"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki borçlu olmadığının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Gelir Şube Müdürlüğünün 6183 sayılı Kanun kapsamında gönderilen 08.01.2015 tarihli ve 238 sayılı haciz bildirisi ve eki 24 kişilik listenin 14.01.2015 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, bahsi geçen haciz bildirisi gereğince Asya Katılım Bankası A.Ş. tarafından tüm şubelerin kayıtlarında yapılan araştırma neticesinde 24 kişilik listeden sadece Abdullah Macit'in Manisa Şubesinde, Hikmet Gahya'nın Kütahya ve Manisa Şubelerinde, Yusuf Kavkas'ın Mersin Şubesinde, ...'in Manisa Şubesinde hesaplarının bulunduğunun ancak hesap bakiyelerinin 0 TL olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle haciz talebinin yerine getirilemediğini belirterek dava konusu kişiler yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın yasal 1 yıllık sürede açılmadığını, davanın açılmasına davacının sebep olduğunu, davanın kabulü halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini, icra inkar tazminatın hükmedilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre .... ..., ... yönünden davacı bankanın Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığına borçlu olmadığı, bu kişilerin davacı bankadaki hesaplarında herhangi bir mevduatının veya alacağının bulunmadığı, bu nedenle bu kişilerin hesabına haciz uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; davacı bankanın ..., ... açısından davalı ... Başkanlığına borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davanın esası yönünden verilen karar yönünden hukuka uygun olmakla birlikte yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından verilen karar yönünden hukuka aykırı olup yerel Mahkeme kararının bu yönüyle bozulmasına ya da yerel Mahkeme kararının vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; hatalı rapor düzenlendiğini, 1 yıllık süre içinde dava açılmadığını, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını ve haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine haksız çıkma ihtimaline binaen, haksız çıktığı tutarın %10'u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un (6183 sayılı Kanun) 79 uncu maddesine göre menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6183 sayılı Kanun'un "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi" başlıklı 79 uncu maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326 ncı maddesi.
3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.09.2023 tarihli ve 2023/1592 E., 2023/2429 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
A. Davalı vekilinin temyizi yönünden yapılan değerlendirme;
1. 6183 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesinin uygulanabilmesi için, üçüncü kişinin asıl amme borçlusuna borcu olduğunun ve borç miktarının somut olarak tespit edilmiş olması ve 3. kişinin elinde olan borçluya ait malın 79 uncu maddenin ilk fıkrasında sayılan mallardan olması gerekir. Eş söyleyişle, amme borçlusunun 3. şahıslardaki alacakları üzerine haciz konulabilmesi için amme borçlusunun 3. şahıs nezdinde alacağı bulunduğunu bildirmiş olması veya idarece borçlu şirketin bu şahıslardan alacağı olduğunun tespit edilmesi ve tespit edilen tutar kadar haciz konulması gerekmektedir.
2. Haciz bildirisini alan 3. şahıs, haciz bildiriminin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde ilgili vergi dairesine itirazda bulunmadığı takdirde, 79 uncu maddenin üçüncü fıkrasında açıklandığı üzere mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında haciz ve takip işlemleri uygulanır. Bundan sonra, 3. kişi hakkında ödeme emri düzenlenerek takip işlemlerine başlanır.
3. Haciz bildirisine karşı süresi içerisinde itiraz etmediğinden zimmetinde sayılan borç için veya elinde bulunduğu sayılan mal için 3. kişi haciz bildiriminin tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir.
4. Söz konusu madde kapsamında açılan menfi tespit davalarında, dava dışı kamu borçlusunun üçüncü şahıslardaki alacaklarının haczi halinde, üçüncü şahıs konumundaki davacının haciz bildiriminin tebliği tarih itibariyle borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
5. Yukarıdaki hükümler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; yargılamada ileri sürülmeyen hususların temyiz dilekçesinde ileri sürülmesi halinde incelenmesinin mümkün olmadığının, anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
B. Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan değerlendirme;
1. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168 inci maddesinin ikinci fıkrasında, 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği ifade edilmiştir.
2. 618 sayılı Kanun'un 79 uncu maddesine göre süresinde haciz bildirimine itiraz edilmediği takdirde borcu bulunmadığını iddia eden kişiye menfi tespit davası açabilme imkanı tanınmıştır. Davacı tarafın söz konusu yasal hakkını kullanarak menfi tespit isteminde bulunduğu ve yargılama sonucunda haklı olduğu belirlenmiştir. Bu itibarla; davacı tarafça yapılan yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin aleyhine hüküm verilen davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı vekilinin vekalet ücretleri ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının ikinci ve üçüncü bendinin hükümden çıkartılarak yerine "Davacı tarafından yapılan 1.608,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 27,70 TL peşin harcın talep halinde davacı tarafa iadesine, Karar tarihinde yürürlükte olan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,06.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.