"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/242 E., 2023/559 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemer Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/263 E., 2020/256 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, Antalya'nın Kemer İlçesinde yer alan 115 ada 20 parselde bulunan...numaralı bağımsız bölümü 05.06.1997 tarihli ve 39 yıl süreli kira sözleşmesi uyarınca kullandığını, bahsi geçen parselde 44 adet bağımsız bölüm olduğunu, davalının iflas dosyası kapsamında iflas idaresince yapılan ihale neticesinde taşınmazları aldığını ve sözleşmenin tarafı haline geldiğini, sözleşmede kararlaştırılan kullanım bedeli olan 270.000,00 DM (Deutsche Mark)’nin tamamının sözleşme imza tarihinde peşin olarak ödendiğini, haksız bir şekilde 06.05.2013 tarihinde taşınmazdan icra kanalıyla tahliye edildiğini, kiracılık sıfatının tespitine dair açılan davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, kiracılık ilişkisinin 05.06.1997 tarihinden beri mevcut olduğunun ve herhangi bir kesintiye uğramadığının anlaşıldığını, mahkeme kararları üzerine tahliyeye yönelik icra işleminin iadesi amacıyla, ihaleyi davalıya veren ve tahliyeye yönelik istinabe eden sıfatını haiz iflas müdürlüğüne başvuruları sonucunda 11.03.2019 tarihinde kararının gereğinin yerine getirildiğini, basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan davalının tahliye edildiği döneme ilişkin kira bedelini iade zorunluluğu bulunduğunu, tahliye tarihiyle tahliyenin iadesine ilişkin yeniden talimat yazılması tarihi arasındaki zaman diliminde mecurun hukuka aykırı şekilde kullandırılmadığını ileri sürerek; 06.05.2013 ila 11.03.2019 tarihleri arasındaki 5 yıl 10 ay 4 günlük süreye ilişkin peşin ödenen kira bedelinin denkleştirici adalet ilkesi kapsamında tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL'nin tahliye tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket; önceki malik ve dava konusu kira sözleşmesinin tarafı olan dava dışı ......, Otelcilik A.Ş.nin 2003 yılında iflas ettiğini, iflasın açılması ile birlikte kiracı olarak kullanma hakkının peşin ödenmiş olmasının 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun198 inci maddesi gereğince para alacağına dönüştüğünü, bu nedenle somut olayda muhatabın iflas idaresi olduğunu, ihale alıcısı olarak taraf sıfatının bulunmadığını, davalının tahliyesini iflas idaresinin gerçekleştirdiğini, davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, talep konusu bağımsız bölüm olarak tapuda bir kayıt bulunmadığını, kira sözleşmesinin muvazalı olduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığınca ihale öncesinde dava konusu yerin satışına, tahsisin amacına aykırı kullanımlara son verilmesi ve söz konusu yerde 5 yıldızlı otel inşaatı yapılması şartı ile izin verildiğini, hal böyle iken kullanılamayan kira dönemine ait paraların iadesi için sorumluluğu bulunmayan ihale alıcısına husumet yöneltilmesinin abesle iştigal olduğunu, adi sözleşmelere dayalı peşin ödediğini iddia ettiği yüksek meblağlı bedellerin muvazalı olduğunu, önceki malikin 2003 yılında iflas ettiğini davacının elindeki sözleşmenin geriye dönük her an düzenlenebilir adi nitelikte bir sözleşme olduğunu, dava konusu sözleşmenin ne noterden yapıldığını ne de tapuya şerh verildiğini, kira bedeli olarak istenildiği an istenilen bedelin yazılabileceğini, denkleştirici adalet ilkesi uygulamasının şekil şartı gerektiren ancak bu şekle uyulmayıp haricen yapılan geçersiz satış sözleşmeleri nedeniyle görülen davalarda uygulandığını, sözleşme ilişkisine dayanan ihtilaflarda denkleştirici adalet ilkesine göre talepte bulunulmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dışı müflis şirket ile davacı arasında imzalanan 05.06.1997 tarihli kira sözleşmesi ile davaya konu 63 CE numaralı bağımsız bölümün 39 yıllığına 270.000,00 DM bedel karşılığında kiralandığı, 270.000,00 DM bedelin sözleşme tarihinde peşin olarak ödendiği, kiraya veren şirketin iflası üzerine taşınmazı iflas idaresinden satın alan davalı şirketin sözleşmeye halef olduğu, icra müdürlüğünce talimat dosyası kapsamında davacı hakkında 06.05.2013 tarihli haciz ve tahliye tutanağı düzenlendiği, kiracılık sıfatının tespitine dair verilen kararın Yargıtay tarafından onandığı, onama kararı sonrası...nolu dairenin 11.03.2019 tarihinde davacıya teslim edildiği, hüküm kurmaya elverişli 16.09.2020 havale tarihli ek bilirkişi raporunda davaya konu 06.05.2013-11.03.2019 döneme ilişkin peşin ödenen 20.688,15 Euro kira bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre 11.03.2019 tarihi itibari ile hesaplanan tutarının 422.145,94 TL olarak belirlendiği, davacı tarafça dava değerinin 422.145,94 TL olarak belirtildiği, bu tutara tahliye tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin talep edildiği, ihale alıcısı davalı şirketin haksız talebi sonucunda kira sözleşmesi bulunmasına ve bedelin müflis önceki kiraya verene peşin olarak ödenmesine karşın, tahliye edildiği ve bu dönem için davacı tarafın halef olduğu kira sözleşmesinden kaynaklanan kiralananı kullanıma elverişli halde teslim etme ve sözleşme süresince bu durumda bulundurma borcunu ihlal ettiği, daha önce aynı siteye ilişkin farklı davacılar tarafından açılan benzer davalarda denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yaptırılarak verilen kararların Yargıtayca onandığı, yabancı para alacaklarında da denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapılabileceğinin Yargıtayca kabul edildiği, davacının zararının gerçek anlamda giderilebilmesi için denkleştirici adalet ilkesi uyarınca hesaplama yapılmasının hakkaniyet gereği olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 20.688,15 Euro bedelin 11.03.2019 itibariyle denkleştirici adalet ilkesine göre ulaşan değeri olan 422.145,95 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; daha öncesinde Yargıtay veya istinaf denetiminden geçerek kesinleşmiş davaların tamamının 115 ada 19 parsele ilişkin olduğunu, 115 ada 19 parsel ve 20 parselde bulunan davalara konu binaların hukuki statüleri ve niteliklerinin farklı olduğunu, şirketin taraf sıfatını taşımadığını, tapuya şerh edilmemiş olan sözleşme içeriğinden sorumlu tutulamayacağını, kiracılık sıfatının tespitine ilişkin hükmün tarafı olmadığı yazılı sözleşme içeriğinden sorumlu tutulması anlamına gelemeyeceğini, tespit davası ile belirlenen unsurun davacının kiracılığı olduğunu, 05.06.1997 tarihli sözleşme içeriğinden sorumlu bulunduğu anlamını taşımadığını, 05.06.1997 tarihli sözleşmenin ifasının iflas kararı ile imkansız hale geldiğini ve borcun sona erdiğini, sözleşmede bahsi geçen otelin dava dışı üçüncü kişiye iflas masası tarafından satıldığını, katıldığı ihaleden önce yapılan işlemlerden sorumlu tutulamayacağını, devir işleminin geçmişe etkili olmayacağını, kiracılık ilişkisinden sorumlu tutulabileceği tarih olan ihale tarihi itibari ile hukuki ve fiziki durum tespiti yapılmadan hatalı hüküm kurduğunu, tarafı olmadığı bir sözleşmede bizzat tahsil etmediği bedelin hangi şartlar dahilinde ne şekilde belirlendiğini bilmediğini, bu bedelin tahsil edildiğinin dahi ispatlanamamasına rağmen sorumlu tutulmasının hakkaniyete ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müterafik kusuru ve dürüstlük kuralı yönünden de değerlendirme yapılması gerektiğini, tahliye işlemini bizzat yapmayan şirketin tahliye dönemine ilişkin bedelden sorumlu olamayacağını, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, hesaplama ilkelerinin yanlış uygulandığını, denkleştirici adalet prensibine dayanılamayacağını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kiracının, dava dışı önceki şirket tarafından 39 yıllığına kiraya verilen taşınmazdan davalı tarafça tahliye ettirildiği ve bunun üzerine açılan dava neticesinde verilen Mahkeme kararıyla davacının kiracılık sıfatının tespit edildiği, sözleşmede kira bedelinin peşin ödendiği yazılı olduğu, peşin ödenen kiranın haksız tahliye tarihinden kiralananın teslimi tarihine kadarki dönemine isabet eden kısmının denkleştirici adalet ilkesi ile belirlenerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kiracılık sıfatı devam ederken kiralanandan haksız tahliye olunduğu iddiasıyla, kiralananın kullanılamadığı döneme ilişkin yabancı para ile peşin ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 299 uncu maddesinde; “Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmü bulunmaktadır.
2. 6098 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesinde; ''Sözleşmenin kurulmasından sonra kiralanan herhangi bir sebeple el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur.'' düzenlemesi yer almaktadır.
3. Aynı konuda Dairemizce verilen 15.05.2018 tarihli ve 2017/16502 E., 2018/5173 K. sayılı ilamın ilgili bölümü şöyledir “.... davacının talebinin, sözleşmenin feshi nedeniyle peşin ödenen kira bedelinin iadesi istemine ilişkin olduğu, bu halde iade edilecek kira bedelinin denkleştirici adelet ilkesine gereğince hesap edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığının anlaşılmasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir... ”
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, 6098 sayılı Kanun'un 310 uncu madesi uyarınca davalının kira sözleşmesi ile bağlı olmasına, kira sözleşmesinin tarafı olan kiraya verenin mutlaka malik olmasının gerekmemesine, alacağın denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenmiş olmasının Dairemizin yerleşmiş uygulamasına uygun bulunmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.