"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/508 E., 2022/437 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece davanın reddine dair Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 14.07.2011 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalı şirketten 367 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 26 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını ancak davalının sözleşme gereği edimini yerine getirmediğini ve dava tarihi itibari ile daireyi teslim etmediğini, davacının tüm edimlerini yerine getirmesine karşın teminat olarak verdiği 35.000,00 TL'lik senede dayanarak davalı şirket tarafından hakkında icra takibi başlatıldığını ve takibin haksız olduğunu ileri sürerek takip dosyasından dolayı davalıya 35.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti ile ve davalı aleyhine % 20'den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının haksız ve kötü niyetli iddialarda bulunmak suretiyle müvekkili firmanın zararına sebebiyet verdiğini, takip konusu senedin teminat senedi olmadığını, sözleşmenin 14.07.2011 tarihinde yapılmasına rağmen, takibe konu senedin 22.07.2011 tarihinde düzenlendiğini, vadesinin ise 30.01.2013 tarihli olduğunu, senedin hiçbir yerinde teminat amaçlı olarak verildiğinin yazılmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI:
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2014 tarihli ve 2013/470 E., 2014/339 K. sayılı kararıyla; dava konusu senedin teminat senedi olmadığı ve borç karşılığı davalıya verildiği ancak davalı satıcı şirket tarafından dava konusu dairede eksik işler bırakılarak, sözleşmede öngörülen tarihten sonra dairenin teslim edildiği, eksik bırakılan işler bedeli ve kira mahrumiyeti bedelinin dava tarihi itibariyle toplam 9.892,00 TL olduğu, davacının, davalıya takip tarihi itibariyle borcunun 25.108,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 17.04.2014 tarihli kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.03.2015 tarihli ve 2015/7403 E., 2015/7173 K. sayılı ilamıyla; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla çözülmesi gerekirken genel Mahkeme sıfatıyla görülüp sonuçlandırılmasının usul yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verdiği 25.06.2015 tarih ve 2015/883 E., 2015/1165 K. sayılı kararıyla; dava konusu senedin teminat senedi olmadığı ve borç karşılığı davalıya verildiği, ancak davalı satıcı şirket tarafından dava konusu dairede eksik işler bırakıldığı ve sözleşmede öngörülen tarihten sonra dairenin teslim edildiği, eksik bırakılan işler bedeli ve kira mahrumiyeti bedelinin dava tarihi itibariyle toplam 9.892,00 TL olduğu, davacının, davalıya takip tarihi itibariyle borcunun asıl alacak olarak 25.108,00 TL olduğu gerekçesiyle, Malatya 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3541 E. sayılı icra takibine konu edilen 35.000,00 TL asıl alacağın, 9.892,00 TL'lik kısmından, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bakiye 25.108,00 TL'lik kısmına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 25.06.2015 tarihli K. sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 15.02.2018 tarihli ve 2015/36921 E., 2018/1822 K. sayılı ilamla; tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeksizin hükme esas alınan bilirkişi raporunda TKHK'nın 4 üncü maddesine uygun olarak bir tespit yapılmadığından, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek sözleşmeye aykırılık nedeni ile ayıplı ve eksik işler iddiasının TKHK'nın 4 üncü maddesi kapsamında değerlendirilmesi, iddia edilen ayıplı ve eksik işlerin tespiti halinde dairede oluşan değer kaybının Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan "nispi metod" olarak adlandırılan hesaplama yöntemine göre hesaplanması ve tarafların itirazlarının karşılanması için yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen üçüncü Karar
Malatya 2. Tüketici Mahkemesinin 01.03.2019 tarihli ve 2018/342 E., 2019/202 K. sayılı kararıyla; davaya konu bononun teminat bonosu olarak verildiği iddiasının yazılı delil ile ispatlanması gerektiği, iddianın yazılı delil ile ispatlanamadığı, davalı tarafın temyiz ettiği, Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarında belirtilen ve Yargıtay bozma ilamında bozma konusu yapılan hususların davacı lehine usulü kazanılmış hak teşkil etmeyeceği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin 01/03/2019 tarihli kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 22.04.2021 tarihli ve 2020/5119 E., 2021/4553 K. sayılı ilamıyla; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin son bozma ilamında mahkemece yapılması gerekenlerin açıklandığı ve bozma ilamına uyulmuş olmakla bu konuda davacı lehine usuli müktesep hak oluştuğu, Mahkemece; uyulmasına karar verilen bozma ilamının gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle davacıya teslim edilmediği, davacının doğalgaz aboneliğini dava tarihinden sonra 12.11.2013 tarihinde yaptırdığı, nisbi yöntem esas alınmak suretiyle davacının dava tarihi itibariyle ortak alanlar ve bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işler nedeniyle talep edebileceği değer düşüklüğü bedelinin 9.387,70 TL olduğu, dava tarihinde taşınmazın teslim edilmediği taşınmazın teslim edilmesi gereken 30.05.2013 tarihinden dava tarihine kadar geçen süre olan 3 aylık süre için kira mahrumiyetinin 1.860,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının, Malatya İcra Müdürlüğünün 2016/60636 E. sayılı dosyasında talep edilen 35.000,00 TL alacaktan dolayı davalıya 11.379,95 TL tutar yönünden borçlu olmadığının tespitine, 25.959,46 TL yönünden talebin reddine, alacaklı takibi başlatmada haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına ayrıca tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; tespit dosyasında dava konusu taşınmazdaki eksikliğin 43.983,79 TL olarak belirlendiği halde bilirkişilerce çok düşük bir miktar hesaplandığını, taşınmazın 31.01.2013 tarihinde teslim edilmesi gerekirken 12 ay geç teslim edildiğini, bu sürenin eksik hesaplandığını, davalının ek süre talebi bulunmadığı halde 4 aylık ek süre verilerek hesaplama yapıldığını, davalıya çekilen ihtarda dairedeki eksikliklerin dökümü yapılarak dairenin teslim alındığını, bu belgeler ve itirazlarının dikkate alınmadan eksik bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; önceki savunmalarını tekrarla, davacı tarafından senedin teminat senedi olduğu iddiasıyla borcunun bulunmadığının talep edildiği halde talep dışı eksik işler bedelinin hesaplanmasının bu davanın konusu olmadığını, kullanımdan kaynaklanan yıpranmaların eksik iş olarak değerlendirildiğini, sözleşmede düzenlenmemiş imalatların eksik ve ayıplı iş olarak belirlendiğini, açık ayıplı işler için bir ihtar yapılmadığını, rapora karşı yapılan itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin geç teslim nedeniyle temerrüde düşürülmediğini, bu konuda bir ihtar bulunmadığını, ek sürelerle teslimin zamanında yapıldığını ancak davacının daireyi geç teslim aldığını, bu nedenle kira kaybı talep edilemeyeceğini, alacağın likit olduğunu, reddedilen miktar yönüyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçerli taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle satış bedelinin ödenmeyen kısmının tahsili için başlatılan takipten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Yükürlük tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanması gereken 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun "ayıplı mal" başlıklı 4 ncü maddesi.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda nisbi yöntem esas alınmak suretiyle davacının dava tarihi itibariyle ortak alanlar ve bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işler nedeniyle talep edebileceği değer düşüklüğü bedelinin usulüne uygun olarak hesaplanmasına, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına, Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde sözleşme hükümleri de değerlendirilerek inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.