Logo

3. Hukuk Dairesi2023/3649 E. 2024/1188 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A.Ş. ile ... ve Ticaret A.Ş. arasında imzalanan yap-işlet-devret ve üst hakkı sözleşmeleri kapsamında açılan davalara asliye ticaret mahkemesi mi yoksa sulh hukuk mahkemesi mi bakmakla görevli olduğu hususunda bölge adliye mahkemesi daireleri arasında oluşan görev uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yap-işlet-devret sözleşmelerindeki kira hükümlerinin, üst hakkı sözleşmesi ile irtifak hakkı bedeline dönüştüğü ve taraflar arasında kira ilişkisi bulunmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren nispi ticari dava niteliğinde olduğu gözetilerek asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

I. BAŞVURU

Başvurucu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi; davacı İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A.Ş. (İDTM) tarafından davalı... ve Ticaret A.Ş. (...) aleyhine itirazın iptali istemiyle açılan davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2022/727 E., 2022/1060 K. sayılı görevsizlik kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, incelemeyi gerçekleştiren Dairece; taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın üst hakkı koruma sözleşmesinden kaynaklandığı, bu nedenle davanın açıldığı mahkemenin görevli olduğu gerekçesiyle kaldırılmasına karar verildiğini, işbu davada sunulan belgelerden ve UYAP'ta yapılan incelemeden; taraflar arasında aynı sözleşmeden kaynaklanan davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa sulh hukuk mahkemesi mi olduğu hususunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin farklı daireleri tarafından verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğunu belirterek, görev hususunda yaratılan uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.05.2023 tarihli ve 2023/19 E. sayılı kararıyla; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2022/858 E., 2022/1330 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2023/60 E., 2023/370 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesinin 2022/368 E., 2022/604 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 2021/617 E., 2021/841 K. sayılı kesin nitelikteki kararları ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesinin 2023/756 E., 2023/591 K. sayılı kesin nitelikteki kararı arasında, İDTM ile ... arasında sözleşmeden kaynaklanan davalara bakma görevinin; asliye ticaret mahkemesine mi yoksa sulh hukuk mahkemesine mi ait olduğu hususunda uyuşmazlık bulunduğu; taraflarca önceden imzalanan kira sözleşmelerinin, sonradan imzalanan üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edilmesi, sözleşmelerin başlangıcından itibaren davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturaların "kira bedeli faturası" olarak düzenlenmesi, 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğ sonrasında, davacı İDTM Yönetim Kurulu tarafından kira bedellerinin TL'ye çevrilmesi ve davalı tarafından yaklaşık iki yıl süreyle TL olarak ödenmesi, Covid salgını nedeniyle kira bedellerinden indirim yapılması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklandığı ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre, kira uyuşmazlıklarında görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olması nedeniyle, daireler arasındaki uyuşmazlığın 12, 13, 35 ve 36. Hukuk Dairelerinin kararları doğrultusunda giderilmesi yönündeki görüşüyle, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesi uyarınca uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesinin 29.03.2023 tarihli ve 2023/756 E., 2023/591 K. sayılı kararı

Davacı İDTM., davalı ... ile imzaladığı 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihli yap-işlet-devret sözleşmeleriyle; dört ve beş yıldızlı oteller ile kongre merkezinin yapılması, sözleşmelerde belirtilen sürelerle alanların işletilmesi ve işletme süresi içerisinde sözleşmelerde yazılı tarihlerde ve tutarlarda döviz cinsinden bedelin ödenmesi ve neticeten işletme süreleri sonunda da inşaatların bila bedel devredilmesi hususlarının kararlaştırıldığını, 24 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan üst hakkı kurma sözleşmesiyle davalı lehine 01.05.2005 başlangıç tarihli ve 01.05.2035 bitiş tarihli olmak üzere toplamda 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulduğunu, işbu sözleşmenin 3. maddesi uyarınca üst hakkı sözleşmesinin önceki sözleşmelerin yerini aldığını, anılan sözleşmenin 7. maddesi uyarınca artık ortada bir kira bedelinin kalmadığını, işletme süresi boyunca davalı tarafından ödenmesi gereken bedelin irtifak hakkı bedeline dönüştüğünü, 01.08.2021-31.07.2022 arası döneme ilişkin olarak üst hakkı sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken 3.018.741,67 USD alacağın ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla aleyhine başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle, itirazın iptali istemiyle açılan davaya bakan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle verilen 21.12.2022 tarihli ve 2022/727 E., 2022/1060 K. sayılı görevsizlik kararına karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesince; “...20.10.1999 tarihli İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Kompleksi Yap-İşlet-Devret Modeli ile Dört Yıldızlı Otel ve Kongre Merkezi İnşaat ve İşletme Sözleşmesi, 09.11.2001, 06.07.2004 ve 31.07.2007 tarihli ek zeyilnameler işbu sözleşmelerden sonra 24.07.2007 tarihli Bağımsız ve Daimi Üst Hakkı Kurma Sözleşmesi aktedildiği ve 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın 43.531,18 m²’lik kısmına davalı lehine 01.05.2005 başlangıç ve 01.05.2035 bitiştarihli 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulduğu, işbu sözleşmenin 7. maddesinde işbu sözleşme ile kurulan bağımsız ve daimi üst hakkı nedeni ile ... tarafından İDTM’ye tüm hak süresi boyunca ödenecek toplam irtifak hakkı bedeli sözleşmelerde yazılı kira bedelinin yerine geçecek olup toplam 64.468.239,00 USD söz konusu bedelin ödeme şekli ve esasları konusunda sözleşmelerin kira bedelinin ödenmesine ilişkin hükümlerinin geçerli olduğu, sadece işbu sözleşmeye konu harç tutarının belirlenebilmesi için söz konusu yabancı para birimi irtifak hakkı bedelinin 80.978.555 TL'ye tekabül ettiği ve bu hususun taraflarca kabul edildiğinin anlaşıldığı, davacı tarafından yapılan takip ile ödeme emrinde talep edilen bedelin üst hakkına ilişkin bedel olduğu, o halde taraflar tacir olmakla iş bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu, Mahkemece verilen görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin kararın yerinde olmadığı...” gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere iadesine, kesin olarak karar verilmiştir.

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 30.09.2022 tarihli ve 2022/858 E., 2022/1330 K. sayılı kararı

Davacı İDTM, 8.397 m² ve 370,11 m² emsal ilave inşaat alanlarının kullandırılması amacıyla davalı ... ile imzaladığı 02.08.2010 ve 25.04.2011 tarihli sözleşmelerin, 24.07.2007 tarihli üst hakkı kurma sözleşmesinin eki niteliğinde olduğunu, işbu sözleşmelerle davalının emsal ilave inşaat alanları hakkı karşılığında yıllık 120.000,00 USD+KDV ve 6.000,00 USD+KDV ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, bu bedellerin daha önce imzalanan tüm sözleşmelerde yazılı bedellerden ayrı bir bedel olduğunu, davalının 02.08.2010 tarihli sözleşme kapsamında eksik olarak ödediği ilave emsal inşaat alanı bedeli ve sözleşmeye aykırı olarak hiç ödemediği Şubat-Mart-Nisan 2021 dönemi ödenmeyen ilave emsal inşaat alanı bedeli olan 66.622,38 USD’nin tahsili amacıyla aleyhine başlattığı takibe haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle, itirazın iptali istemiyle açılan davaya bakan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle verilen 29.12.2021 tarihli ve 2021/579 E., 2021/1054 K. sayılı görevsizlik kararına karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince; “...Taraflar arasında, resmi şekilde düzenlenmeyen üst hakkı sözleşmesinde, kira sözleşmelerinin üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edildiği, kira sözleşmelerinin yürürlükte olduğu, sözleşmelerin başlangıcından itibaren davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturaların "kira bedeli faturası" olarak düzenlendiği, üst hakkı sözleşmesinin tarihi ve 2018 yılında çıkarılan tebliğ sonrasında, davacı yönetim kurulu tarafından davalı tarafından ödenen kira bedellerinin TL'ye çevrildiği ve bu şekilde uygulandığı, taraflar arasında kira uyarlama davasının devam ettiği, bu sebeplerle taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğu, her ne kadar davacı taraf dava ve takip konusu faturaların 02.08.2010 tarihli sözleşmeye dayandığını iddia etmiş ise de, faturalarda sözleşme tarihi veya adının belirtilmediği, kaldı ki 02.08.2010 tarihli sözleşmenin projenin değiştirilmemesi için davacıya ait 370,11 m2'lik emsal inşaat alanı hakkından davalının faydalanması için yapıldığı, bu alan için yapılmış bir üst hakkı sözleşmesi olmadığı ve bu sözleşmenin evleviyetle kira sözleşmesi niteliğinde olduğu...” gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olarak karar verilmiştir.

C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 13.03.2023 tarihli ve 2023/60 E., 2023/370 K. sayılı kararı

Davacı İDTM tarafından aynı vakıalara dayanılarak, 2022 yılı Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin olup ödenmeyen üst hakkı ve irtifak bedeli olan 722.625,89 USD alacak ve 900,81 USD işlemiş faizin tahsili için davalı ... aleyhine başlattığı takibe haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle, itirazın iptali istemiyle açılan davaya bakan Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle verilen 18.11.2022 tarihli ve 2022/826 E., 2022/1044 K. sayılı görevsizlik kararına karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince; “...dolayısıyla taraflar arasında yapılan üst hakkı sözleşmesi ile kira sözleşmelerinin yürürlükten kaldırılmadığı, bilakis kira sözleşmelerinin, üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edildiği anlaşılmaktadır.

(...)

Taraflar arasındaki kira sözleşmelerinin, üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edilmesi, sözleşmelerin başlangıcından itibaren davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturaların "kira bedeli faturası" olarak düzenlenmesi, 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğ sonrasında, davacı yönetim kurulu tarafından kira bedellerinin TL'ye çevrilerek yaklaşık iki yıl süre ile TL olarak ödenmesi ve Covid salgını nedeniyle kira bedellerinden indirim yapılması birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunun kabulü gerekmektedir...” gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olarak karar verilmiştir.

Ç. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesinin 28.03.2022 tarihli ve 2022/368 E., 2022/604 K. sayılı kararı

Davacı İDTM tarafından aynı vakıalara dayanılarak, 24.07.2007 tarihli bağımsız ve daimi üst hakkı sözleşmesi kapsamında eksik ödenen irtifak bedelleri ile ödenmeyen Şubat, Mart ve Nisan 2021 dönemlerine ilişkin irtifak bedelinin tahsili için davalı ... aleyhine başlattığı takibe haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle, itirazın iptali istemiyle açılan davaya bakan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanması nedeniyle davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle verilen 29.12.2021 tarihli ve 2021/580 E., 2022/1053 K. sayılı görevsizlik kararına karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince; “... dolayısıyla taraflar arasında yapılan üst hakkı sözleşmesi ile kira sözleşmelerinin yürürlükten kaldırılmadığı, bilakis kira sözleşmelerinin, üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Bundan ayrı olarak; 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğ sonrasında, davacı İDTM Yönetim Kurulu tarafından 06.11.2018 tarihinde davalı şirkete gönderdiği yazısının "Şirketinizle akdedilmiş bulunan sözleşmeler uyarınca; 4 yıldızlı otel, kongre merkezi, 5 yıldızlı otel ve ilave yapılar için kira bedeli ödemesi yapmaktasınız. Karar uyarınca, amerikan doları cinsinden belirlenen kira bedellerinin türk parasına dönüştürülmesi zorunlu tutulmuş olduğundan, işbu yapılar için ödenmekte olan kira bedellerini türk parasına çeviren bir zeyilname imzalanması lüzumu doğmuştur.

Şirket Yönetim Kurulumuz konuya ilişkin aldığı Yönetim Kurulu kararında; ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. ile akdettiği sözleşmelerin kira bedellerinin Türk parasına dönüştürecek bir ek protokol akdedilmesine, yapılacak Türk parasına dönüştürme işleminde Tebliğ hükümlerinin esas alınmasına, yıllık kira artış bedelinin belirlenmesinde de Tebliğ hükümlerinin esas alınmasına müzakere sürecini yönetmesi ve ek protokolü akdetmesi için Sayın Yönetim Kurulu üyesi ...ya görev verilmesine karar verilmiştir" şeklinde olduğu ve bu kapsamda 2018 yılında kiranın TL'ye çevrilerek faturaların bu şekilde düzenlendiği ve davalı tarafından TL olarak ödendiği, yine davacı tarafından davalıya gönderilen 19.06.2020 yazıda " salgın nedeniyle 2020 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos ayı kira bedellerinde %75, Eylül ve Ekim ayı kira bedelinde % 50 oranında indirim yapılmasına karar verildiğinin" bildirildiği, yine ilk ödemenin yapıldığı 2009 yılından beri davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların "KİRA FATURASI" olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Taraflar arasındaki kira sözleşmelerinin, üst hakkı sözleşmesinin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunun açıkça kabul edilmesi, sözleşmelerin başlangıcından itibaren davacı şirket tarafından düzenlenen tüm faturaların "kira bedeli faturası" olarak düzenlenmesi, 2018 yılında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğ sonrasında, davacı İDTM Yönetim Kurulu tarafından kira bedellerinin TL'ye çevrilerek yaklaşık iki yıl süreyle TL olarak ödenmesi ve Covid salgını nedeniyle kira bedellerinden indirim yapılması birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır...” gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olarak karar verilmiştir.

D. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 06.04.2021 tarihli ve 2021/617 E., 2021/841 K. sayılı kararı

Davacı ... tarafından davalı İDTM aleyhine 20.10.1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira bedelinin uyarlanması ve aylık kira bedelinin 200.000,00 TL olarak belirlenmesi istemiyle açılan davaya bakan Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesince; taraflar arasındaki sözleşmede tahkim şartının bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen 23.12.2020 tarihli ve 2020/1342 E., 2020/1789 K. sayılı karara karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesince; “...Taraflar arasında aynı mecura ilişkin birden çok sözleşme bulunduğu, 02.08.2010 tarihli sözleşmenin 7. maddesi gereğince “Anlaşmazlık halinde Bakırköy Mahkemeleri yetkilidir” şeklindeki ibareden tahkim şartının ortadan kaldırıldığından davanın usulden reddine karar verilemeyeceği...” gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere iadesine, kesin olarak karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Benzer olaylarda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12, 13, 35 ve 36. Hukuk Daireleri ile 49. Hukuk Dairesince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlık; İDTM ile ... arasında farklı tarihlerde imzalanan sözleşmeler uyarınca açılan davalara, sulh hukuk mahkemesinde mi yoksa asliye ticaret mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır

B. İlgili Hukuk

1. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi,

2. 6100 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 33 üncü maddesi,

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 4 ve 5 inci maddeleri,

4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1 ve 726 ncı maddeleri ile 826 ve devamı maddeleri,

5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 19 ile 299 ve devamı maddeleri.

C. Değerlendirme

1. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 11.12.2023 tarihli ve 2023/19374 E., 2023/19271 K. sayılı ilamı).

2. 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesine göre; "Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.".

3. Bir sözleşmenin niteliğini, yazılışı ve taşıdığı hükümler tayin eder. Yorum, bir irade beyanının manasının tespitidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 18 inci maddesi ile aynı doğrultuda düzenlenen 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi uyarınca; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Bu hüküm, yorum bakımından 4721 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinde yer alan ve kanunların yorumlanmasında esas alınan “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” hükmünün sözleşme hukukuna yansıması niteliğindedir.

4. 6100 sayılı Kanun’un “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 4 üncü maddesi; “ (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;

a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,

b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,

c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,

ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmünü içermektedir.

5. Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.

6. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Kanun’da ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir

7. Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, 6102 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. 6102 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.

8. Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması, davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği, aynı Kanun’un 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. Anılan kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir.

9. Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması 6102 sayılı Kanun’da yeterli görülmüştür.

10. Görevle ilgili mevzuat hükümleri açıklandıktan sonra, uyuşmazlığa konu sözleşmelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

11. Taraflarca 20 Ekim 1999 tarihinde imzalanan “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Kompleksi Yap-İşlet-Devret Modeli ile Dört Yıldızlı Otel ve Kongre Merkezi İnşaat ve İşletme Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede; İDTM’ye ait 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın 28.000 m² lik bölümü üzerinde 36 ay içinde dört yıldızlı otel ile çok amaçlı gösteri ve kongre merkezinin, her türlü inşaat masrafını üstlenen yüklenici ... tarafından inşa edilmesi, inşaatın bitirilmesinden sonra 2 yıl ödemesiz, 25 yıl (ilk yıl 750.000,00 USD, sonraki yıllarda %4 artış ile) kira ödemesi yapılarak ... tarafından işletilmesi ve süre bitiminde yeni bir anlaşma yapılmadığı takdirde tahliye edilmesine dair hükümlere yer verilmiş, 9 Kasım 2001 ile 6 Temmuz 2004 tarihli zeyilnameler ile inşaat ve işletme süreleri ile ödenecek kira bedellerinde değişiklik yapılmıştır.

12. Taraflarca 17 Ocak 2002 tarihinde imzalanan “İstanbul Dünya Ticaret Merkezi Kompleksi Yap-İşlet-Devret Modeli ile Beş Yıldızlı Otel İnşaat ve İşletme Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede; İDTM’ye ait 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın 21.900 m² lik bölümü üzerinde 22 ay içinde beş yıldızlı otelin, her türlü inşaat masrafını üstlenen yüklenici ... tarafından inşa edilmesi, inşaatın bitirilmesinden sonra 25 yıl (ilk yıl 1.000.000,00 USD, sonraki yıllarda %6 artış ile) kira ödemesi yapılarak ... tarafından işletilmesi ve süre bitiminde yeni bir anlaşma yapılmadığı takdirde tahliye edilmesine dair hükümlere yer verilmiş, bila tarihli ve 6 Nisan 2004 tarihli zeyilnameler ile inşaat ve işletme süreleri ile ödenecek kira bedellerinde değişiklik yapılmıştır.

13. Taraflarca 24 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan “Bağımsız ve Daimi Üst Hakkı Kurma Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin;

2. maddesinde; İDTM’ye ait 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın 43.531,18 m² lik bölümü üzerinde ... lehine 01.05.2005 başlangıç ve 01.05.2035 bitiş tarihi olmak üzere toplam 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulması,

3. maddesinde; taraflarca 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihlerinde imzalanan sözleşmelerin, bağımsız ve daimi üst hakkı kurma sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçaları olduğu, anılan sözleşmelerde yer alan hükümler ile işbu sözleşme hükümleri arasında aykırılık bulunması durumunda, işbu sözleşme hükümlerinin geçerli (öncelikli) kabul edileceği,

7. maddesinde; işbu sözleşme ile kurulan bağımsız ve daimi üst hakkı nedeniyle ... tarafından İDTM’ye tüm hak süresi boyunca ödenecek toplam 64.468.239,00 USD irtifak hakkı bedelinin, sözleşmelerde yazılı kira bedelinin yerine geçeceği (hem kira hem irtifak hakkı bedelinin ödenmeyeceği, işbu sözleşmede yazılı irtifak bedelinin ödenmesinin aynı oranda kira borcunu sona erdireceği), söz konusu bedelin ödeme şekil ve esasları konusunda 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihli sözleşmelerin kira bedelinin ödenmesine ilişkin hükümlerinin geçerli olduğu, hüküm altına alınmıştır.

14. Taraflarca 2 Ağustos 2010 tarihinde imzalanan sözleşmenin;

2. maddesinde; 24 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan sözleşme uyarınca 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın bağımsız ve daimi üst hakkı kurulan 43.531,18 m² lik bölümü üzerinde, imar planı uyarınca ekli avan projede yer alan ticari yapılar ile kongre merkezi inşa etmeye yeterli emsal inşaat alanının bulunmadığı, bu nedenle İDTM’ye ait 8.397 m² lik emsal inşaat alanından ...’nın faydalanması için, 01.05.2005 başlangıç ve 01.05.2035 bitiş tarihi olmak üzere toplam 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulması amacıyla bu ek sözleşmenin akdedildiği,

3. maddesinde; taraflarca 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihlerinde imzalanan sözleşmelerin, işbu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçaları olduğu, anılan sözleşmelerde yer alan hükümler ile işbu sözleşme hükümleri arasında aykırılık bulunması durumunda, işbu sözleşme hükümlerinin geçerli (öncelikli) kabul edileceği,

5. maddesinde; işbu sözleşme ile tanınan 8.397 m² lik ilave emsal hakkı için ...’nın yıllık 120.000,00 USD+KDV’yi (üst hakkının sona ereceği tarihe kadar takip eden yılların bedelleri %4 oranında artırılarak) İDTM’ye ödeyeceği, bu bedelin daha önce imzalanan sözleşmelerden ayrı bir bedel olduğu, işbu sözleşme ile yapılacak yapılar için İDTM’ye sözleşmelerdeki kira bedellerine ilave bir ödeme yapılmayacağı,

kararlaştırılmıştır.

15. Taraflarca 25 Nisan 2011 tarihinde imzalanan sözleşmenin;

2. maddesinde; 24 Temmuz 2007 ile 2 Ağustos 2010 tarihlerinde imzalanan sözleşmeler uyarınca 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın bağımsız ve daimi üst hakkı kurulan 43.531,18 m² ve 8.397 m² lik bölümler üzerinde, imar planı uyarınca ekli avan projede yer alan ticari yapılar ile kongre merkezi inşa etmeye yeterli emsal inşaat alanının bulunmadığı, bu nedenle İDTM’ye ait 370,11 m² lik emsal inşaat alanından ...’nın faydalanması için 01.05.2005 ila 01.05.2035 tarihleri arasında geçerli olmak üzere bu ek sözleşmenin akdedildiği,

4. maddesinde; işbu sözleşme ile tanınan 370,11 m² lik emsal hakkı için ...’nın yıllık 6.000,00 USD+KDV’yi (üst hakkının sona ereceği tarihe kadar takip eden yılların bedelleri %4 oranında artırılarak) İDTM’ye ödeyeceği, bu bedelin daha önce imzalanan sözleşmelerden ayrı bir bedel olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

16. Yapılan bu açıklamalar ve 6098 sayılı Kanun’un 19 uncu maddesi ışığında taraflar arasındaki sözleşmeler birlikte değerlendirildiğinde; taraflarca yap-işlet-devret modeli esas alınarak imzalanan 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihli sözleşmelerin (sözleşmeler), konusunu oluşturan iki otel ve kongre merkezinin gerek yapımını gerekse sonrasında işletilmesini içermesi nedeniyle karma sözleşme niteliğinde oldukları açıktır. Diğer bir anlatımla, yukarıda yer verilen sözleşme hükümleri uyarınca, işletme devresinde ... tarafından İDTM’ye kira bedeli ödeneceğinin kararlaştırılmış olması, taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olarak değerlendirilmesi sonucunu doğurmayacaktır.

17. Öte yandan, 24 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan bağımsız ve daimi üst hakkı kurma sözleşmesinin 3. maddesinde; sözleşmelerde yer alan hükümler ile işbu sözleşme hükümleri arasında aykırılık bulunması durumunda, işbu sözleşme hükümlerinin geçerli (öncelikli) kabul edileceği, 7. maddesinde de; işbu sözleşme ile kurulan bağımsız ve daimi üst hakkı nedeniyle ... tarafından İDTM’ye tüm hak süresi boyunca ödenecek toplam irtifak hakkı bedelinin, sözleşmelerde yazılı kira bedelinin yerine geçeceği (hem kira hem irtifak hakkı bedelinin ödenmeyeceği, işbu sözleşmede yazılı irtifak bedelinin ödenmesinin aynı oranda kira borcunu sona erdireceği) hükümlerine yer verilmiştir. Açıklanan bu hükümler uyarınca; taraflar arasında yap-işlet-devret sözleşmelerine konu iki otel ile kongre merkezinin inşası ve işletme aşamalarında çıkan uyuşmazlıklara, üst hakkı sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, ortada ... tarafından İDTM’ye ödenecek bir kira bedeli kalmamış, işletme süresi boyunca ... tarafından İDTM’ye ödenmesi gereken bedel irtifak hakkı bedeline dönüşmüştür.

18. Bu bağlamda; tacir olan İDTM ile ... arasında imzalanan ve yukarıda yer verilen sözleşmeler uyarınca açılan davalar, her iki tarafın ticari işletmesini de ilgilendirmektedir. Eş söyleyişle, sözleşmelerden kaynaklanan nispi ticari davalara bakma görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir.

19. Bu itibarla, İDTM ile ... arasında 20 Ekim 1999, 17 Ocak 2002, 24 Temmuz 2007, 2 Ağustos 2010 ve 25 Nisan 2011 tarihlerinde imzalanan sözleşmeler uyarınca açılan davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğuna, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12, 13, 35 ve 36. Hukuk Daireleri ile 49. Hukuk Dairesince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A.Ş. ile... ve Ticaret A.Ş. arasında 20 Ekim 1999, 17 Ocak 2022, 24 Temmuz 2007, 2 Ağustos 2010 ve 25 Nisan 2011 tarihlerinde imzalanan sözleşmeler uyarınca açılan davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğuna, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12, 13, 35 ve 36. Hukuk Daireleri ile 49. Hukuk Dairesince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesine,

2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY

Taraflarca iki adet otel ile gösteri ve kongre merkezinin yapılması, inşa aşaması tamamlandıktan sonra belli bir süre işletilmesi ve öngörülen sürenin bitiminde tahliye edilmesine ilişkin olarak imzalanan 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2022 tarihli sözleşmeler, taraflarında kabulünde olduğu üzere, yap-işlet-devret modeli esas alınarak yapılmıştır.

Bu aşamada, yap-işlet-devret sözleşmelerine ilişkin Yargıtay uygulamasının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

Yap-işlet-devret sözleşmeleri; taraflardan birinin kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde bina, tesis veya başkaca bir eser meydana getirmesi, diğer tarafın da taşınmazına yapılan bu eser için bir bedel ödememesi nedeniyle, yapan tarafın belli süreyle kullanmasına müsaade etmesine, dolayısıyla eser ve kira sözleşmelerine dair hükümler içerdiğinden, karma nitelikte sözleşmelerdir (Dairemizin 25.02.2010 tarihli ve 2010/2036 E. 2010/3005 K., 13.02.2018 tarihli ve 2017/16979 E. 2018/1011 K., Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 02.06.2014 tarihli ve 2013/15208 E. 2014/7201 K., Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 29.05.2000 tarihli ve 2000/4985 E. 2000/5246 K., 11.04.2000 tarihli ve 2000/984 E. 2000/3223 K., 26.11.2007 tarihli ve 2007/7810 E. 2007/14133 K. sayılı ilamları.).

Yap-işlet-devret sözleşmelerinin açıklanan bu karma niteliği nedeniyle; sözleşmeye konu eserin meydana getirilmesi ve bundan doğan talep hakları eser sözleşmesi hükümlerine, oluşturulan eserin ve bulunduğu taşınmazın kullanılması aşaması ve bundan doğan talep hakları kira sözleşmesi hükümlerine tabidir (Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 22.12.2003 tarihli tarihli ve 2003/10168 E. 2003/15187 K., 22.09.2008 tarihli ve 2008/4509 E. 2008/10846 K., 25.09.2008 tarihli ve 2008/9408 E. 2008/11133 K., Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/3332 E. 2014/6998 K., 02.10.2015 tarihli ve 2015/3708 E. 2015/4745 K., 16.04.2018 tarihli ve 2018/2083 E., 2018/1568 K. sayılı ilamları).

Eser sözleşmesinden doğan davalar için, tarafların sıfatından veya işlemin mahiyetinden doğan bir nedenle tüketici mahkemesi veya ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirir bir neden yok ise, özel bir görev kuralı bulunmadığından genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevlidir.

Kira sözleşmeleri yönünden ise görevli mahkeme, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (6100 sayılı Kanun) özel olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca; kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu'na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan farklı olarak, bu düzenlemede; miktar ayırımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.

Bu aşamada, yap-işlet-devret sözleşmelerinden sonra yine taraflarca imzalanan üst hakkı sözleşmelerinin incelenmesi gerekmektedir.

Taraflarca 24 Temmuz 2007 tarihinde imzalanan üst hakkı sözleşmesinin 2. maddesinde; İDTM’ye ait 1221 ada 191 parsel sayılı taşınmazın 43.531,18 m²’lik bölümü üzerinde ... lehine 01.05.2005 başlangıç ve 01.05.2035 bitiş tarihi olmak üzere toplam 30 yıl süreli bağımsız ve daimi üst hakkı kurulması,

3. maddesinde; taraflarca 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihlerinde imzalanan sözleşmelerin, bağımsız ve daimi üst hakkı kurma sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçaları olduğu, anılan sözleşmelerde yer alan hükümler ile işbu sözleşme hükümleri arasında aykırılık bulunması durumunda, işbu sözleşme hükümlerinin geçerli (öncelikli) kabul edileceği,

7. maddesinde; işbu sözleşme ile kurulan bağımsız ve daimi üst hakkı nedeniyle ... tarafından İDTM’ye tüm hak süresi boyunca ödenecek toplam 64.468.239,00 USD irtifak hakkı bedelinin, sözleşmelerde yazılı kira bedelinin yerine geçeceği (hem kira hem irtifak hakkı bedelinin ödenmeyeceği, işbu sözleşmede yazılı irtifak bedelinin ödenmesinin aynı oranda kira borcunu sona erdireceği), söz konusu bedelin ödeme şekil ve esasları konusunda 20 Ekim 1999 ve 17 Ocak 2002 tarihli sözleşmelerin kira bedelinin ödenmesine ilişkin hükümlerinin geçerli olduğu hüküm altına alınmıştır.

Açıklanan bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; yap-işlet-devret sözleşmelerinin ortadan kaldırılmadığı, aksine yap-işlet-devret sözleşmelerinin halen geçerli oldukları, işin yapımını ve işletme usulünü düzenleyen bu sözleşmelerin üst hakkı sözleşmesi ile birbirini tamamladıkları, sözleşmelerde yer alan hükümlerin birbiri ile çelişmesi halinde ise üst hakkı sözleşmesi hükümlerinin geçerli olacağı, yine yap-işlet-devret sözleşmeleri ile işletme aşamasında ödenmesi öngörülen kira bedeli nedeniyle, yüklenici ...’nın ayrıca bir irtifak bedeli ödemeyeceği, kira bedelinin süresi, artış şartı ve ödenmesine ilişkin hükümlerin geçerli olduğu, taraflarca kararlaştırılmıştır. Yine taraflarca, 2 Ağustos 2010 tarihinde imzalanan sözleşmenin 3. maddesinde, yap-işlet-devret sözleşmelerinin, işbu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçaları olduğu hükmü tekrarlanmıştır. Açıklanan bu üst hakkı sözleşmelerinin imzalandığı tarihlerde, eserin meydana getirilmesi yani inşaat aşamasının halen devam ettiği de gözetildiğinde, tarafların iradelerinin; yap-işlet-devret ve üst hakkı kurma sözleşmelerinin ayrı ayrı varlıklarını devam ettirmesi hususunda birleşmiş olduğu ortadadır.

Nitekim, eserin oluşturulması ve işletme aşamasına geçilmesinden sonra, yap-işlet-devret sözleşmelerinde kararlaştırılan kira bedellerinin ... tarafından İDTM’ye ödendiği, ilk ödemenin yapıldığı 2009 yılından beri İDTM tarafından bu nedenle kesilen tüm faturaların,“5 Yıldızlı Otel Kompleksi Kirası” ve “4 Yıldızlı Otel ve Kongre Merkezi Kirası” olarak düzenlendiği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile sabittir.

Bundan ayrı, İDTM tarafından ...’ya gönderilen;

1. 06.11.2018 tarihli ve GM/2018/76 sayılı yazıda; “11.09.2018 düzenleme tarihli … sayılı yazınızda 20.10.1999 ve 22.01.2002 tarihli sözleşmeler ile bu sözleşmelerin 02.08.2010 ve 25.04.2018 tarihli zeyilnamelerin yeni bir zeyilname akdedilmesi suretiyle uyarlanmasını talep etmiş bulunmaktasınız.

İşbu yazınızdan sonra Resmi Gazete’de 13.09.2018 tarihinde yayımlanan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar) uyarınca, dövizle ve dövize endeksli olarak yapılamayacak sözleşmeler düzenlenmiş olup, kira sözleşmeleri de bu kapsamda yer almaktadır. Şirketinizle akdedilmiş bulunan sözleşmeler uyarınca; 4 yıldızlı otel, kongre merkezi, 5 yıldızlı otel ve ilave yapılar için kira bedeli ödemesi yapmaktasınız. Karar uyarınca, Amerikan Doları cinsinden belirlenen kira bedellerinin Türk parasına dönüştürülmesi zorunlu tutulmuş olduğundan, işbu yapılar için ödenmekte olan kira bedellerini Türk parasına çeviren bir zeyilname imzalanması lüzumu doğmuştur.

(…)

Şirket Yönetim Kurulumuz konuya ilişkin aldığı Yönetim Kurulu kararında; ... İnşaat ve Ticaret A.Ş. ile akdettiği sözleşmelerin kira bedellerinin Türk parasına dönüştürecek bir ek protokol akdedilmesine, yapılacak Türk parasına dönüştürme işleminde Tebliğ hükümlerinin esas alınmasına, yıllık kira artış bedelinin belirlenmesinde de Tebliğ hükümlerinin esas alınmasına müzakere sürecini yönetmesi ve ek protokolü akdetmesi için Sayın Yönetim Kurulu üyesi ...ya görev verilmesine karar verilmiştir" ;

2. 19.06.2020 tarihli ve GM/2020/46 sayılı yazıda;

“Yazınızda belirttiğiniz konular kapsamında, ülkemizde ve dünyada yaşanan virüs salgını nedeniyle otellerin kapalı kaldığı ve kira ödemede zorluk yaşandığı bildirilmektedir. İDTM olarak mal ve hizmet talebinde önemli ölçüde daralma olduğu tarafımızca da gözlemlenmektedir. Bu anlamda dönemsel olarak kiradan muaf tutulma talebiniz Yönetim Kurulumuzca değerlendirilmiştir. Alınan karara göre şirketinize Mayıs, Haziran, Temmuz 2020 aylarında %75 oranında kira indirim uygulanmasına karar verilmiştir.

Buna ek olarak yazınızda ikinci olarak belirttiğiniz kiranın yeniden tespiti konusu gündemimizde bulunmamaktadır…”;

3. 19.06.2020 tarihli ve GM/2020/23 sayılı yazıda;

“19.06.2020 tarihli yazımızla şirketinize Mayıs, Haziran, Temmuz 2020 aylarında %75 oranında kira indirim uygulanmasına karar verilmişti. Yine söz konusu kararın gerekçesi nedeniyle daralan ekonomi göz önünde bulundurularak, siz kiracımıza 2020 yılı Ağustos’ta %75, Eylül ve Ekim aylarında %50 indirim uygulanmasına karar verilmiştir.”

şeklinde ifadelerin yer aldığı, bu kapsamda 2018 yılında kiranın TL'ye çevrildiği ve davalı tarafından TL olarak ödendiği, yine Covid salgını nedeniyle yukarıda yer verilen yazışmalarda belirtilen aylara ilişkin kira bedellerinden indirim yapıldığı, taraflar arasındaki bu yazışmaların ve buna bağlı olarak yapılan uygulamaların, aralarındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflarca imzalanan yap-işlet-devret sözleşmeleri ile üst hakkı sözleşmelerinin ayrı ayrı varlıklarını devam ettirdikleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesi uyarınca tarafların gerçek ve ortak iradelerinin; anılan sözleşmelere konu eserin işletme aşamasında kira bedeli ödenmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Şu durumda; taraflar arasında kira bedelinden kaynaklanan uyuşmazlıklara bakma görevinin, 6100 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca sulh hukuk mahkemesine ait olduğu kanaati ile karara iştirak edilmemiştir.