Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3310 E. 2024/3707 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, mülkiyeti davalıya ait taşınmazda yetiştirdikleri zeytin ağaçlarının bedellerinin tahsili isteminde bulunmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların zeytin ağaçlarını kendilerinin diktiğini ispatlamaları gerekirken, mahkemece daha önce açılmış ve reddedilmiş zilyetlik davalarındaki bilirkişi raporu ve tanık beyanlarının incelenmemesi ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/206 E., 2023/539 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 12. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/74 E., 2021/141 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacılar vekilinin başvurusunun usulden reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 11.00'de Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; Bursa İli, Nilüfer İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii, 3288 parsel sayılı tarla ve zeytinlik vasıflı taşınmazda müvekkillerinin yaklaşık 40 yılı aşkın zaman nizasız fazlasız, malik sıfatıyla tarımsal faaliyetler yürüterek, ağırlıklı olarak zeytin ağacı dikip bakımını yaptıklarını, taşınmazın bulunduğu ... Mahallesinde tapulama çalışmalarının 1971 yılında başladığını, dava konusu taşınmazın bu tapulama çalışmalarında tescil harici bırakıldığını, 1996 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında da taşınmazın orman harici bırakıldığını, davacıların kullanımındayken Hazine adına kayıtlı olmadığını, davacıların kullandıkları yerlere ilişkin zilyetliğe dayalı olarak tescil davası açmalarından sonra taşınmazın 2003 yılında Hazine adına kaydının yapıldığını, Bursa 3.Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan tespite göre 2018 yılında taşınmaz bir bütün olarak tel çitle çevrilerek atış poligonu haline getirildiğinden zeytinlerin bakımlarının yapılamaz hale geldiğini ve zilyetlikleri kesilen davacıların büyük maddi kayıp yaşadıklarını ileri sürerek; mülkiyeti davacılara ait olan zeytin ağaçlarının bedelleri karşılığında yasal faizi ile birlikte şimdilik 2.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş, 08.03.2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 416.637,00 TL olarak ıslah etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; hak sahipliğinin somut verilerle ispatlanmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın dava konusu taşınmaz üzerinde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap için aranan nizasız, fasılasız ve ekonomik amaca uygun zilyetliğinin oluşmadığını, 2003 yılında Hazine adına idari yoldan tescil edilen taşınmazın tescil edildiği tarihten önceye kadar olan sürede de üzerinde bulanan tarım alanlarına işgalci oldukları gerekçesi ile ecrimisil işlemi yapıldığını, taşınmaz hakkında içlerinde davacı ... tarafından açılan davaların da bulunduğunu, açılan davaların 20 yıl dolmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, önceki davanın süren zilyetliği kestiğini, davacı ... tarafından daha önce idareye satın alma dilekçesi de verildiğini, dolayısıyla davasız ve aralıksız, malik sıfatıyla 20 yıllık bir zilyetlikten bahsedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bedelin taşınmazın kamuya ait alanda yer aldığı ve davacıların taşınmazı uzun bir süre kullandığı dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu tarla ve zeytinlik vasıflı taşınmazın tapu kaydının Maliye Hazinesi adına olduğu, taşınmazda bulunan zeytin ağaçlarının davacıların zilyetlerinde bulunduğu, Deftardarlık Milli Emlak Müdürlüğü tarafından taşınmazdaki meyve ve zeytin ağaçlarının zilyetlerinin, yaşlarının ve sayılarının 08.07.2003 tarihli rapor ile belirlendiği, taşınmazın 22.11.2011 tarihinde Hazine tarafından Emniyet Genel Müdürlüğüne tahsis edildiği, Emniyet Genel Müdürlüğünce de taşınmazın etrafına güvenlik amaçlı tel çit çekildiği ve bu nedenle davacıların zilyedi bulundukları zeytin ağaçlarından faydalanmalarının engellendiği, davacıların zilyet oldukları zeytin ağaçlarının Kamulaştırma Kanunu'nun 11 inci maddesi çerçevesinde takdir olunan bedellerini talep edilebileceği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacılardan Süleyman için 48.073,50 TL, M. Emin için 144.220,50 TL, Salih için 224.343,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı vekili; dava konusu taşınmazla ilgili davacılar adına tapu kaydı bulunmadığını, davacılar tarafından hak sahipliğinin somut verilerle ispatlanamadığını, ayrıca davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacıların zeytin ağaçlarının bedelini talep edebilmeleri için taşınmazı zilyetlikle iktisap etmeleri gerektiğini, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu ve davacıların zilyetliğini ispat edemediğini, takdir edilen tazminat miktarının da fahiş olduğunu ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davacılar vekili; bilirkişi tarafından belirlenen tazminat miktarının düşük olduğunu, adet başına ağaç fiyatının düşük belirlendiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ıslah suretiyle talep ettiği alacağın tamamı kabul edilen davacı vekilinin istinaf başvurusunda hukuki yarar bulunmadığı; dosya içerisinde bulunan taşınmazla ilgili ecrimisile ait evrak ve belgelerin sadece dava konusu taşınmaz üzerine bulunan zeytin ağaçlarının kullanımının davacılarda olduğunu ispata yarar olduğu, ancak davacılarının iddialarının zeytin ağaçlarının kendileri tarafından dikildiği yönünde olması karşısında söz konusu belgelerin zeytin ağaçlarının davacılara ait olduğunu ispata yeterli olmadığı, davacılar vekilinin dava dilekçesinde delil olarak Sulh Hukuk Mahkemesi delil tespiti dosyası, Bursa Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü 23.07.2003 tarihli inceleme evrakı, tanık, keşif ve bilirkişi deliline dayandığı, defterdarlık inceleme evrakı sadece davacıların zeytin ağaçlarını kullandığına ilişkin ispata yarar nitelikte olup davacılar vekili tarafından süresinde tanık listesi bildirilmemiş olduğundan dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının kendilerine ait olduğunu mevcut dosya kapsamı ile ispatlayamadıkları, davacıların işbu dava bakımından aktif husumet ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle; davacılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin usulden reddine, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; doya içerisinde taşınmazların davacılar tarafından kullanıldığına dair ecrimisil evraklarının mevcut olduğunu, söz konusu evraklarda sadece ecrimisile ilişkin bilgiler değil, muhdesatın kime ait olduğunun da yazılı olduğunu, Bursa Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü tarafından düzenlenen 08.07.2003 tarihli raporda sadece kullanıma dair belirtme değil kime ait kaç adet ağaç bulunduğu belirtilmek sureti ile listelemenin bulunduğunu, söz konusu taşınmazlara ilişkin olarak dava ve cevaba cevap dilekçelerinde belirttikleri ve ayrıca davalının cevap dilekçesinde de belirttiği üzere, zilyetliğe dayalı davalar açılmış olup ilgili dosyalar incelendiğinde mahkeme huzurunda dinlenen tanık beyanlarının mevcut olduğunu, Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/729 E. sayılı dosyası ile Bursa 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/543 E. sayılı dosyalarında dinlenilen mahalli bilirkişilerin taşınmazların 25 yılı aşkın süredir davacılar tarafından kullanıldığını, taşınmazların zeytinlik haline getirildiğini ve zeytin bahçesi olarak kullanıldığını beyan ettiklerini, Bölge Adliye Mahkemesince resmi evrak ve kayıtlara rağmen iddianın ispat edilemediği kanaati hakim ise, duruşma açılarak veya İlk Derece Mahkemesine dosya geri gönderilerek başkaca delil bulunup bulunmadığının sorulması gerekirken, yetersiz inceleme ile davanın reddinin hatalı olduğunu, resmi evraklar ile muhdesatın kime ait olduğu ispatlı olduğundan ayrıca tanık dinletilmediğini, buna rağmen önceden açılmış ve süre yönünden kabul görmeyen zilyetlik davalarında dinlenilen tanık beyanlarının da iddialarını ispatlar nitelikte olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacıların, mülkiyeti davalıya ait taşınmazda yetiştirdiği zeytin ağacı bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6, 722, 723 ve 729 uncu maddeleri,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) “İspat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi,

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. 4721 sayılı Kanun'un 729 uncu maddesinde; "Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır" denilmektedir. Aynı Kanun'un 722 nci maddesinde ise; bir kimsenin kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanması halinde bu malzemenin arazinin bütünleyici parçası olacağı; ancak sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesinin aşırı zarara yol açmaması halinde malzeme sahibinin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebileceği; aynı koşullar altında arazinin malikinin de rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 723 üncü maddesi gereğince; malzeme sökülüp alınamazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar, bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. Anılan hükümler, esas itibariyle 6098 sayılı Kanun'un 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özel bir halidir.

2. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince; her ne kadar davacıların davaya konu zeytin ağaçlarını kendilerinin diktiğini ispat edemedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dava ve cevap dilekçelerinden davacılar tarafından açılan ve reddedilen zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davalarının bulunduğu ve her ne kadar dosya kapsamında tanık bildirilmemiş ise de bahsedilen davalarda mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının alınmış olduğu anlaşılmaktadır.

3. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince; dava ve cevap dilekçelerinde bildirilen tapu iptali ve tescil dava dosyalarının dosya içine alınması ve incelenmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

28.000,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.