı üzere hastaya ait hiçbir verinin davalı hastane kayıtlarında yer almadığını, dosya kapsamında aldırılan her iki raporda da müvekkiline ait tedavi evraklarının olmadığından bahisle değerlendirme yapılamadığının tespit edildiğini, davalı hastanenin hastaya ait evrakları dosyasında ve arşivlerinde de bulundurması gerekirken hastalara vermesinin davalı hastanenin kusurlu olduğunu açıkça gösterdiğini, müvekkilinin yanlış tedavi sonucu mağdur edildiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ameliyat ve sonrasındaki hasta takibini yapan kişinin doktor olduğu ve doktorun görevini bilimsel kurallara uygun olarak yerine getirdiğinin ATK tarafından bilimsel olarak ayrıntılı bir şekilde açıklandığı, doktorun görev yaptığı hastane görevlilerinin ayrıca bir kusurunun bulunup bulunmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamış olmasının sonuca bir etkisi bulunmadığı, yine ATK raporunda hastanede PACS sistemi bulunmamış olmasının tanı, tedavi ve takip süreçlerinde herhangi bir olumsuzluğa yol açmadığının bildirildiği, davacı tarafından dava dilekçesinde ameliyatın hatalı olarak yapıldığı ileri sürüldüğünden davacının bu iddiasının ATK tarafından değerlendirildiği, mahkemece hükme esas alınan raporun oluşa, dosya içeriğine uygun ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasından kaynaklı maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Boçlar Kanunu'nun 502 nci ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266 ve 267 nci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Davacı vekilinin davalı hastanede ameliyatın yapıldığı dönemde PACS sisteminin olmaması nedeniyle de sorumlu olduğuna ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde; dava konusu olayda davacının uygulanan ilk ameliyatta ameliyat endikasyonunun mevcut olup olmadığına ilişkin bir itirazı olmadığı, bu durumda ameliyat öncesine ait görüntülerin dava konusu olayda ameliyat sonrası oluşan enfeksiyonun tedavi ve takip sürecinin doğru yönetilip yönetilmediği hususunda bir önemi bulunmadığı, ameliyat sonrasına ilişkin epikriz raporlarının da dosyada mevcut olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2. Davacının davalı hastanede gerçekleştirilen total diz protezi ameliyatı sonucunda dizinde enfeksiyon geliştiği, davalı hastanede görev yapan doktor tarafından durumun fark edildiği ancak gerekli müdahalenin yapılmadığı iddia edilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, davalı tarafın herhangi bir kusur ve ihmalleri bulunmadığını savunarak davanın reddini istediği anlaşılmıştır.

Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulu'ndan alınan raporda; kişinin ilk tedavisi sonrası yaklaşık 4.ayda ortaya çıkan enfeksiyonun komplikasyon olduğu belirtilmişse de raporu düzenleyen heyette ortopedi ve travmatoloji uzmanı ile enfeksiyon hastalıkları uzmanının yer almadığı, raporun bu haliyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı ve hükme esas alınamayacağı anlaşılmıştır.

Bu durumda mahkemece, Adli Tıp Kurumu raporunda komplikasyon olarak nitelendirilen durumun yönetiminin başka bir merkezde yapıldığı belirtildiğinden, davacı tarafa davalı hastane ve Atatürk Üniversite Tıp Fakültesi Hastanesi dışında başka bir merkezde ameliyat sonrası tedavi görüp görmediğinin sorulması, tedavi gördüğünü beyan etmesi durumunda ilgili yerden tedavi evrakları getirtilerek dosyaya kazandırılması ve üniversiteden, konusunda uzman, akademik kariyere sahip 2 ortopedi ve travmatoloji uzmanı ve 1 enfeksiyon hastalıkları uzmanı bilirkişiden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulundan, davacının itirazlarını karşılayan, davacıda ameliyat sonrası gelişen enfeksiyonun komplikasyon niteliğinde olup olmadığı, davalı hastane tarafından enfeksiyona zamanında ve tıp biliminin kurallarına uygun şekilde müdahale edilip edilmediği, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalının sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığı hususlarını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin davalı hastanede ameliyatın yapıldığı dönemde PACS sisteminin olmaması nedeniyle de sorumlu olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesi gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı gerekçeyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.