"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2782 E., 2023/1166 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/533 E., 2021/200 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmasız, davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; "Uzaktan Kumandalı Ateşleme Cihazı Geliştirilmesi (UKAC)" başlıklı 16.04.2013 tarihinde yürürlüğe alınan ve süresi 20 ay olan davalıya ait proje kapsamında davalı ile müvekkili kurum ve ihtiyaç sahibi kamu kurumu (Milli Savunma Bakanlığı) arasında proje destekleme sözleşmesi imzalandığını, söz konusu proje kapsamında davalıya toplam 691.518,00 TL transfer edildiğini, davalının yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, davacının hem zaman kaybına hem de maddi anlamda kayba uğradığını, dava konusu projede yaşanan süreç ve gelişmelerden ötürü 04.06.2016 tarih ve 255 sayılı TÜBİTAK Bilim Kurulu toplantısında projenin iptal edilmesine karar verildiğini, ödenen bedelin ilgili mevzuat kapsamında davacıya ödenmesi gerektiğine ilişkin 27.06.2016 tarihli yazının davalıya gönderildiğini ancak bir cevap alınamadığını, davaya konu projenin davalının kusuru ile mevzuat uyarınca (Proje Sözleşmesi madde 21.1'de yer alan hüküm) iptal edildiğini, operasyona elverişsiz bir cihaz ile askeri birliklerin güvenliği ve askeri personelin hayati tehlikeye atılamayacağını, ayrıca ihtiyaç makamının aksine davacı kurum TÜBİTAK'ın projeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceğini belirterek, iptal edilen proje kapsamında davalıya ödenen 691.518,00 TL nin her bir ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili ile ilgili Kanun uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; projenin bitimine çok az bir zaman kala proje şartnamesinde yer almayan ve sonradan talep edilen teknik bir hususun yerine getirilmediğinden bahisle sözleşmenin iptal edildiğini, davacının projede değişiklik taleplerinin proje süresinin uzamasına neden olduğunu ve proje kapsamında istihdam edilen işçilerin çalışma sürelerinin uzadığını, bu sebeple de proje maliyetinin arttığını, sonradan talep edilen alıcının jammere en fazla 0-10 metre, vericinin ise 5000 m ve 10000 m mesafede iken çalışma koşulunun gerek sözleşme gerekse proje tanımlama dökümanı içinde var olmadığını, kaldı ki bu tip bir teknolojinin halihazırda dünyanın hiçbir ülkesinde mevcut olmayan bir teknolojiyi gerektirdiğini, müvekkilinin projede kusur ve eksikliğinin olmadığını, bu değerlerin baştan bildirilmiş olması durumunda davalı şirketin teklif vermeyeceğini, savunarak; sözleşmenin genel işlem koşullarına göre incelenerek davanın reddini, kabul edilmezse davacının kusuru ile sözleşmesinin uzaması nedeniyle hakkaniyete uygun denginin Mahkeme tarafından sağlanmasını istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi kurulu taraflar arasında % 50 - % 50 kusur belirlemişse de davalının özen yükümlülüğünü yerine getirmediği için mahkemece TBK'nın 50. maddesine dayanarak davalının kusurunun % 70'e çıkarıldığı, davacı tarafından davalıya ödenen 691.518,00-TL'den % 70 sorumluluğa göre 484.062,60 TL'sini davalıdan talepte haklı olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 484.062,60 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepler
1.Davacı vekili; taraflar arasındaki proje sözleşmesinin 21.1 maddesinde alacağa ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı yasada belirtilen gecikme zammının uygulanacağı belirlenmişken yerel mahkemece alacağa dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu cihaza dair değerlerin önceden belirlenmemiş olması hususunda Kuruma atfedilen kısmi kusurun da kabul edilemeyeceğini, müşteri kurum ve ihtiyaç makamı tarafından hazırlanan Proje Tanımlama Dokümanına uygun olarak, gerekli analizleri yaparak, sistem ve alt sistemlerin detaylı gereksinimlerinin oluşturulduğunu ve başarı ölçütlerinin de yer aldığı Sistem Seviyesi Gereksinim Dokümanı (SSGD) ve diğer proje dokümanlarını hazırlayarak, müşteri kuruma sunmanın Proje Yürütücüsü Kuruluş (PYK)'nın yani davalının esas görevi olduğunu, davalı şirketin ise proje iptal sürecine gidene kadar bu değerlerin netleştirilmesi açısından vakitlice bir yazılı başvuruda bulunmadığını, basiretli bir tacir olarak bu hususun davalı şirketin sorumluluğunda olduğunu, söz konusu değerleri TÜBİTAK'ın belirlemediğini, kurumlar tarafından belirlenen değerleri sadece davalıya iletmekle görevli olduğunu, aracı pozisyonda bulunduğunu, TÜBİTAK'ın izleyicilere veya davalı şirkete telkinde bulunması, yönlendirme yapması gibi bir hususun mevzuat uyarınca mümkün olmadığını, aksine yasak olduğunu, proje süreçlerine yönelik olarak, örneğin yapılması gereken bir inceleme toplantısının zamanında yapılmaması, Kurumların veya davalı şirketin talebinin birbirine zamanında iletilmemesi gibi bir husus yaşansaydı ancak o vakit kusurunun olduğunun düşünülebileceğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı vekili; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla sözleşmede ve şartnamede yer almayan, teknik ve teknolojik olarak da yapılması mümkün olmayan şartlar neticesinde projenin iptalinin hukuka aykırı olduğunu, projenin bir antijamming haberleşme sistemi geliştirme projesi olmadığını, antijamming konusunda özel bir ister bulunmadığından dünyada mevcut standartların UKAC sistemine uygulanmasının gerektiğini, başlangıçta antijamming konusunda özel bir ister bulunmadığını, Dünya'da mevcut standartların uygulanması yönünde hareket edildiğini ve projenin son safhalarına kadar gelindiğini, akdin sonlanmasına neden olan 0-10 m koşulunun yaklaşık 3 yıl sonra gündeme getirildiğini, TÜBİTAK'ın tamamen kusurlu olduğunu, bilirkişi heyetinin 2. ek raporunda 4. maddede davacı tarafça sonradan ortaya atılan talebinin bilim dışı olduğunun belirtildiğini, ayrıca 6. madde de "Jammer-alıcı mesafesinin 10 m. olması'' koşulunun projenin başlangıcında tartışılması ve sözleşmede yer almaması hususunda davacının kusurlu olduğunun açıkça- net olarak ortaya konulduğunu, taraflarına atfedilen %50 kusur oranının dayanağının bulunmadığını, böylelikle ağır kusurlu olan davacının projenin başlangıcında müdahale etmeyerek zararın büyümesine neden olduğunu, sistemin mevcut el kitabının incelenmediğini ve eksik bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, çalışma ve gayretlerini ortaya koyan Riva testlerine hiç bir şekilde raporda yer verilmediğini, Ordumuzun envanterinde bulunan cihazlarla dava konusu üretilen cihazın teknik heyetçe birebir karşılaştırılmadığını, cihazın Ar-Ge değerinin bulunduğunu, sözleşmenin genel işlem şartlarına -BK.20-25.- göre incelenerek davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın son aşamada ileri sürdüğü talebin sözleşme, şartname ve benzeri dökümanlarda açıkça yer almamasının dürüstlük ve iyi niyet kuralı ile bağdaşmadığını, hakkaniyete uygun karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı firmanın yeteri kadar teknik bilgiye/ uzmanlığa sahip olmadan özgün bir antijamming tekniğinin geliştirilmesini içerecek bir Ar-Ge projesine girmesi, geliştirilen antijamming algoritmasının herhangi bir Ar-Ge değeri taşımaması, davacı TÜBİTAK tarafından, antijamming konusunda temel teknik isterlerin, proje sözleşme dokümanında açık bir şekilde ifade edilmemesi nedeniyle, davalının bunların sağlanmasını davacıdan yazılı olarak talep etmesinin akdin ifası için gerekli olması, basiretli bir tacir olması beklenen davalının bu yönde bir ihbarının ve isteminin bulunmaması, projenin iptal edildiği tarihe kadar geçen zaman, projenin bu süreçte iki kez durdurulmuş olması, benzer nitelikteki projeleri daha önce üstlendiğini belirtmiş olması karşısında ihtiyaç makamının envanterinde bulunanlardan çok daha farklı bir ürünün üretilmesi gerektiğinin davalı şirketçe biliniyor olması, eldeki projenin iptali nedeniyle davalı firmanın 5 yıl süreyle TUBİTAK Projelerine destek verilmemesine ilişkin 14.06.2016 tarihli Kurum işleminin iptaline dair Ankara 18. İdare Mahkemesinin 26.03.2021 tarih, 2017/170 Esas ve 2021/621 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere özgün ve milli bir ürün elde edilebilmesi adına ayrılan bütçe gözönüne alındığında firma tarafından gerekli özen yükümlülüğüne riayet edildiğinden söz edilemeyecek olması, iş bu karara karşı istinaf başvurusunun reddine dair kararın Danıştay 8. Dairesinin 03.03.2022 tarih, 2022/1384 Esas ve 2022/1368 Karar sayılı ilamı kesinleşmesi, davalının basiretli bir tacir olarak imzaladığı sözleşme ile bağlı olması, sözleşme ve mevzuatın içeriğini okuyarak imzalamış olması, sözleşmenin genel işlem koşulları içerdiğine dair itirazın dinlenemeyecek olması, davacı TÜBİTAK'ın da projenin amaçlarını net bir biçimde ortaya koyma, bu işe talip firmanın yeterliliğini tespit etme, verilen teklifin ön incelemesi, projenin yürütülmesi sürecindeki yönlendirme ve denetimdeki eksiklikleri neticesinde projenin sağlıklı bir şekilde ilerleyememesi, kabul testleri üzerinde bir fikir birliği oluşturulmadan işe başlanması ve Ar-Ge projesinden beklenen sonucun elde edilememesi, mahkemenin kusur paylaştırmasında bir isabetsizlik bulunmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının tüm, davacının sair istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği,
Davacının, proje sözleşmesinin 21.1 maddesine göre, alacağa ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Yasa'da belirtilen gecikme zammının uygulanmasını talep ettiği, mahkemece anılan madde gereğince ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca hesaplanacak faiz uygulanması gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının bu yöndeki istinaf başvurusunun yerinde olduğu, gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, sair istinaf başvurusunun esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının davasının kısmen kabulü ile, 484.062,60-TL'nin ödemelerin yapıldığı tarihten itibaren 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; istinaf beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ''Uzaktan Kumandalı Ateşleme Cihazı Geliştirilmesi (UKAC)'' projesinin iptali nedeniyle verilen proje desteğinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26 ve 50 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına ve mahkeme kararında belirtilen gerekçelere göre, taraflar arasındaki özel hukuk hükümlerine tabi sözleşme hükümlerinin tarafların özgür iradesiyle belirlendiği ve tarafların sözleşme hükümleriyle bağlı olup sözleşme hükümlerinin ve proje aşamalarının değerlendirilerek tarafların kusurunun tespit edildiği hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, hakimin olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceği, bu nedenle Mahkemenin kusur paylaştırmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.