Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3463 E. 2024/2705 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şeker fabrikasının davacı çiftçilerle şeker pancarı alım sözleşmesi yapmaması nedeniyle davacıların uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şeker fabrikasının tekel konumunda olduğu ve davacı çiftçilerle sözleşme yapmaktan imtina etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, ayrıca mahkemenin davacıların zararını hesaplarken tüm unsurları dikkate almadığı ve eksik inceleme yaptığı gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/261 E., 2023/101 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muarazanın giderilmesi ve tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacıların çiftçi olarak üyesi oldukları davalı şirket ile her yıl yenilenen sözleşmeleri imzalayarak kendilerine tanınan kota miktarı kadar pancar ekimi yaptıklarını, 2017 yılı kota dağılımında davalı şirketin sözleşme imzalamaktan kaçınarak pancar ekimi kotası vermediğini, davalı şirketin haksız ve tek taraflı olarak pancar ekim kotası vermemesi ve ekim yapmalarının engellenmesi karşısında telafisi mümkün olamayacak ölçüde zarara uğradıklarını ileri sürerek, davalı şirketin tek taraflı kota iptali işleminin ortadan kaldırılmasına, bunun mümkün olmaması halinde ise kota verilmemesi nedeniyle meydana gelecek maddi ve manevi zararlarının tespiti ile şimdilik 1.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; 4634 sayılı Şeker Kanunu uyarınca şeker kotasının şirketlere verilen bir hak olduğunu, bu hakkı istediği şekilde kullanma özgürlüğüne sahip bulunduğunu, özel hukuk hükümlerine tabi olması nedeniyle sözleşme yapmaya zorlanamayacağını, davacıların başka ürünler ekebileceklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.09.2020 tarihli ve 2017/174 E., 2020/309 K. sayılı kararıyla; sözleşme serbestisi içinde davalı şirketin istediği kişi veya kişilerle sözleşme yapmakta özgür bulunduğu, bu özgürlükle ilgili davalı tarafta olması gereken saikin öneminin bulunmadığı, davalının davacılarla pancar alımına ilişkin sözleşme yapmaya zorlanmasının hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 29.01.2021 tarihli ve 2020/1287 E., 2021/172 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairece verilen 21.04.2022 tarihli ve 2021/2302 E., 2022/3935 K. sayılı ilamıyla; davalı şirketin çiftçilikle uğraşan davacıların pancar ekimine izin vermeme gerekçesini, bir önceki yıl için imzalanan şeker pancarı üretim sözleşmesinin 14/d maddesinde bulunan "şirket usul ve prensiplerine uymayan, şirket çalışanlarının onurlarını zedeleyici sözlü veya fiili harekette bulunan üreticilerle şirket ileriki yıllarda sözleşme yapıp yapmamakta serbesttir." düzenlemesine dayandırdığı, maddede yer alan, şirket usul ve prensiplerinin ne olduğunun belirli olmadığı, sözleşmenin bu hükmünün muğlak ve müphem ifadeler içerdiği, her ne kadar, davalı şirketin yönetim kurulu üyesinin şikayeti üzerine davacılardan ... hakkında Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakaret ve iftira suçu nedeniyle kovuşturma başlatılmış ise de şüpheliye isnat edilen hakaret ve iftira suçlarının yasal unsurlarının oluşmadığı, şüphelinin asılsız bir isnatla müşteki aleyhinde adli ve idari soruşturma başlatmadığı, suça konu paylaşımlarda bir suç unsuruna rastlanmadığı, bu paylaşımların ağır eleştiri ve kaba sözden ibaret olduğu gerekçesiyle, 08.03.2017 tarihli ve 2017/5757 nolu kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, müştekinin karara vaki itirazının Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilerek kesinleştiği, hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince, tekel konumunda olan davalı şirketin, sözleşme yapmama yönündeki davranışının hakkın ve hakim durumun kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafın şeker pancarı ekimi konusunda kota vermezse, davacı tarafın bu şeker pancarını üretemeyecek ve satamayacağı, davalı şirketin burada tekel konumunda bulunduğu, her ne kadar hukuk düzenimizde sözleşme yapma serbestisi mevcut ise de bunun istisnalarından olan sözleşme yapma mecburiyeti veya sözleşme yapma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi sebebi ile davalı şirketin davacıya 2017 Ekim döneminde şeker pancarı ekmesi için kota vermeyerek zarar görmesine neden olduğu, bilirkişi incelemesi sonucu davacı ...'ın oluşan zararının 81.835,78 TL olarak tespit edildiği, somut olayda davacı ...'ın kişilik değerlerinin saldırıya uğradığından bahsedilmeyeceği, diğer davacılar ... ve ...'ın da ne çiftçi kayıt sisteminde ne de fiiliyatta ekip diktikleri herhangi bir taşınmaz kaydına rastlanmadığından açtıkları manevi ve maddi tazminat davası bakımından aktif husumete ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, davacılardan ...'ın açtığı manevi tazminat talebinin reddine, davacı ...'ın maddi tazminat davasının kabulü ile; 1.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren geriye kalan 80.835,78 TL'nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile iş bu davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; davalının hukuka aykırı işleminin kaldırılarak sözleşmenin aynen ifa edilmesi taleplerini ilişkin bir hüküm kurulmadığını, sadece davacı ... adına ekime müsait arazileri üzerinden pancar üretim kapasitesini dikkate alınarak hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, müvekkillerin gerçek zararının tespit edilmesinin mümkün olmayacağı gibi sözleşmenin ifasına ve özüne de aykırılık teşkil ettiğini, müvekkillerinin 1400 ton pancarın teslimi borcu altında olup kendi arazileri ile birlikte kiraladıkları arazilerden elde ettikleri ürünlerle borcu ifa ettiğini, müvekkillerin zararının sadece malik oldukları arazi ile sınırlanmasının fiili uygulamayla ve sözleşmeyle bağdaşmadığını, müvekkiller adına kayıtlı arazi değil, 1400 ton pancar üretilebilen arazilerin dikkate alınması gerektiğini, davacı ... adına halen kayıtlı taşınmazlar olduğu gibi o dönemde müvekkillerden ... adına da kayıtlı taşınmaz bulunduğunu, ancak müvekkiller ... ve ... adına hiç bir hesaplama yapılmadığını, sadece 2017 yılına ilişkin hesaplama yapıldığını, davalının sözleşmeyi devam eden yıllarda da yenilemediğini, bu nedenle 2017 yılından bu zamana kadar uğranılan zarar hesaplanması gerektiğini, Mahkemenin her ne kadar farklı tür mahsullerin ekimi durumunda elde edeceği gelirleri de hesaplamalarına konu etse de 25 yılı aşkın süredir aynı işi yapan çiftçiden farklı ürün ekmesinin beklenemeyeceğini, davacının pancar üreticisi olması nedeniyle topraklarına yapmış oldukları harcamaların bu yönde olduğunu, manevi tazminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı vekili; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sonlandırılması ve bu suretle davacılar adına şeker pancarı satımına ilişkin kota ayrılmaması şeklinde yaratılan muarazanın giderilmesi ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.

2. Dairenin 01.06.2023 tarihli ve 2023/409 E., 2023/1723 K. sayılı ilamı.

3. Değerlendirme

1. Dava, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sonlandırılması ve bu suretle davacılar adına şeker pancarı satımına ilişkin kota ayrılmaması şeklinde yaratılan muarazanın hukuka aykırı olması nedeniyle giderilmesi ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında her sene yenilenerek imzalanan şeker pancarı üretim sözleşmeleriyle, davacıların belirlenen kotalarda şeker pancarı üretimi yaparak davalı şirkete teslim etmeyi, davalının da karşılığında belirlenen ücreti ödemeyi taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dosyaya Şeker Fabrikası tarafından gönderilen pancar ekim sözleşmesinde de asıl ekicinin ... olduğu, sözleşmeye ...'ın vekil tayin edildiği, Boğazlıyan Tapu Müdürlüğünden gönderilen 25.10.2022 tarihli yazı ekindeki 115 ada 27,28,35,44,57,58,59,70,76,100 ve 103 nolu parsellerin dava dışı çeşitli kişilere ait olduğu tespit edildiğinden sadece davacılardan ...'ın evvelki yıllarda pancar üretim sözleşmesine göre kota almış olduğu taşınmazlar kabul edilerek hesaplama yapılması uygun bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de taraflar arasında en son imzalanan sözleşme 29.01.2016 tarihli olup, sözleşme ekinde yer alan ve sözleşme yapılan üreticiler ve üretilmesi taahhüt edilen net pancar miktarlarını gösteren belgede davacıların isimleri yazılmak suretiyle taahhüt edilen kotalar tek tek yazılmıştır. Üstelik davacılara noterden gönderilen ihtarnameler ile davalı taraf “..2017 yılında şahsınızla pancar üretim sözleşmesi yapılmayacaktır“ şeklinde davacılara bildirimde bulunmuştur. Hal böyle olunca Mahkemece davacılar ... ve ...'ın maddi tazminat taleplerinin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmaya gerektirmiştir.

2. Davacılar vekili sadece 2017 yılına ilişkin hesaplama yapıldığını, davalının sözleşmeyi 2017 yılına özgü iptal etmediğini ve devam eden yıllarda da yenilemediğini, bu nedenle 2017 yılından bu zamana kadar uğranılan zararın hesaplanması gerektiğini iddia etmiş ise de her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirildiğinden, Mahkemece sadece 2017 yılı için hesaplama yapılması yerindedir. Mahkemece davacılara ait ÇKS kayıtları istenmiş ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu kayıtlarda yer alan bilgilere göre hesaplama yapılmıştır. Ancak davacıların daha önce davalı kurumla sözleşme yaptıkları dikkate alındığında, öncelikle taraflar arasında yapılan daha önceki yıllara ait sözleşmeler ve bu sözleşmeler kapsamında taahhüt edilen kotalar, tarla sahipleri ile yapılan kiralama sözleşmeleri de dikkate alınarak davacıların davalıya ne kadar ürün teslimi yaptıkları hususları araştırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya verilmesine,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.