"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/26 E., 2022/478 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müveklilinin davalılar ile 12.11.2012 ve 19.11.2012 tarihli protokol yaptığını, buna göre tarafların ... Terekesine ait taşınmazları tereke temsilcisinden kiraladıklarını, kendisine asaleten ve diğer davalıları temsilen hareket eden davalı ...'nin söz konusu sözleşmeye aykırı biçimde davacının hukuki ve fiili tasarrufunu engellediğini ve taşınmazları kullanımına engel olduğunu ileri sürerek; taraflar arasındaki kiracılık sıfatına ilişkin olarak kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, tamamlanacak tasfiye sonucuna göre davalıların tarlaları doğru bir şekilde işletmemesinden kaynaklanan davacının gelir kaybının ve davalıların haksız olarak yapmış oldukları masrafların da dikkate alınıp hesaplanarak bu tutarında tasfiye payına eklenmesi suretiyle davacının tasfiye payının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 12.11.2012 tarihli porotokolün ihlali nedeniyle diğer davalılar hakkındaki tüm hakları saklı kalmak üzere davalılardan ... aleyhine dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte 200.000,00 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 05.12.2013 tarihli ve 2013/281 E., 2013/822 K. sayılı kararıyla; taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinde tanımı yapılan adi ortaklığın bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 10.06.2014 tarihli ve 2014/6556 E., 2014/9344 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasında düzenlenen iş ortaklığı sözleşmesi ile geçerli bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, uyuşmazlığın ilamda açıklanan ve maddeler halinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 20.03.2018 tarihli ve 2014/482 E., 2018/208 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin 18 duruşmadan 12 duruşmaya katılmadığı, dosyanın sürüncemede kaldığı, 17. celsede mazeretinin reddedilerek dosyanın işlemden kaldırıldığı, yenileme sonrası 18. celsede de davacı vekilinin mazeretinin belgelendirilmediği gerekçesiyle reddedilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 20.12.2018 tarihli ve 2018/5900 E. 2018/13026 K. sayılı ilamla; Mahkemece, yazılı yargılama usulüne tabi olan davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 150/6 maddesi gereğince davanın iki defa yenilendikten sonra 3. kez takipsiz bırakılması halinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, Mahkemece 20.03.2018 tarihli celsede davanın ikinci defa takipsiz bırakılması sonucu davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı sonrasında 11.05.2022 tarihli bilirkişi heyet raporu alındığı, davaya konu olayda 21.12.2012 tarihli kira sözleşmesiyle tereke temsilcilerinden ortaklaşa kiralanan tarımsal taşınmazların birlikte işletmek amacıyla bir yıl süreli bir adi ortaklık kurulduğu, adi ortaklığın 21.11.2013 tarihinde sona erdiği, 11.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda adi ortaklığın sona erdiği tarih itibariyle şirketin geliri ve alınan destekleme payının belirlendiği, yapılan giderler mahsup edilerek adi ortaklığın sona erme tarihi itibariyle malvarlığının 1.091.793,81 TL olarak hesaplandığı, tarafların hesaplamayla ilgili itirazlarının 25.12.2021 tarihli raporda değerlendirildiği, 11.02.2021 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamada değişiklik olmadığı, taraflar arasındaki protokollerde ortakların hisse oranları yazılı olmadığından 6098 sayılı Kanun'un 623 ncü madde hükmüne göre ortakların payının eşit olacağı, kişi başına düşen net gelirin 1.091.793,81 TL olup, ortaklık 5 ortaklı olduğundan davacı ...'in payının 218.358,76 TL olduğunun belirlendiği, dava dosyası içerisindeki belgelerden kiralanan taşınmazların davalılardan ... tarafından ekildiği ve gelirinin bu kişi tarafından alındığının anlaşıldığı, bu durumda davacı ...'in davalılardan ...'den payına düşen 218.358,76 TL'yi talep edebileceği, davacı tarafından 06.12.2022 tarihli ıslah dilekçesi sunulduğu, 218.358,76 TL üzerinden eksik harcın ikmal edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, ... terekesine ait tarımsal taşınmazların kiralanarak işletilmesine yönelik taraflar arasındaki 1 yıllık süreli adi ortaklığın feshine, 218.358,76 TL tasfiye payının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, faize yönelik talebin reddine, taraflar arasındaki 12.11.2012 tarihli protokolün 3. maddesinde cezai şart olarak düzenlenen 200.000,00 TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vd. vekili; müvekkillerinin davacı gibi dava konusu ortaklık mallarından faydalandırılmadıklarını, kullanmadıklarını ve gelir elde etmediklerini, buna rağmen ortaklık payı ve cezai şarttan sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, 11.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda talep edilen ortaklık payının sadece ...'den talep edilebileceğinin belirtildiğini, bu rapora davacı tarafça itiraz edilmediğini, davacı tarafça bu rapora dayanılarak ıslah dilekçesi sunulduğunu, bu halde itiraz edilmeyen rapor doğrultusunda müvekkilleri lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, Mahkemece hazırlanan gerekçe ile kısa karar arasında tutarsızlık olduğunu, gerekçede alınan heyet raporu doğrultusunda tutarın sadece ...'den tahsil edilebileceği belirtilmesine rağmen tüm davalılar hakkında kabul kararı verildiğini, davacının dava dilekçesinde sadece tazminat talebi doğrultusunda dava bedeli belirlediğini, ortaklık payı için herhangi bir dava bedeli belirlemediğini, davacının son rapor sonrası bu alacak kaleminden başka bir alacak kalemi olan ortaklık payı için ıslah yapmasının mümkün olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ... vekili; davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, Mahkemece taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, davacının dava dilekçesinde tazminat talep etmesine rağmen lehine ortaklık payı alacağı konusunda da hüküm kurulduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, hükme esas alınan raporda malvarlığının aktif ve pasif olarak bir bütün halinde tespit edilmediğini, önceki raporlara itirazlarında belirttikleri üzere dava sürecinde hazırlanan hiçbir raporda ortaklığın giderlerinin açık, denetime elverişli detaylı bir gider tablosu şeklinde hazırlanmadığını, bilirkişilerin gider hesabının belge eksikliği nedeniyle yapılmadığını raporda açıkça belirttiklerini, hatta aynı bilirkişice davacının hiçbir belge sunmamasına karşın gelir hesabı yapması nedeniyle raporun hakkaniyetli olmadığı yönündeki yönündeki itirazlarının da dikkate alınmadığını, çiftçilik faaliyetlerinin temel giderleri dikkate alınmadan sadece gelir hesabı ile hatalı hesaplama yapıldığını, hükme esas alınan raporda davalının ürün hasadı yapmadığı, zararda olduğu sürelerin dikkate alınmadığını, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporlarına göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece davacıların alacak taleplerine ilişkin zamanaşımı defi ve itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 141 nci maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun'un 26, 294, 297 ve 298 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Temyize konu Mahkeme kararının gerekçesinde '' taraflar arasındaki protokollerde ortakların hisse oranları yazılı olmadığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 623 ncü madde hükmüne göre ortakların payının eşit olacağı, kişi başına düşen net gelirin 1.091.793,81 TL olup, ortaklık 5 ortaklı olduğundan davacı ...'in payının 218.358,76 TL olduğunun belirlendiği, dava dosyası içerisindeki belgelerden kiralanan taşınmazların davalı ... tarafından ekildiği ve gelirinin bu kişi tarafından alındığının anlaşıldığı, bu durumda davacı ...'in davalılardan ...'den payına düşen 218.358,76 TL'yi talep edebileceği'' belirtilmişken, hüküm fıkrasında ''davanın kabulüne ... terekesine ait tarımsal taşınmazların kiralanarak işletilmesine yönelik taraflar arasındaki 1 yıllık süreli adi ortaklığın feshine, 218.358,76 TL tasfiye payının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine...'' ifadelerine yer verilerek hüküm altına alınan ''218.358,76 TL'lik tasfiye payının'' kim ya da kimlerden tahsil edileceği noktasında gerekçe ile hüküm arasında çelişik oluşturulması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2.Kabule göre de; davacı, 12.11.2012 tarihli porotokolün ihlali nedeniyle diğer davalılar hakkındaki tüm hakları saklı kalmak üzere davalılardan ... aleyhine dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte 200.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmesine rağmen, Mahkemece kurulan hükümde talep aşılarak '' taraflar arasındaki 12.11.2012 tarihli protokolün 3. maddesinde cezai şart olarak düzenlenen 200.000,00 TL' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine '' karar verilmesi de doğru değildir.
3. Bozma nedenine göre, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 ncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427nci maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.