Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3577 E. 2024/1626 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıların murisi tarafından davacıya satılan ancak devri yapılmayan taşınmazların bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili isteminde zamanaşımının başlayıp başlamadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının taşınmazların zilyetliğini elinde bulundurması halinde alacağın muaccel olmayacağı ve zamanaşımının başlamayacağı, ancak mahkemenin davacının zilyetliği devam edip etmediği hususunda araştırma ve değerlendirme yapmadan eksik inceleme ile hüküm kurduğu gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalıların murisi ...'den, ...'den kendisine intikal edecek taşınmazdaki hisselerinin tamamını 16.07.1968 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi ile (Adana İli, Tufanbeyli İlçesi, Yeşilova Köyü 105 ada 1 parsel, 104 ada 34 parsel, 104 ada 36 parsel, Kayarcık Köyü 103 ada 241 parsel, 116 ada 21 parsel, 145 ada 42 parsel, 145 ada 56 parsel, 154 ada 48 parsel, 154 ada 57 parsel, 154 ada 182 parsel ve Yeşilova Köyü 103 ada 4 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak) satın aldığını, taşınmazların satış bedeli olan 700,00 TL'yi ödeyerek zilyetliği devraldığını, murisin taşınmazların devrini sağlamadığı gibi bedeli de iade etmediğini, davalıların sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedelleri üzerinden belirlenecek değerinden faiziyle, aksi takdirde taşınmazların satış bedeli olan 700,00 TL'nin karar tarihindeki taşınmazın değeri ve paranın karar tarihindeki ulaştığı değerinden şimdilik 9.000,00 TL'nin en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili; davaya dayanak teşkil eden harici gayrimenkul satış sözleşmesinin 1968 yılında yapıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.03.2012 tarihli ve 2011/88 E., 2012/54 K. sayılı kararıyla; zamanaşımı başlangıç tarihinin, ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapuda devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olduğu, dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının 29.01.2000 ve 30.12.1999 tarihinde kesinleştiği, davacının kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihi itibariyle taşınmazları edinemeyeceğini bilmesi gerektiğinden bahisle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.09.2012 tarihli ve 2012/13781 E., 2012/18961 K. sayılı ilamıyla; "...Dava dosyasında davalı mirasbırakanı ...'in veraset belgesinin bulunmadığı, dosyada yeralan nüfus aile kayıt tablosundan da 29/07/1969 tarihinde çocuksuz ve evli olarak öldüğü, kardeşlerinin bulunduğu anlaşılmıştır.

Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceğinden 743 sayılı Medeni Yasayı değiştiren 3678 sayılı Yasa uygulanmaksızın, 743 sayılı Medeni Yasanın 444 üncü maddesi gereğince mirasbırakanın mirasçılarının belirlenerek davaya katılımları sağlanmalıdır.

Mahkemece yapılması gereken; mirasbırakan ile mirasçıları arasındaki ırsi ilişkiyi saptayan veraset belegesinin dava dosyasına alınması, davada yeralmayan diğer mirasçıların davaya dahil edilmeleri sureti ile taraf teşkilinin sağlanmasından sonra işin esasına girilmesidir.

Mahkemece davada taraf olabilme yeteneğinin dava şartlarından olduğu, bu hususun mahkemece resen gözönünde tutulacağı gözardı edilerek yukarıda anılan eksikler tamamlanmadan işin esasına girilerek karar verilmesi doğru olmayıp, usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 27.11.2013 tarihli ve 2012/1128 E., 2013/559 K. sayılı kararla; ... mirasçılarının davaya dahil edilmesi ve adlarına davetiye çıkartılması amacıyla davacı vekiline 600,00 TL gider avansını yatırması için ihtarat yapılarak iki haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde eksik olan gider avansını tamamlamadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtar edildiği, süresi içerisinde eksik olan avans giderinin davacı tarafça yatırılmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 28.03.2019 tarihli ve 2018/4057 E., 2019/2690 K. sayılı ilamıyla; "...Dosyanın incelenmesinde; Mahkemece 18.09.2013 tarihinde;“Gider avansı yetersiz olduğundan kalem personelince davaya dahil edilen ... mirasçılarının bir kısmına tebligat çıkartılmadığı anlaşıldı, davacı vekiline 600 TL gider avansını yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, 2 haftalık kesin süreye rağmen gider avansını yatırmadığı takdirde bu delile dayanamayacağının ihtarına (ihtarat yapıldı)” ara karar verildiği, ancak verilen kesin süreye ilişkin ara kararın ihtar bölümünde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edilmeyip, delile dayanılmayacağı ihtarı yapıldığı, böylelikle kesin süre ihtarının usulüne uygun olmadığı görülmektedir.

O halde, Mahkemece usulüne uygun verilecek ara kararla, verilen kesin sürenin yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ne olduğunun tereddüte yer vermeyecek şekilde ilgili tarafa bildirilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddedileceğinin ihtarı yapılmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu olayda zamanaşımının başlangıcının, ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapuda devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olup bu tarihin kadastro tespitlerinin kesinleşme tarihi olduğu, taşınmazların kadastro tutanaklarının 29.01.2000 ve 30.12.1999 tarihlerinde kesinleştiği, davacının taşınmazları edinemeyeceğini tespit tarihinde bildiği ya da bilmesi gerektiği, tapu kayıtlarının aleni olduğu, kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihi nazara alınarak zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, delillerin değerlendirilmesinde hata yapıldığını, dava konusu taşınmazın adi senet ile müvekkile satışı ile birlikte zilyetliğide müvekkile teslim edildiğini, kararın gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı süresi içinde davaya cevap vermediğini, süresi içinde verilmeyen cevap layihasının ve itirazların dikkate alınmaması gerektiğini, tapu kayıtlarının kadastro tesbiti sırasında kadastro tesbit tutanaklarının kesinleşme tarihinde ve dava açıldığı tarihlerde kim adına kayıtlı olduğuna dair inceleme yapılmadığını, tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile celbi ve incelemesinin yapılmadığını, dava konusu taşınmazların halen müvekkillerin ve davalıların murisi adına kayıtlı olup ondan da mirasçılarına düştüğünü, müvekkil davalı yanın hissesini satın aldığını, ifanın imkansızlığı sözkonusu olmadığını, dava konusu taşınmaz halen davalının olduğunu, dava konusu taşınmazın zilyetliği de halen müvekkilde olduğunu, zilyetliğin müvekkilin elinde olduğu dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davacı; dava konusu taşınmazları, davalıların murisi ...'den, Bilal Efendi Yıldırımer'den kendisine intikal edecek taşınmazlardaki hisseleri adi yazılı sözleşme ile satın aldığını, satış bedelini peşin ödediğini ve taşınmazların zilyetliğinin kendisine teslim edildiği iddiasında bulunmuş, delillerini sunmuş ve tanıklarını bildirmiştir.

2. Dava konusu taşınmazların; taşınmazların bir kısmının davalıların kök murisi Bilal Efendi Yıldırımer, bir kısmının ise davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazların satıştan sonra kadastro işlemlerine tabi tutulduğu, kadastro tutanaklarının 1999 ve 2000 yıllarında kesinleştiği, dosyadaki belgeler ile sabittir. Öte yandan, davacı dava dilekçesinde, yargılama aşamalarında ve temyiz dilekçesinde, taşınmazların zilyetliğinin kendisinde olduğunu iddia etmiştir.

4. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının taşınmazlarda zilyetliği sürdüğü sürece alacağın muaccel olmayarak, buna bağlı dava zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacaktır.

5. Ne var ki Mahkemece; davacının zilyetliği konusunda herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Buna göre Mahkemece yapılacak iş; davacının dava konusu taşınmazlarda zilyetliğinin devam edip etmediği hususunda deliller toplanıp, tanıklar dinlenildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.