"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/296 E., 2023/653 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/148 E., 2022/203 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.10.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile müvekkilinin kardeş olduklarını, babadan kalan 101 ada 349 parsel ile 115 ada 53 parsel sayılı taşınmazlardaki hissesinin müstakil tapu olarak kendisine verileceği vaadi ile davalının 25.04.2002 tarihli vekaletname aldığını ve bu vekaletnameye istinaden müvekkiline ait bu 2 taşınmazı 3.kişiye devrettiğini, devirden kısa bir süre sonra da kendi üzerine devraldığını, 101 ada 349 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin açılan dava sonucunda taşınmazın tapu kaydının müvekkili adına tesciline karar verildiğini, 115 ada 53 parselde kayıtlı taşınmazı ise 3. kişiye devrettiğini ileri sürerek, belirsiz alacak davası olarak 150.989,87 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 28.06.2022 tarihli dilekçesi ile talebini 552.734,80 TL'ye çıkartmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin vekaletnameye uygun davrandığını, müvekkilinin sadece davacının bilgisi olan ve anlaşıp devrini istediği taşınmazlar hakkında tasarrufta bulunduğunu, söz konusu taşınmazların tarafların murisinden kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/205 E., 2018/303 K. sayılı ilamı ile davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı, 101 ada 349 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davanın kabul edildiği, davalı ...'in vekalet görevini kötüye kullandığının anlaşıldığı, aynı zamanda davaya konu taşınmaz ile ilgili de bedele hükmedildiği ancak dava tarihinden önce taşınmazın devredildiği görülmekle davasının bu yönden reddine karar verildiği, davacının davalı ...'e müstakil tapu çıkarması için vekaletname verdiği, davalı ...'in vekaletnameyi aldıktan 5 gün sonra taşınmazı ...'ya devrettiği, ...'ın da 4 ay sonra ...'e tekrar devrettiği, davalı ... ile ...'ın uzaktan akraba olup, ...'ın ...'in dayısının damadı olduğu, taşınmazın daha sonra 3.bir kişiye devredildiği, davalı ...'in davaya konu taşınmazı sattığı, satış bedelini ödemediği, gerçek değeri ile devir bedeli arasında misli fark olduğu, davalının vekaleti kötüye kullandığının açık olduğu, 13.01.2022 havale tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, 552.734,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; gerekçeli kararda geçen "davacının davalı ...'e müstakil tapu çıkarması için vekaletname verdiği" ifadelerinin hukuken anlam ifade etmediğini, tarafların kardeş olduklarından ve dava konusu mülklerin miras yolu ile her iki kardeşe de gelen mülkler olduğundan, somut olayda herhangi bir müstakil tapunun temin edilmesinin zaten mümkün olmadığını, davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, davacının okuma yazma bilmiyorsa dahi noterlikte bu ihtimal için uygulanan bir prosedür bulunduğunu, bu bağlamda davacının okuma yazmasının olmamasının somut olaya hiçbir etkisi bulunmadığını, davacı tarafından verilen vekaletnamede taşınmazın kime devredileceği hususunda hiçbir sınırlama yapılmadığını, davalı müvekkili ile devredilen kişinin akraba olmasının dava ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, taşınmazı devretmeye ilişkin yetkilendirilen müvekkilinin bu yetki dahilinde yaptığı devir işleminin hukuka uygun surette tezahür etmiş olup, bu durumun müvekkili aleyhine hüküm ve sonuç doğuramayacağını, müvekkilinin davaya konu olan taşınmazı satın almadığı için satış bedelini ödememesinin de olağan ve hukuka uygun bir durum olduğunu, keşifte belirlenen tutarı kabul anlamına gelmemekle beraber, müvekkilinin taşınmazı devrettiği senenin ekonomik koşulları ile günümüz ekonomik koşulları arasında fark bulunduğunu, enflasyon oranları ve fiyatlar genel seviyesi dikkate alındığında taşınmazın satış bedelinin piyasa koşullarına göre normal olduğunu, müvekkilinin vekalet ilişkisini amacına uygun şekilde kullandığını ve kendisine davacı tarafından verilen talimatlara uygun şekilde sözleşmenin gereklerini yerine getirerek taşınmazı devrettiğini, davacının bu tutarda bir zararı da bulunmadığını, yargılamaya ilişkin harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davada ispat yükünün vekil olan davalıda olduğu, davalının, satışa konu bedeli davacıya ödediğini ispat etmekle yükümlü olduğu, davalının davacıdan aldığı vekaletname ile işbu dava konusu taşınmazda bulunan davacıya ait hissesini dava dışı kişiye devretmesine rağmen davacının herhangi bir bedel almamış olması sebebiyle davacının zarara uğramasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 508 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve aşağıda belirtilen nedenlere göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Dava, hukuki niteliği bakımından Türk Borçlar Kanunu'nun 508 inci maddesine dayanan vekilin hesap verme yükümlülüğüne ilişkin olup, TBK’nın 508 inci maddesinde; vekilin vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene verme borcu ile vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlü olduğu hususu düzenlenmiştir. Hesap verme borcu hukuksal nitelikçe bir yapma borcudur. Davalı vekaleten işlem yaptığı satışta, satış bedelinden sorumlu olduğu kadar, adına hareket ettiği davacının zararına satış gerçekleştirilmesi söz konusu olmuşsa davacının bundan doğan zararından da sorumludur.
3. TBK'nın 508 inci maddesi hükmünce, vekilin vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme yükümlülüğü gereği davalı vekil, satış bedelini aldıktan sonra davacıya ödeme yaptığını ispatla mükelleftir. Başka bir deyişle, davada ispat yükü vekil olan davalıdadır. Dosyanın incelenmesinde, davalı vekilin davacının 115 ada 53 parselde kayıtlı taşınmazdaki davalıya isabet eden hisseyi davacıdan aldığı vekalet ile dava dışı 3. kişiye sattığı sabit olup, davalının, davacı satıştan elde ettiği bedeli davacıya ödediğini ispat etmekle yükümlüdür. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı hesap verdiğini ispat edememiştir.
4. Ancak; hükme esas alınan raporda davaya konu taşınmazdaki davacı hissesinin dava tarihindeki değeri tespit edilmiş, Mahkemece de bu bedel gözetilerek sonuca gidilmiş ise de; davaya konu 115 ada 53 parselde kayıtlı taşınmazda yer alan davacı hissesinin davalı vekil tarafından dava dışı 3. kişiye satıldığı tarih olan 08.12.2009 satış tarihindeki gerçek bedeline hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
5. Ayrıca hüküm fıkrasının 6. bendinin en başında yer alan "Davalı" ibaresi maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesi gereğince ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
İlk Derece Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.